3 Şubat 2021 Çarşamba

Gruyço'nun Mektubu, Kuş Gibi Uçmak İsteyen Çocuk - Angel Karaliyçev


Tuğlacı Gruyço'nun, Kameneç köyünde oturan büyükbabası Gruyu Dede'ye yazdığı mektup şöyleydi:

"Sevgili büyükbabacığım, bugün günlerden pazar ve benim yapacak hiçbir işim ok.Burada beni, tuğlaları beklemem ve Çigan'ın eşeğini otlatmam için bıraktılar, hani şu dereden fıçılarla su taşıyan Çigan.Biraz önce, kemanımı akort edip çalmaya başladım ama yayı tellerin üzerinde gezdirdiğimde , yüreğimin çırpıntılarına uyan sesleri çıkarmakta güçlük çekiyorum.Köyü, anamı ve seni büyükbabacığım, çok özlüyorum.Bu yüzden, size mektup yazmak geldi içimden.Burada ne masa ne iskemle var ama ben bir gaz tenekesi buldum, ters çevirdim, onun üstünde yazıyorum.Dedeciğim, burada çok çalışıyorum.Tuğla taşıyorum, hem para bile kazanmaya başladım.Gündelik sekiz leva veriyorlar, karnımı da doyuruyorlar.Kış boyunca yani Sofya'ya yeni geldiğimde, sokaklarda ve hanlarda kemanımı çalıyordum.Bazen beni dinlemek için duruyorlar, para veriyorlardı ama bazen de "Haydi, git işine!" diyorlardı.Bir kezinde hancının biri, beni elinde bıçakla kovaladı.Hana girdiğimde, bir masanın önünde patates soyuyordu.Beni görünce bağırmaya başlayıp bıçağını sallayarak üzerime yürüdü.Ben de tabanları yağlayıp, var gücümle kaçtım.Ama tam kapıdan çıkarken ayağım eşiğe takıldı, düştüm.Hancı tavuk gibi benim boğazımı kesecekti ya, neyse vazgeçti.Yalnız kemanım çatladı, dizim sıyrıldı.Kundura tamircisine götürdüm, iyice yapıştırdı.Yine çalıyor ama sesi biraz boğuk çıkıyor.Büyükbabacığım, eğer yapacak başka işin yoksa, sen bana bir tane daha yapıver, ben sana parasını öderim.Yaparsın, değil mi?

Bizim köy, buradan çok uzakta.Dün Yaşar'la birlikte, hani tuğla harmanına su taşıyan çingene, odun aramak için dağın yamacınd bir köye gittik.Dağın en yüksek tepesine çıkıp bizim köyü aradım.Baktım, baktım ama göremedim.Siz nerelerdesiniz acaba?Bir kuş olmak geçti içimden.Bir kuş olup size doğru uçmak ve tarlada, anamın omuzuna konmak.Oysa Sofya, çok büyük bir şehir.Bütün gün boyunca tramvaylar,otomobiller baş döndürücü bir hızla gidip geliyorlar.Dağlar kadar yüksek evler var.Şöyle bir bakmak istersen o evlere, gözlerin daha damlarına varmadan, başından kasketin düşer, öylesine yüksek.Tabii yakınacağım bir sürü şey de var, büyükbabacığım.Bütün bir kış, benim gibi yoksul bir çocukla birlikte, büyük bir çöp varilinde yattık.

Onun adı Mateyko.Büyük bir otelin kapısında durup zenginlerin ayakkabılarını boyuyor.Ben de kemanımla şehirde dolaşıyordum.Gece olunca, çöp bidonunda buluşuyorduk yeniden.İçine girip girip yan yana yatıyor, birbirimizi ısıtıyorduk gece boyunca.

Öyle bir soğuktu ki büyükbabacığım, sana anlatmak bile istemem.Ayağımın baş parmağı dondu, tırnağım düştü.Açlığa gelince, onu artık sonra anlatırım.

Eğer merak ediyorsanız, hiç tasalanmayın, ben çok iyiyim.Burada, tuğla harmanının karşısında, havaalanı var.Uçakları bir görmelisin!Öyle güzel ki!Sabahları havalanıyorlar, kanatları pırıl pırıl ışıldıyor.Çok yükseklere çıktıklarında, gece yıldızların parıldadığı göklere, o zaman homurtuları azalıyor.Bahçede vızıldayan arılara benziyorlar.

Yazın, pilotlar beyaz giysi giyiyorlar.Hele birinin göğsünde ufak bir hançer var ve sapı da kartal başı biçiminde.Gerçekten, olağanüstü bir şey!Sana bir şey söyleyeyim mi büyükbabacığım, biliyor musun, ben neye karar verdim?Çok para kazandığımda okula gidip pilot olacağım.Beyaz üniforma giyeceğim, göğsümde de kartal başlı bir hançer olacak.Uçağım olunca, her istediğim yere uçabileceğim.

Göreceksin bak.Güzel bir gün dere kıyısında oturmuş, balık avlamak için sepet örerken, birden başının üstünde bir gürültü duyacaksın.Elini gözlerine siper edip bakacaksın.Kanatlı bir şey, gökyüzünden aşağılara doğru süzülmeye başlayacak.Sazlığın üzerinde daireler çizerek alçalacak ve sana yaklaştıkça büyüyecek.Sonunda biçilmiş bir tarlaya inecek.Kalkıp bakacaksın, gözlerine inanamayacaksın.Bir uçak!Motor duracak.Uçağın karnından bir kapı açılacak, deri bir tulum giymiş, başında başlığı ve gözlükleriyle pilot inecek.Sen ellerini çırpacaksın.Çünkü o pilot benim!Senin küçük torunun, Gruyço!

"Haydi gel büyükbaba, uçağıma bin" diyeceğim.Seni, eski günlerde bir gezinti yapmaya götüreceğim.Önce Avrupa'ya gideceğiz.Orada elektriği ve fabrikaları göreceğiz.Söylendiğine göre, fabrika bacaları sık bir orman gibiymiş.

Sonra Pasifik Okyanusu'nu geçeceğiz.Havai adalarına uğrayacağız.Küçük bir kitapta görmüştüm, orada benim gibi yoksul çocuklar, limana giren gemileri karşılar ve denize bir para atılırsa, dibe dalarak onu yakalarmış.Ayrılmadan önce, sen iki büyük sepet alırsın oradan.Sonra Filistin'e gideriz, orada ağaçlardan mandalina toplarız.Sepetlere doldururuz ve daha bir sürü armağan alır, köyün bütün çocuklarına dağıtırız.Büyükbabacığım, sen hiç daha önce fil görmüş müydüm?Afrika'da onlardan sürülerle var.Tabii annemi de uçağa bindirmek istiyorum.O da bütün yaz boyunca iplik bükmekten, harman toplamaktan çok yorulmuştur.

Büyükbabacığım, bana bir mektup yaz ve yolla.

Anneme, sana ve tüm köy halkına çok selam ederim.

Seni seven torunun.

Gruyço"


Angel Karaliyçev
Kuş Gibi Uçmak İsteyen Çocuk

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder