5 Şubat 2021 Cuma

Seyyah Olarak Darwin, Münir Göle, Cogito Dergisi Darwin Yılı Özel Sayısı


Descartes, dünyanın bir soba başında, bir odada bulunabileceğini söylerken, geçmiş yolculuklarını, atıldığı tehlikeleri, aştığı sınırları hesaba katmıyordu.Wittgenstein, Cambridge'deki kürsüsünün rahatlığını bırakıp Rus sınırına savaşmaya gidiyor, dönüp bir hastanede hastabakıcı oluyordu.Montaigne sadece kendi ve gövdesi üzerine düşünüp yazarken yolları arşınlıyordu.Augustinus, oturup kendini Tanrı'ya adamadan önce, İtalya, Afrika, Yunanistan'ı uzun uzadıya geziyordu.Önce kendinden kopmak, sonra kendine dönmek.Kendine varmak için çıkılan yol olarak yolculuk.

Belleğim sayısız örnek gönderiyor, hepsine yer açamam burada.Sadece 1001 Gece Masalları'ndaki düş gören adamı anacağım; gece uzak bir kentte evinin bahçesindeki ağacın altına bir hazine gömülü olduğunun düşünü gören, sabah da kalkıp üşenmeden o kentin yoluna düşen adam, aradığı evi bulduğunda, o ev sahibinin de kendiyle aynı düşü gördüğünü ama düş deyip geçtiğini bulgular.Dosdoğru evine döner, bahçesindeki ağacın altında, düşündeki hazineyi bulur.

Darwin'in hikâyesi bana bunları anımsatıyor...

(...)

FitzRoy, ilk Beagle yolculuğunun kaptanlığını, kendinden önceki kaptan Stokes'in kendi canına kıyması sonucu almıştı.Kendinde ve ailesinde ruhsal bozukluklar olan, amcası da intihar eden FitzRoy'un bir yol arkadaşı almasının asıl nedeninin, kendi akli dengesini gözetecek birinin arayışından kaynaklandığı düşünülür.Gerçekten de yolculuğun bir kısmı, FitzRoy'un depresyonunun yan etkileri yüzünden zorlu geçmiştir.Sonuçta da, 1865 yılında, Beagle'ın dönüşünden otuz yıl sonra, FitzRoy boğazını keserek intihar etmiştir.

(...)

...Darwin'i İngiltere'ye dönmeye iten bu hastalığa, Darwin'in Santiago'ya yaptığı yolculuk sırasında bir "benchuga böceği" tarafından ısırılmasının neden olduğu düşünülür.Bu böceğin ısırığı sürekli uyku haline neden olmaktadır, daha sonra Chagaz hastalığı diye tıp literatürüne geçmiştir.Darwin'in hayatı boyunca bu hastalıktan kurtulamadığını, sürekli yarı hasta yaşamasının bu ısırıktan kaynaklandığını söyleyen doktorlar da vardır.Her ne kadar sonraki hastalıklar zinciri daha psikosomatik özellikler içeriyorsa da, bu olasılığı es geçmemekte yarar olabilir.Darwin'in kendisi, böceğin bu altı haftalık hastalıktan çok sonra ısırdığını söyler.

(...)

1835 yılının 20 şubat günü iki dakika süren büyük Concepcion depremi başlı başına ayrı bir bölümdür.Deprem olduğu sırada, Darwin ormanda, FitzRoy ile mürettebatın bir kısmı ise San Carlos kasabasındadır.Darwin  at sırtında uzunca bir kara yolculuğuna çıkıp depremin kalıntılarını yakından gözlemleme imkanı elde eder.Bu olay, Darwin'i fena halde sarsar.Depremin, insan zihninin uzun zamanda yaratamayacağı yoğunlukta bir güvensizlik duygusunu bir anda yaydığını yazar, deprem sonrası sahnelerin sözcüklere dökülemeyeceğini belirtir.Sonradan Concepcion'da gördüğü yıkıntılar, özellikle katedralin harabesi onu yıllar boyu etkilemeyi sürdürecektir.Deprem, yetmiş köyü yerle bir eder, taş üstünde taş kalmaz, limandaki gemilerin çoğu batar ya da karaya oturur, sonradan gelen dev dalgaların altında kalır.Bu dev dalga, çok daha korkunçtur, dev bir duvar gibi ilerler ve karşı konulmaz bir güçle yolu üzerindeki her şeyi yalayıp yutar.Su önce çekilir, ardından dağ gibi bir dalga şeklinde döner.Yarattığı korku, verdiği hasar bir yana, halkın yerin en ufak kıpırdamasında kendini dışarı atma alışkanlığı sayesinde, büyük can kaybı yaşanmaz; ölü sayısı yüzü geçmez.Beagle da depremi sorunsuz atlatmıştır, tek kayıp geminin çapalarıdır.

(...)

Son sözü de Darwin'e bırakmak en doğrusu herhalde: Müzikte olduğu gibi, her notayı anlayan birinin, bütünden daha derin zevk alması gibi, güzel bir görünümün her ayrıntısını inceleyen biri, bütünün ve bileşiğin etkisini daha iyi kavrar.


Münir Göle
Seyyah Olarak Darwin
Cogito Dergisi - 2009 Darwin Yılı Özel Sayısı
Darwin Devrimi: Evrim
Yapı Kredi Yayınları

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder