3 Şubat 2021 Çarşamba

Baba düzyazıdır, anne şiir - Hilmi Yavuz


Baba düzyazıdır. Baba düzyazıdır; anne şiir!

Şiirlerimde ‘baba[m]dan sözetmediğimi anımsattığında, Eser’e bunu söylemeliydim. Daha sonra, yolda yürürken, Şehnaz’a, böylece dilegetirdim: Baba düzyazıydı benim için; anne, şiir! Gerçekten.

Hep söylemişimdir: Benim yaşamımda, bilgiyi, akıl’ı, sanırım öyle söylenebilir, Apollon’ca-olan’ı, babam temsil etmiştir;-dâimâ! Daha yeniyetme bile değilken, ilkokul yıllarıdır, rahle-i tedris’ine oturtan, ‘sana okullarda öğretilmeyeni öğreteceğim’ diyen o’dur,-babam...

Gerçekten de, ‘okullarda öğretilmeyen’i, bir tür ‘bahsî’ (‘diskursiv’) bilgi olarak bana öğretmiştir. Babamı, daha çok Retorik’le ilişkilendirmişimdir; oysa annem bu anlamda liriktir..

Evet, lirik! Onu kesinliyorum şimdi. Derûni ve mistik olanıysa annemle yaşadım. Babam konuşarak, annem susarak dönüştürdüler tinimi. Bir eldiven gibi, hem içiyle hem dışıyla (ve elbette hangisinin iç, hangisinin dış olduğunu bilmeden) iki taraflı dokunan, iki yüzüyle de kullanılabilen bir tin...

Hâşim gibi söyleyeyim: Annemle karanlık geceler bazı çıkardık. Başları beyaz tülbentli kadınları, güzel yüzlü, ıtırlı kadınlardı, birbirlerini bakarak, söze gerek yoktu, anlamayı bilen kadınlar. Bir dokunuşa dönüştürmüşlerdi sözleri, öyle onaylıyorlardı birbirlerini, derin ve gizemli bakışlıydılar. Bembeyaz tülbentler, ıtırlıydılar ve onlar, o kadar ferah ve aydınlıktılar ki, o odalarda çiçek işlemeli gaz lambasının ışığından daha fazlası, çok daha fazlası vardı:-tülbentlerin aydınlığı...

Annem, lirik’ti; ‘bahsî’ değildi bilgisi, hâdsî (‘intuitiv’) idi. O gecelerde beyaz tülbentlilerde benim bile farkettiğim, ilkokul yıllarımdı, bir esrime, bir kendinden geçme vardı. Dionysos'ca-olan’dı annem.

Dünyayı (ya da şeyleri), derin ve gecemsi bakışlarıyla kendilerinin kılan bu gizemli kadınlar, yumuşak ve aydınlık dokunuşlarla da kendilerini birbirlerinin kılıyorlardı. Odanın o görklü ışığına ekledikleri tülbentlerinin aydınlığına bürünüyorlardı, dudaklarında belli belirsiz kıpırtılarla.

Evet, annemle karanlıkta bazı geceler çıkardık, dönerken eve, o aydınlıkla mı dönerdik;-anımsamıyorum şimdi.

Benim gizem öğretmenimdi annem; hüzün öğretmenimdi;-hüznün nasıl yaşandığını, sessiz bir teslimiyetle ondan öğrendim(di).

 
Hilmi Yavuz

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder