1 Şubat 2021 Pazartesi

Pal Sokağı Çocukları, Ferenc Molnar


Arsa!Siz Macar bozkırlarının sağlıklı çocukları, sizin evlerinizden dışarı adımınızı atmanız bile yeterli.Siz o an artık dışardasınız, uçsuz bucaksız ovaları, başınızın üzerindeki o gökyüzü denen mavi fanusu hemen hissedersiniz.Sizin gözleriniz uzaklara bakmaya, büyük mesafelere alışmıştır.Hiçbir zaman yüksek binaların arasına sıkışıp yaşamayan sizler, Budapeşte çocukları için boş bir arsanın ne anlama geldiğini anlayamazsınız.Budapeşte çocukları için boş bir arsanın ne anlama geldiğini anlayamazsınız.Budapeşte çocukları için boş arsa, bozkır, ova çayır demektir.Bir taraftan artık yıkılmaya yüz tutan tahtaperdelerle, diğer taraftan da binalarla çevrilen bu bir karışlık toprak, onlar için sonsuzluk ve özgürlük anlamına gelir.Şimdi, yani ben bunları anlatırken Pal Sokağı'ndaki arsada da artık dört katlı bir ev duruyor.O evde oturan bir sürü aile bir zamanlar bu arsanın birkaç yoksul Budapeşteli çocuğun mutlu gençliğini yaşadığı yer olduğunu bilmiyor.

...

- Yaşasın Arsa !

Çevrelerine baktılar.Gözlerine uçsuz bucaksız gibi görünen Arsa ve yanında kerestelerle dolu arazi tatlı bahar güneşinin ışınları altında pırıl pırıldı.Burayı, bu küçücük toprak parçasını sevdikleri, gerekirse onu savunmaya da hazır oldukları çocukların gözlerinden okunuyordu.Yurtseverliğin bir türüydü bu."Yaşasın Arsa" diye bağırırken aslında "Yaşasın Vatan" diye bağırıyor gibiydiler.Gözlere yansıyan bu pırıltıydı, kalpleri dolduran bu sevgiydi.

...

-Neler oluyor? diye sordu küçük sarışın oğlan kara köpeğe.Çünkü sarışın oğlanla kara köpek arasında çok iyi bir dostluk vardı.Bunun nedeni belki de, Arsa'daki orduda Nemevsek'in dışında sadece köpek Hektor'un er rütbesinde olmasıydı.

...

"Adımı küçük harflerle yazdılar...Adımı küçük harflerle yazdılar...Benim dürüst, onurlu adımı küçük harflerle yazdılar..."

...

Nemecsek şimdi yatakta biraz daha doğrulmuş, sırtını yastığa dayamış oturuyord.

-Halbuki ben, dedi yüzünde küskün bir ifadeyle, onlar için de savaştım Arsa'da!Arsa bizim elimizde kalsın, onlar da oynayabilsin diye!Kendim için mi kavga ettim sanıyorlar?Ben nasıl olsa hayatta bir daha Arsa'yı göremeyeceğim!

...

Boka ellerini huni yapıp çalmaya başladı.Şimdi küçük odada ikisi birden borazan çalıyordu: Seslerden biri zayıf, güçsüz ve kısıktı, diğeri ise sağlıklı ve kuvvetli, ama buna rağmen o borazan sesi de en az birincisi kadar hüzünlüydü...Boka artık ağlamamak için kendini zor tutuyordu.Ama dayanıyordu!Bütün gücünü toplayıp neşeli bile görünmeye çalışıyordu, borazanı üflemeye devam ediyordu.

,..

Ben...Janos...Boka'yım...Şimdi odaya sessizlik çökmüştü.Küçük oğlan gözlerini kapadı.Kederle iç çekti.Sanki şimdi dünyadaki tüm çileli insanların acısı onun sırtındaydı.

...

Şimdi barakanın yanındaydı, tam Nemecsek'in Feri Ats'ın üstüne atlayıp, tıpkı Davut'un Golyat'ı yendiği gibi kendinden çok daha iri olan düşman komutanını devirdiği yerdeydi.

...

İşte bunların aklı artık sadece derslerindeydi.Çok çabuk unutuyorlardı.Nemecsek ölmüştü ama Racz  öğretmen yaşıyordu, Latince ders de yaşıyordu ve en önemlisi onlar da yaşıyorlardı.

...

Pal Sokağı Çocukları
Ferenc Molnar
Çeviri: Tarık Demirkan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder