21 Ocak 2024 Pazar
Ayıların Meşhur Sicilya Baskını - Dino Buzzati
23 Mart 2023 Perşembe
Fırçanın Ucundaki Hikayeler - Dino Buzzati Resimleri
Delidolu - Tudem Yayın Grubu
Türkçeleştiren: Özge Parlak Temel
17 Temmuz 2021 Cumartesi
Dino Buzzati Üzerine Birkaç Değini
...
1930
13 Ocak tarihli mektubunda Buzzati, içinde bulunduğu durumu şöyle özetliyordu: "Hayatım her zamanki gibi konserlerle, gazetede yanlış bir şeyler yapma korkusuyla, huzursuzlukları, B. ile buluşmalarımı, yalnızlığımı ve Nina'nın şu anda kocası ve çocuğuyla yaşadığı dorukları kar kaplı dağları düşünmekle geçip gidiyor.Bazen farklı bir şeyler yapmak istiyorum, ders çalışmak, piyano çalmak ya da bir sanat eseri kaleme almak gibi; ama sonra öyle korkunç bir uyuşukluk geliyor ki üstüme, beynimin gündelik hayat içinde sanki ezildiğini hissediyorum."
İki yıllık eğitim sürecinin ardından Buzzati, profesyonel olarak (14 şubat) gazeteciler sendikasına (o dönem Lombardiyalı Faşist Gazeteciler Sendikası olarak anılıyordu) kaydını yaptırdı...
Yaptığı geziler ve tırmanışlar sırasında ilk romanı üzerine fikirler üretti.Günlüğünde bu durumu şöyle anlatıyordu: "Yazılmayı bekleyen Dağların Adamı Barnabo'nun hikâyesini düşünüyorum.İşte vadiye doğru uzanan ilk yol, akşam vakti ve genç Barnabo'nun yorgunluğu; en iyisi uzaktaki ateş ve mızıka melodileriyle geceyi orada geçirmek.Doruklarda bulunan o evdeki yaşam, av, tutsak karga, fırtına ve olup bitenlerin hikâyesi.Cephane bekçiliği, gri öğleden sonraları ve ruhlar, dağların son yaşlı ruhları."
Buzzati, Lombardiya Halkı ve haftalık dergi Milano Faşist Bölge Federasyonu Siyasi Sendikası'nda çalışmaya başladı.Burada makaleler, hikâyeler kaleme aldı, çizimler yaptı.
...
1934
Buzzati, Kafka'nın yapıtlarıyla ilk kez bu dönemde tanıştı.Artura Brambilla'ya yazdığı 3 Nisan 1934 tarihli mektuora bu durumdan şöyle bahsetmekteydi: "Geçici fiziksel nedenlerden ötürü Kaka'nın kitabında fazla ilerleyemedim.2 Haziran 1935 tarihli mektup ise şöyleydi: "Şato hakkında ne düşünüyorsun?Bence o kitap, Kafka'nın tarzını Dava romanından çok daha iyi yansıtıyor."
Buzzati, Yaşlı Ormanın Gizemi adlı eserinin yazım aşamasını bu dönemde tamamladı.28 Eylül'de Brambilla'ya şöyle yazacaktı: "İki yıldan beri üzerinde uzun uzun düşündüğüm hikâyemi iki dakika önce bitirdim.Benim hoşuma gitti, fakat bu bana yetmez."
...
1947
Milano'da kamp yapmakta olan kırk dört çocuk, 16 Temmuz'da Albenga'da bir deniz motoru kazasında boğularak can verdi.Buzzati'nin bu talihsiz kazayla ilgili yazısı büyük yankı uyandırdı: Kırk Dört Anne Kalbinde Dünyanın Tüm Acıları (18 Temmuz 1947)
...
1955
Klinik Bir Vaka eseri Paris'te sahnelendi.Sahneye uyarlayan Albert Camus idi.Eser, 9 Mart'ta Theatre La Bruyere'de, Georges Vitaly^nin yönetmenliğinde seyirciyle buluştu.Buzzati de izleyiciler arasındaydı.Halkın ve eleştirmenlerin ilgisi büyüktü; bu durum Camus'nün etkili sunumunun bir sonucuydu.Camus, Buzzati'yle sıkı bir arkadaşlık bağı kurdu: "İtalyanlar, Kafka'nın ya da Dostoyevski'nin onlara gösterdiği dar kapıdan geçse bile bedenlerinin ağırlığını kendileriyle birlikte sürüklerler.(Fare deliğe sığmamış, bir de kuyruğuna kabak bağlamış.)Ve karanlıklarıyla ışıldamayı sürdürürler.Buzzati'nin eserlerinde hem trajik hem de samimi bu basit yaklaşımı keşfettim ve uyarlayıcı olarak ona hizmet etmeye çalıştım."
...
1961
Şıubat 1961'de, Paolo Minelli ile bir konuşmasında Buzzati, özel hayatına dair bazı noktalara değindi: "Geç olgunlaşan bireyler vardır, olgunlaşmaları için yıllar gerekir.Ben bu insanlardan biri olmalıyım.Çoğu şeyi hâlâ anlamıyorum, birçok şeyi ise ancak artık bir işime yaramadıklarında anlayabildim.Bir kadına duyulan sevgiden, aşktan söz ediyorum, sevişmekten değil.Kıskançlıklar, tutkudan doğan gözyaşları, ölme hatta öldürme arzusu, bir nankör, bir sadakatsiz uğruna umutsuzca acı çekmenin verdiği zevk, tüm bunları ancak şu sıralar keşfettim.Yine de artık olgunlaştım diyemem, yirmili yaşlarıma ancak şimdi geldim sanki."
...
1966
Buzzati bu dönem, Federico Fellini'nin çekeceği G. Mastorna'nın seyahati adlı filmin senaryosu üzerinde çalıştı.Federico Fellini eskiden beri Dino'nun hayranı olduğunu açıklamıştı, özellikle lisede okuduğu "Domenico Molo'nun Tuhaf Yolculuğu" isimli hikâyeyi hâlâ anımsıyordu.Buzzati 1966-67 yılları arasında senaryonun yazım aşamasını tamamladı, ancak film bir türlü çekilemeyecekti.
...
1971
İlerleyen zamanlarda yazarın sağlık durumu gittikçe ağırlaştı."Tıpkı hikâyelerinde yer verdiği zaman ve mekânın dışındaki bir kahraman gibi, onun günden güne bizden uzaklaştığını gördük.Gittikçe daha yalnızdı, gittikçe bir gölge, bir uğultu ya da bir fısıltı gibiydi."
...
Yedi Ulak - Kronoloji
Yedi Ulak - Dino Buzzati Öykülerinden
Yeni çizmelerini yere sürterek ilerleyen askerlerin başlıklarının altından boğuk sesler duyuluyordu; tüfeklerini, 37 model güzel tüfeklerini tıpkı heybe gibi yana sarkıtmışlardı.Hemen hemen herkesin bakışları yerde, önünde yürüyen arkadaşının yukarı doğru kocaman çamur yığını fırlatan topuklarındaydı.Hükümet elbette bu genç birlik için elinden geleni yapmıştı.Tıpkı fişek çantalarındaki gibi, ayakkabıların üstündeki yumuşak tüyün de birinci kalite olması memnuniyet vericiydi.Yağmurda bile formunu kaybetmeyen klasik model başlıklarda hala fabrika kokusu vardı; İtalyan bayrağının üç rengini taşıyan, el yapımı kuşakları göz alıcıydı.Tüm bunlara rağmen hepsi de kader denen o şeyin varlığına duyarsız bir halde yürümeyi sürdürüyordu.Kader yola çıkmadan evvel bana görünmüştü: Kışlanın karşısındaki meydandan dörtnala gelen gizemli bir at kılığındaydı.
...
(Askeri Zarafet)
---
...
Cevere'nin sesinin yükseldiğini duydum; fevkalade derindi, ne neşeliydi ne de hüzünlü, yeryüzünün mutsuzluklarından azar azar uzaklaşmıştı sanki."Benim adım Cevere" diyordu (ah, elbette onun barbar dilini bilmiyordum, ama yine de anlayabiliyordum.) "Benim adım Cevere," diyordu, "yılların insanın neşesini hiç yitirmeden geçtiği, büyük nehirlerin olduğu topraklara gidiyoruz."
O an, ölüler de şarkı söylemeye koyuldu, fakat fazlasıyla hüzünlü bir koroydu bu, hayata dair pişmanlıklarını anlatıyorlardı: "İpek giysiler," diyorlardı, "yiyecekler, gece görülen düşler, sütler, şişman develer, esmer kızlar, savaş hayalleri, oğlak etinin tadı, ah ne kadar da az zaman geçirdik birlikte!"
...
(Cevere)
---
...
Şimdi kaybolmuş ve tek başına.Ne bomboş göklerden ne sımsıkı kapalı termit tepeciklerinden ne de yeryüzündeki herhangi bir yerden biri gelebilir yardıma.Kısa adımlarla yürümeyi sürdüren ve gittikçe daha devasa, belirsiz görünen kendi gölgesi önünden gidiyor ama iri cüssesi artık hiçbir işe yaramıyor, az önce duyumsadığı o gurur, yarasından akan kanla dışarı damlıyor ve tohum misali yol boyunca toprağa ekiliyor.
...
(Yaşlı Yabandomuzu)
...
Dino Buzzati
Deli Dolu - Tudem Yayın Grubu
Türkçeleştiren: Özge Parlak Temel
9 Mayıs 2018 Çarşamba
tatar çölü, elif sofya
17 Şubat 2016 Çarşamba
yaşlı ormanın gizemi, dino buzzati
...Bu kuş gece gündüz ağacın dalında oturur, yoldan geçen birini gördüğünde öterek evdekilere haber verirdi.Gerçekten de çığlığı çok uzaklardan bile duyulurdu.Kuşun yegane yeteneği eve doğru ilerleyenleri bildirmekti; vadiye inenlere hiç ses etmediğinden bekçilik görevini layıkıyla yaptığı söylenirdi...Procolo bunun üzerine hiç düşünmeden, bu durumdan hoşlanmadığını ifade etti.Bunun gibi bir kuşa nasıl güven duyulabilirdi?AAmcası güvenli bir uyarı istiyorsa, oraya bir adam dikmeliydi.Ayrıca bu hayvan da elbette uyuyordu, uykusunda nasıl bekçilik edecekti?Aiuti, saksağanın genellikle tek gözü açık uyuduğunu belirtti.
---
Bernardi'nin dostları için katlandığı fedakarlıklar, kurnazlıklar ve yorgunluklardır.
---
Onun kaba sözlerini duyan etraftaki otlar kurumuş, yakınındaki ağaçlar yapraklarını dökmüştü.
---
Ama bir gün yeniden buluşacağız.Dallarımız yeniden birbirine değecek ve biz sohbetimize kaldığımız yerden devam edeceğiz, kuşlar yeniden bizleri dinleyecek.Burada olmayan, kocaman, çok güzel ve çok renkli kuşlar göreceksin orada.
---
"Uğursuz gölge, benden ne istiyorsun?" diye sordu.
"Hiçbir şey" diye karşılık verdi gölge.
---
Ben de senin savaşçı bir rüzgar olduğunu sanıyordum.Oysa seb, şairlere ilham veren meltem esintisinin hoş kokusuyla odama geliyorsun.Görünen o ki naif bir rüzgar olup çıkmışsın.
---
İki korkuluğun kşmliklerinin belirlenmesi: Uzun araştırmalar neticesinde, Fenchina mevkiindeki buğday tarlalarına bekçilik etmek üzere yerleştirilmiş korkunç görünümlü iki kişinin, aslında birer korkuluk olduğu sonucuna varılmıştır.Kuşların gerçekleştirdiği on beşinci denemede kimlikleri tespit edilmiştir.Bu korkunç insani figürlere birkaç santim kalana kadar yaklaşma cesaretini gösteren baştankara Marietta özel bir övgüye layık görülmüştür.Çevredeki bütün kuşlara saldığı korku ve endişeyi ortadan kaldırarak bunun bir aldatmaca olduğunu gözler önüne sermeyi başarmıştır.Kimliklerin belirlendiği haberi binlerce kanatlının iki tarlaya akın etmesine yol açmıştır.
---
Ağzı yiyecekle dolu bir tırtıl arkadaşına, "Bilmiyorum, ama bugün içimde tuhaf bir his var" dedi."Sanki içimde bir şey hareket ediyor gibi...Sağlığım gayet yerinde, sorun yok.Bu hafta içinde tam yarım gram almışım."
---
Biz her zamanki gibi ağaçların arkasındaydık ve onlara selam veriyorduk.Onlarsa bize göz ucuyla bile bakmadan yanımızdan geçip gidiyorlardı.Biz onlara isimleriyle sesleniyorduk.İçlerinden hiçbiri bize dönüp bakmazdı.Bizi göremez, sesimizi işitemez olmuşlardı artık; işte asıl neden buydu.Eski oyun arkadaşları rüzgarlar üstlerinden geçiyor, onlara hoş geldin dercesine dalların arasından ıslıklar çalıyorlardı.Çocuklar ise asık yüzleriyle, "Rüzgar çıktı, yavaş yavaş eve dönsek iyi olur.Fırtına geliyor." derlerdi.
---
Rüzgarlar, repertuarlarının en güzel kısmını oluşturan eski zaman devlerinin hikayesini anlatan şarkılarını söylediler.Biz bu öyküleri hiç duymadık, fakat bu şarkıları dinleyenlerin gönlünde büyük sevinç dalgalarının nasıl yükseldiği bilinmektedir.
---
"Bu gece ölme sırası bende" dedi Matteo, "Çözülmeye başladım bile...Birazdan yükselir, sonra da yavaş yavaş gökyüzünde kaybolur giderim."
...
Evet, sanırım bu defa büyüme sırası senin.Yarın çok daha güçlü olacaksın, senin için yeni bir hayat başlayacak, ama sen pek çok şeyi anlamayacaksın: Seninle konuştuklarında bile, ne ağaçları, ne kuşları, ne nehirleri, ne de rüzgarları anlayacaksın.Kalsam bile hiçbir sözümün artık anlamı olmayacak senin için.Sesimi duyacaksın elbette, ama bu sana anlamsız bir hışırtı gibi gelecek; belki de güleceksin buna...Hayır, inan bana doğru zamanda ayrılıyoruz, belki böylesi çok daha iyi.
---
Sadece yalanın uydurulmaya ihtiyacı vardır...Claudio Toscani
Yaşlı Ormanın Gizemi
Dino Buzzati
6 Temmuz 2015 Pazartesi
dağların adamı barnabo, dino buzzati
---
Gölgeler ormanları doldurdu, kayalıklara doğru yükseliyor; az miktardaki bulut, gökyüzünün maviliğinde ortadan kayboluyor.Vadilere de karanlık çöktü ve gece esen rüzgarlar seslerini duyurmaya başladı.Dallar oynaşıyor.Ufacık otlar bile uyuma hazırlığı içinde gıcırdıyor.Kuş sesleri durdu.
---
Barnabo şimdi de geçen zamanı ona hatırlatan, yüksek tepelerden bir şeyleri içinde taşıyan her ne olursa olsun telaşla ve kör bir ümitle arıyor.Baş parmağındaki yaraya bile sevgi duyuyor; zirvedeki kayalar yaralamıştı onu.Çoktan kapanmış ve kurumuş yaraya bakıyor.Bu iz hemen yok olursa çok yazık olacak.Bu yüzden yaranın iki kenarını açıyor, deriyi çekip kopartıyor ve birkaç damla kan çıkmasını sağlıyor.İki gün önce, Polveriere Tepesi'nin kayalıklarında olduğu gibi.Yarayı yeniden açmakla geçmişe döndüğü, zamanı geri çevirdiği, hala geçmişte olduğu izlenimini yaşıyor: Kimselerin gidip görmediği zirveden dönen muzaffer Barnabo!
---
Barnabo kargayı omzuna aldı.O zavallı hayvancık dağları hatırlatacaktı.O da dağları iyi biliyordu, uçsuz bucaksız kayalıkları...Ah şu karga keşke konuşabilseymiş!
---
Unuttuğu o ayıbı kalbinde yeniden belirtmişti.Barnabo kırlara, yeşil ovalara sığınmıştı ve belki de hayatını bezgin bir nafile bekleyiş içerisinde tüketmesi gerekecekti.
---
Her şey zaman içerisinde yok olacaktı; aptalca utancı, karga, Bersaglio Kasabası, Berton'un yola çıkışı...Her sabah güneş dağları aydınlatacaktı.Sonbahar gelecek, kar yağacak, sonra da ilkbahar şarkıları söylenecekti.
Rahatlıkla temizleyebileceği dört düşmanı birkaç metre uzaklıkta; oysa Barnabo, kılını kıpırdatmaksızın durduğu yerden, hayatını dolduran o nafile kederleri düşünüyor.Boş kalan yeni evi, lambasının ışığında huzur içinde geçirdiği akşamları ve günlere eklenen günleri düşünüyor; ağaçlar arasında yankılanan rüzgarı bile duyar gibi oluyor.
Dağların Adamı Barnabo
Dino Buzzati
7 Aralık 2013 Cumartesi
tatar çölü, dino buzzati
![]() |
Carla Massimetti |
---
-Doktor, belki bilmiyorsunuzdur ama ben buraya yanlışlıkla gönderildim.
-Herkes buraya yanlışlıkla gönderilir sevgili çocuğum...Hatta kalanlar bile.
---
Başlangçta hep böyledir.Yeni gelenler kazanır.Herkes için durum aynıdır, insan gerçekten güçlü olduğunu zanneder ama bu yalnızca yeni gelmiş olmanın yarattığı bir durumdur, sonunda diğerleri de sisteminizi öğrenir ve günün birinde bakarsınız hiçbir şey yapamıyorsunuz.
---
Kendisi dışında herkesin umutlanmak için öyle ya da böyle az ya da çok bir nedeni vardı.
---
Gerçekten de en büyük düşman Giovanni Drago'ya doğru ilerliyordu.Bu kendisine benzeyen, onun gibi çöllerin ve sancıların acısını taşıyan, yaralanabilen bir etten yapılmış olan, yüzüne bakılabilecek bir insan değil, çok güçlü ve kötü bir düşmandı; artık surların tepesinde, top sesleri ve coşku veren çığlıklar arasında, lacivert bir bahar göğü altında dövüşmek söz konusu değildi, çevrenizde gördüğünüzde cesaretini artıracak dostlarınız, barutun kekre kokusu, ateş ve zafer vaatleri yoktu.Her şey bilinmeyen bir han odasında, mum ışığında, tam biryalnızlık içinde olup bitecekti.Artık, güneşli bir sabah, genç kadınların güşüleri arasında, boynunda çiçeklerle her şeye yeniden başlamak için çarpışılmıyordu.Bakan, alkışlayan kimse yoktu.
---
Ya her şey bir yanlışlıktan ibaretse?
Tatar Çölü
Dino Buzzati