7 Aralık 2013 Cumartesi

tatar çölü, dino buzzati

Carla Massimetti
Tronk, dünyanın bir yerlerinde kendisine benzeyen, üniforma giymeyen, kentte gezebilen ve akşamları  arzularına göre ister sinemaya, ister kabareye gidebilen milyonlarca insan olduğunu hala anımsıyor muydu acaba?Hayır, Tronk'un diğer insanlara ilişkin hiçbir şey anımsamadığını ve onun için kale ve iğrenç yönetmelikleri dışında hiçbir şeyin mevcut olmadığını anlamak için yüzüne bakmak yeterliydi.Tronk, genç kızların seslerindeki tatlı tınıyı, bahçelerin, ırmakların ve kale çevresindeki sıska ve seyrek çalılıklar dışındaki ağaçların neye benzediğini unutmuştu.Tronk, gerçekten de kuzeye bakıyordu ama Drago'yla aynı halet-i ruhiyeyle değil, o sabit gözlerle, yeni tabyaya giden patikaya, uçurum ve yamaca bakıyor, bakışıyla vahşi kayaları, o gizemli ova parçasını ya da neredeyse tamamen kararmış gökyüzünde hareket eden bulutları değil ulaşım yollarını inceliyordu.
---
-Doktor, belki bilmiyorsunuzdur ama ben buraya yanlışlıkla gönderildim.
-Herkes buraya yanlışlıkla gönderilir sevgili çocuğum...Hatta kalanlar bile.
---
Başlangçta hep böyledir.Yeni gelenler kazanır.Herkes için durum aynıdır, insan gerçekten güçlü olduğunu zanneder ama bu yalnızca yeni gelmiş olmanın yarattığı bir durumdur, sonunda diğerleri de sisteminizi öğrenir ve günün birinde bakarsınız hiçbir şey yapamıyorsunuz.
---
Kendisi dışında herkesin umutlanmak için öyle ya da böyle az ya da çok bir nedeni vardı.
---
Gerçekten de en büyük düşman Giovanni Drago'ya doğru ilerliyordu.Bu kendisine benzeyen, onun gibi çöllerin ve sancıların acısını taşıyan, yaralanabilen bir etten yapılmış olan, yüzüne bakılabilecek bir insan değil, çok güçlü ve kötü bir düşmandı; artık surların tepesinde, top sesleri ve coşku veren çığlıklar arasında, lacivert bir bahar göğü altında dövüşmek söz konusu değildi, çevrenizde gördüğünüzde cesaretini artıracak dostlarınız, barutun kekre kokusu, ateş ve zafer vaatleri yoktu.Her şey bilinmeyen bir han odasında, mum ışığında, tam biryalnızlık içinde olup bitecekti.Artık, güneşli bir sabah, genç kadınların güşüleri arasında, boynunda çiçeklerle her şeye yeniden başlamak için çarpışılmıyordu.Bakan, alkışlayan kimse yoktu.
---
Ya her şey bir yanlışlıktan ibaretse?

Tatar Çölü
Dino Buzzati

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder