...
Sanki yaşlı bir ruh taşırdı içinde.Sanki birkaç kez ölmüş de dirilmiş gibi, ölümlerden yaşlanmaya fırsat kalmamış gibi...
Üçüncü katın kahverengi perdeli penceresinde, devamlı tırnaklarını yiyen bir adam görünürdü öğle saatlerinde.Endişe içinde kemirdiği tırnaklarını, şiddetli bir tükürükle ağzından dışarı fırlatırdı.Dişlerin arasından hışımla kurtulan tırnaklar, tükürükle birlikte cama yapışırdı.Adamın ağzının alt tarafına denk gelen cam o yüzden zamanla berraklığını tamamen yitirmiş, üzerini kaplayan ince tırnak zerreleriyle buzlu bir cama dönüşmüştü.
...
Samimi'nin her şeyden önce ismi komikti.Küçükler ona bu ismin, Atatürk'ün silah arkadaşlarından büyük babası Miralay Samimi Hakkı Bey'den miras kaldığını bilseler, kaç yazardı.Küçüklerin o acımasız dünyasında boyalı kuş olmak, alayı hak etmek için yeterliydi.Samimi de rengarenk, alacalı bir kuştu.
...
Samimi'ye yıllar boyu susmasını ve rüyalarda gönlünce oynamasını onlar öğütlediler.
Sustuğu için, kimseyle arkadaş olamadı Samimi.Kimseyle arkadaş olamadığı için, devamlı ders çalıştı.Devamlı ders çalıştığı için, sınıfın hep en iyi öğrencisi oldu.Sınıfın hep en iyi öğrencisi olduğu için, arkadaşları ondan nefret ettiler.Arkadaşları ondan nefret ettiği için, zaten hayata küs olan Samimi onlara iyice kinlendi ama cinlerle perilerin sözünden hiç çıkmadı.Suskunluğu, dikenli bir top gibi avucunun içinde sakladı.Avucundan sızan kanları, gizli köşelerde yaladı.
...
Kara kara adamlar beyaz damlara çıktılar
Beyaz damları karaya boyadılar.
...
Eğer insan cine inanmazsa, cin yoktur.İnancın olmadığı yerde hiçbir şey yoktur.İnanç sarsılmasın diye mahremiyet esastır.
...
Annemin cadı tırnaklı ayak parmakları vardı.Annem kötülüklerini ayak parmaklarında saklardı.O tırnakları bir gün gözüme batacak diye çok korkardım.Ama gözlerimi o ayaklara bakmaktan alamazdım.
Babamın ayaklarını hiç çıplak görmedim.Evde de, sokakta olduğu gibi hep o lanet olası demir ökçeli ayakkabılarıyla dolanırdı.Sanki yatarken bile onları çıkartmazdı.Tekme atmayı severdi.Yerdeki teneke kutulara, çocukların ayaklarından kaçıp onun ayaklarına çarpan toplara, güneşli köşelerde mırıl mırıl uyuyan kedilere, oyun için sevinçle ayağının dibinde dört dönen köpek yavrularına, koridorda kayıp ha bire ayağına dolaşan kilimlere, kahvede okey oynadığı arkadaşlarına, okey masasına, ona yan bakana, kapısını o binemeden kapayan otobüse, kapıyı geç açan anneme, yatakta başına geleceklerden habersiz uyuyan bana...tekme atmayı severdi.O yüzden demir ökçeli, her daim boyalı o rugan ayakkabıları ayağından hiç çıkarmazdı.
...
Şeytan, insanların kanının dolaştığı yerde dolaşır.
...
Kardeşim beğenile beğenile, ben unutula unutula büyüdüm.
Kadeşimi övgülerle suladılar, beni yergilerle kuruttular.
O konuştu ben sustum.
O yürüdü ben oturdum.
O iyi kalpli oldu ben kötü.
O prensesti ben büyücü.
...
Ölen, evin direği değil, kamburuydu.O yüzden Haydar'ın hayatından böyle aniden çekip gitmesine Kader hiç üzülmedi.Zaten temizliğe gidip eve para getiren oydu, çocuğa bakan, yemek pişiren ve dayak yiyen de.En azından artık evin bütçesinde içki parasıyla delikler açılmayacak, gece yarısı tekme tokat yataktan kaldırılıp dayak yemeyecekti.
...
Beş Sevim Apartmanı
Rüya Tabirli Cinperi Yalanları
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder