Kıta Komutanı Mareşal Suvorov'un kendi verdiği emirlere uymasından daha önce söz etmiştik sevgili okuyucular.Onunla ilgili daha birçok güzel şey söylenebilir.
Eğer önemli bir insan kendisiyle böbürlenmiyorsa ve sıradan insanlarla kurduğu ilişkilerde kendini onlardan biri olarak görüyorsa bu tür insanlara halk adamı denir.Suvorov göğsünde bir sürü parıltılı madalya taşımayı hak eden bir insandı.Elmas yüzüklerinden istediğini parmağına takabilir ve birkaç altın enfiye kutusundan da istediği kadar enfiye alabilirdi.Ne de olsa Türkiye ve Polonya'da başarılar elde etmiş, 300.000 askere komuta eden bir Rus prensi ve mareşaliydi, öyle değil mi?Onunla baş edebilecek çok az kişi vardı.Fakat tüm bunların yanında o bir halk adamıydı.
Zorunda olmadıkça general üniformasını giyinmezdi, canı istediği kılıkta gezerdi.Emir verdiği anda, botunu giymediği zamanlar olmuştu.Öteki ayağında çorabı aşağı kıvrılmış ve pantolon askıları da aşağı sarkmıştı.Dizi sakattı.
Çoğu zaman bundan daha kötü bir kılıkta olurdu.Sabahları, soğuk havaya aldırış etmeden, yatağından üzerinde yattığı samanlardan kalkarak çadırından dışarı çıkar ve ayılmak için kova kova su getirtirdi.
Uşağı filan da yoktu, yanında yalnızca bir yardımcısı vardı.Araba ya da özel bir binek hayvanı da kullanmazdı.Savaşa giderken önüne çıkan atı yaşlı da olsa alırdı.
Sıradan askerler ne yerse, o da aynından yerdi.Ona akşam yemeğine davet edilmek fazla eğlenceli gelmezdi.Çoğu zaman sıradan askerleri çadırında ziyaret eder ve onlardan biriymiş gibi davranırdı.
Bir saldırı, kamp ya da herhangi bir olay sırasında, ötekilerin yapmamak için kaçacak delik aradığı bir işi yapmak zorunda kalırsa buna hiçbir şekilde sinirlenmezdi.Yapacağı işi daha önce görmedilerse bunu rahatça izleyebilirlerdi.
Madalyalarla ve nişanlarla kaplı mareşal üniformasını giydiği önemli günlerde neresine bakarsanız bakın, her tarafını altın ve gümüşle parıldayıp ışıldasa da,o tıpkı temiz bir çiftçi gibi davranır ve kibar bir beyefendinin cebine atacağını elinin tersiyle fırlatırdı.Burnunu parmaklarıyla temizler, sonra da elini koluna sürerdi.Sonra da hemen enfiye kutusundan bir tutam enfiye alırdı.
İşte Komutan, Prens Italsky Suvorov böyle bir adamdı.
Johann Peter Hebel
Kıta Komutanı Mareşal Suvorov
Kopenhag'da Trajik Bir Olay & Türkiye'den Haber Var
Dedalus Kitap
Çeviren: Arzu Demir
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder