Donawerth'te bir at hırsızı, günü geldiğinde asılmıştı ve sizin aile dostunuz hep şunu merak etmiş: "Darağacına ya da hapse giden biri bunu yapmak için neden bir at çalsın ki?Oraya yürüyerek de gidemez miydi?"
Donauwerth'teki bu adam, darağacına yalnızca at sırtında gidebileceğini düşünenlerdendi ve aptal bir hırsızın eline bir at geçer geçmez, hırsız da aptal bir celladın eline geçerdi.Görüyorsunuz, cellat da halattan bir kolyeyi adamın boynuna geçirdi ve altındaki iskemleyi iterek adamın havada sallanır bir halde olmasına neden oldu.Fakat ipe asılı adam bir süre, sanki çalacak başka bir at ararmış gibi gözlerini kalabalığın arasında gezdirdi.Çünkü birçok kişi idamı izlemek için atlarıyla ya da atlarının çektiği arabalarla alanda doluşmuşlardı.Cellat, telaş içinde ipte sallanan adama baktı.İki koluyla ona sarılarak, boğulup ölmesi için onu tüm gücüyle aşağı doğru çekti.Fakat bu sefer de ip kopmuş ve ikisi de yere yuvarlanmıştı.Darağacına hiç tırmanmasalar daha iyi olurdu.Suçlu hala yaşıyordu ve daha sonra avukatı tarafından kurtarıldı.
Avukatı şöyle demiş: "Sanık yalnızca bir at çalmıştır, iki at değil, bu nedenle yalnızca bir defa asılabilir." Ve sonra da avukatların yaptığı gibi Latince yazılmış bir sürü mektup ve numara eklemiş savunmasına.Fakat o öğleden sonra cellat ipçiyi görünce ondan tüm sinirini almış."Sen buna ip mi diyorsun" demiş."O iple bir asılman gerek ki gününü göresin sen!" İpçinin buna yanıtı şöyle olmuş: "Kimse bana onun iki suçlu taşıması gerektiğini söylemedi.Bir kişi için yeteri kadar sağlamdı, ya sen ya da at hırsızı."
Johann Peter Hebel
İpçinin Yanıtı
Kopenhag'da Trajik Bir Olay & Türkiye'den Haber Var
Dedalus Kitap
Çeviren: Arzu Demir
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder