22.11.1911
Franz Kafka
Kafka, Felice'nin aldığı en küçük yarayı bile kendinde duyumsar.Kafka'nın acımasızlığı, yarayı önceden duyumsayan, savaşmayan insanın acımasızlığıdır.
---
Kafka kendisini bir ilenç yüzünden yuvasına varması engellenen, bu bomboş yuvanın çevresinde sürekli uçan, gözlerini oradan hiçbir zaman ayırmayan bir kuşa benzetir.
---
Kafka için doyurucu olan, çok ayrı bir ikinci konum ise, olaylara karışmadan kenarda duran insanın konumudur; onu göz önünde tutmayanların, ondan hiçbir şey beklemeyenlerin mutluluklarını izlemektir.Örneğin onun kendine yasakladığı şeyleri yiyip içen insanların arasına karışmaktan zevk duyar."Bir masada 10 tanıdığımla oturuyorsam ve hepsi de koyu kahve içiyorlarsa bu manzara bana bir tür mutluluk duygusu verir."
---
Şubat sonlarına doğru Felice'den aldığı bir mektup, Kafka'yı ürkütür; mektubun sonuna bakılırsa, sanki Kafka kendisiyle ilgili hiçbir şey yazmamıştır; sanki Felice hiçbir şey duymamış, anlamamış, hiçbir şeye inanmamıştır.Kafka Felice'nin sorduğu soruya hemen değinme, ama buna karşılık alışılmadık bir sertlikle yanıt verri: "Son defa bana...tasarı ve olasılıklarımı sormuştun.Bu soruya şaşırdım...Doğaldır ki hiçbir tasarım, hiçbir olasılığım yok; geleceğe doğru yürümek elimden gelmez; geleceğe atılmak, geleceğe doğru yuvarlanmak, sendelemek, ben bunu yapabilirim; en iyi de yatıp kalmayı başarabilirim.Ama tasarılarım ve olasılıklarım gerçekten yok, iyi olduğumda, o an içinde yaşadığım zamanla doluyum, kötü olduğumda ise hem şimdiki zamanı, hem de ondan daha beter biçimde geleceği lanetliyorum!"
---
Kendini ufak bir varlığa dönüştürmek, hiç kuşkusuz Kafka'nın en özgün yetisiyd; ama o bu yetisinden aşağılanmalrın kapsamını daraltmak için yararlanıyordu; bu kapsam daraltma işini başarmaktan da zevk duyuyordu.
---
Kafka, Felice'ye o günlerde yaşadığı ve hala iliklerinde duyduğu bir başka dehşeti, Berlin'de birlikte "bir memurun Prag'taki evi için mobilya" satın almaya gittiklerinde kapıldığı dehşeti anlatmıştır. "Bir kez yerine konduktan sonra, bir daha kaldırılamayacakmış gibi görünen ağır eşyalar.Sen, özellikle bu eşyaların sağlamlığını beğenmiştin.Kontrbüfeye baktığımda göğsüm sıkışıyord; onu eksiksiz bir mezar anıtı, ya da Prag memur yaşamının simgesi bir anıt olarak görüyordum.Biz gezdiğimiz sırada, mobilya deposunun uzağında bir yerlerde bir cenaze çanı çalsaydı, hiç uygunsuz kaçmayacaktı.
---
"İçimde hayat namına ne kaldıysa, beni size yazmam için zorluyordu, ama mektubu yazacak durumda değildim."
Kafka'nın Felice'ye Mektupları
Sözcüklerin Bilinci
Elias Canetti
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder