Eğer pezevenkler ve hırsızlar her zaman ve her yerde mahkum olsalardı, masum insanlar tümüyle ve hep masum sanacakları kendilerini, aziz bayım.
---
Yaşam benim için gittikçe daha zorlaşıyordu; beden keyifsiz oldu mu, yürek de ölgünleşit.Bana öyle geliyordu ki, hiç öğrenmemiş olduğum, ama yine de çok iyi bildiğim bir şeyi, yani yaşamayı unutuyordum.Evet, sanıyorum ki, her şey o zaman başladı.
---
Ah! Sevgili dünya! Şimdi her şey çok açık.
---
Demek ki, ben-ben-ben'in günü gününe sürekliliği dışında başka bir süreklilik olmadan yaşıyordum.Günü gününe kadınlar, günü gününe erdem ya da erdemsizlik, günü gününe, köpekler gibi, ama sağlamca yerinde duran kendim.Böylece yaşamın yüzeyinde ilerliyordum, sözcükler içinde hiçbir zaman gerçek içinde değil.Tam okunmamış o kitaplar, tam sarılmamış o kadınlar!
---
Onların suçluluğu benim güzel konuşmama neden oluyordu, çünkü onların kurbanı ben değildim.
---
Öfkelendiğim zamanlar en iyi çözümün ilgilendiğim kişi için ölüm olacağını düşünüyordum.
---
Tuhaf bir yorgunluğum var, ama konuştuğum için değil, salt daha neler söylemem gerektiğini düşündüğümden.
---
Bir kız, iki dirhem bir çekirdek giyinmiş bir oğlanla evlenmesine engel olan babasına, "Bunu ödeyeceksin" diyordu.Kız kendini öldürdü.Ama babası hiç de bir şey ödemedi.Herif balık avlamayı çok seviyordu.Üç pazar sonra yeniden ırmağa dönüyordu, "Unutmak için" diyordu buna.Hesap doğruydu, unuttu.
---
İnsanda en doğal olarak bulunan fikir, ona doğasının derininden kaynar gibi safça gelen fikir, masumluğun fikridir.Bu açıdan hepimiz, Buchenwald Toplama Kampı'nda, kendisi de esir olan başvuru kayıt görevlisine gelip bir şikayette bulunmakta inat eden şu küçük Fransız'a benzeriz.Bir şikayet mi?Görevli ve arkadaşları gülüşüyorlarmış: "Olmaz, oğlum burada şikayet yapılmaz" Çocuk, "Bakın bayım, benim durumum ayrı, masumum ben!" diyormuş.
---
Sigaradan vazgeçmeyi kafasına koyup irade gücüyle bunu başaran o dostu daha iyi anlıyordum.Bir sabah bu adam gazeteyi açar, ilk hidrojen bombasının patladığı haberini okur, bunun harika etkilerini öğrenir ve hemen bir tütüncü dükkanına girer.
---
İlerliyoruz, hiçbir şey de değişmiyor.Bir gemi seferi değil bu, bir düş.
---
Sahi, ortaçağda boğuntu hücresi adı verilen o zindan hücresini bilmezsinizGenellikle insan ömür boyu unutuluyordu orada.Bu hücre şaşılacak boyutlarıyla ayrılıyordu ötekilerinden.Bir insanın ayakta duramayacağı kadar alçak, yatamayacağı kadar da dardı.Engelli bir durum almak, köşegen biçiminde yaşamak gerekiyordu orada; uyku bir düşüş, uyanıklık bir çömelmeydi.
---
Tutuklunun içinde ayakta durduğu, ama hiç kımıldayamadığı daracık bir dört duvar.Onu çimentodan kozasına sımsıkı kapatan sağlam kapı çenesinin hizasında durmaktadır.Bu durumda adamın ancak yüzü görülür ve gelip geçen her gardiyan bu yüze ağız dolusu tükürük atar.Hücrede sıkışıp kalan tutuklu, gözlerini kapamasına izin varsa da, yüzünü silemez.Alın size azizim, bir insan icadı.Bu küçük şaheser için Tanrı'ya ihtiyaçları olmadı insanların.
---
Onlar için hafifletici nedenler yoktur, iyi niyet bile suç olarak düşünülür.
---
Bir sürü insan, hayırseverliği uygulama alanına koymak için cömertlikten vazgeçmeye karar vermiştir.
---
Bizler, yarı yüzyılın çocukları, bu tür yerleri tasarlamak için tasvire muhtaç değiliz.Bundan yüz elli yıl önce göller ve ormanlar için gözümüz yaşarıyordu.Bugünse hücre lirizmimiz var.Bu bakımdan, size güveniyorum.Yalnızca birkaç ayrıntı ekleyeceksiniz manzaraya: sıcak, dimdik bir güneş, sinekler, kum, su yokluğu.
---
Eskiden özgürlüğü dilimden düşürmezdim.Onu kahvaltıda ekmeklerime sürer, bütün gün ağzımda çiğner, dünyay özgürlükle tatlı tatlı serinlemiş bir nefes salıverirdim.Bu heybetli sözcüğü bana karşı çıkan herkesin kafasına vururdum, arzularımın ve gücümün hizmetine koymuştum onu.
---
Ölüm yalnız başına olur, kölelik ise ortaklaşadır.
---
Bunaltmayın beni.Ben, bir gün bir kahvenin terasında elimi bırakmak isteyen o ihtiyar dilenci gibiyim."Ah, bayım" diyordu adam, "mesele kötü insan olmak değil, ama ışığı yitiriyor insan" Evet ışığı, sabahları, kendini bağışlayan kişinin o kutsal masumluğunu yitirdik biz.
---
Öyleyse, bir akşam Paris rıhtımları üzerinde başınıza geleni ve nasıl yaşamınızı hiç tehlikeye atmamayı başardığınızı lütfen anlatın bana.Yıllardır gecelerimde hep çınlayıp duran ve sonunda sizin ağzınızdan söyleyeceğim şu sözcükleri kendiniz tekrarlayın: "Ey genç kız, kendini yine suya at da her ikimizi kurtarma şansına bir kez daha ereyim" Bir kez daha , ha, amma ihtiyatsızlık!Ya söylediklerimizi hemen kabul ediverirlerse, üstat?O zaman dediğimizi yerine getirmek gerekir.Brr!..Su ne kadar da soğuk!Ama yüreğimizi ferah tutalım!Artık çok geç, her zaman hep geç olacak.Çok şükür ki öyle!
Düşüş
Alber Camus
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder