...1929 yılında yayın hayatına başlayan ve 1991 yılına kadar BBC tarafından haftalık olarak çıkarılan "The Listener" adlı dergide 1956 yılında yayınlanan röportajda Richar Hughes dünyanın ilk radyo oyunu "Tehlike"nin nasıl yazıldığını ve nasıl yayınlandığını şöyle anlatıyor:
"O günler sessiz film günleriydi ve bizim "dinlenilen oyunlarımız" konuşmayla ve yalnızca sesle bir hikayenin tamamını anlatarak sessiz filmlerin kayıp yarısı olmalıydılar.Sessiz filmler kesinlikle konuşmasızdı, yalnızca görüntüye dayanıyordu.Altyazı kullanılıyordu.
Genellikle bir adam piyanoyla belirli tema müzikleri çalıyordu.Daha büyük sinema evlerinde rüzgar makinesi kullanan, fırtına sahnelerinin davulla tıpatıp sesini çıkaran, Hindistan cevizi kabuklarıyla dörtnala giden kovboylara eşlik eden "efektör"ler çalışırdı.Biz oyunumuzda önce anlatıcı kullanmayı düşündük ama bunun bir becerisizlik itirafı olacağına karar verdik.Hayır, biz tamamen dramatik diyaloga ve sese dayanmalıydık ve bu daha önce hiç yapılmamıştı.
Dinleyicilerimiz gözlerini kullanmaya alışmışlardı.Bizim onlara sunduğumuz kör bir adamın dünyasıydı.Zamanla şartları kabullenebilirlerdi ama bu ilk oyun karşısındaki tepkileri ne olacaktı?Bu ilk seferinde işi onlar için kolaylaştırmak daha iyi olurdu.Karanlıkta olup biten bir şeyler örneğin, böylece karakterler kendileri hiçbir şey göremediklerinden yakınacaklardı.
Belki de dinleyicilerin evlerinde ışıkları kapatmasını ve oyunu karanlıkta dinlemesini sağlayabilirdik.
İşte sana ilk replik, dedi Playfair, "Işıklar kesildi" New Oxford caddesindeki dairemde olası oyun mekanlarını ve durumları düşündüm."Işıklar kesildi" Bu bir yatak odası sahnesi değildi.Dürüst olmak gerekirse ben de yatak odası sahneleriyle pek ilgilenmiyordum.
Kömür madeninde bir kaza, olabilir miydi?Gerçeği söylemek gerekirse kömür madenleriyle ilgili de hiçbir şey bilmiyordum ama bu düşünce teknik olarak istediğimi bana sunuyordu.
Bütünsel bir karanlık; patlama ve su baskını; kurtarma takımının kazma sesleri ve çıplak insan ruhu...Ancak dinleyiciler için birbirne çok benzeyecek maden işçilerinin seslerini birbirinden ayırt etmek çok zor olacaktı.Oyunda bir ziyaretçi grubunu kullanmak daha iyi olurdu.Yaşlı bir adam, genç bir adam ve bir genç kız...Böylece bütün gece yazdım ve Playfair sabah kahvesini içerken oyun elimdeydi: "Tehlike"
Ancak provalarda ve prodüksiyonda karşılaştıklarımız üzerimde soğuk duş etkisi yaptı.
Oyunu yazarken ayrıntılı bir biçimde ses efektleri üzerine yoğunlaşmıştım ama onların nasıl gerçekleştirileceğini düşünmemiştim.Ekipten biri hemen sahildeki sinemaya gidip oradaki efektörle rüzgar makinesi ve diğer efekt aletlerinden gereken sesleri kaydetti.Ama hala stüdyoda bile hiçbir sesi olması gerektiği gibi kaydedemiyorduk.O günün ilkel aletleriyle sinek vızıltısı kılıç şakırtısına; Niagara Şelalesi'nin uğultusu kapı kapanmasına benziyor; bütün sesler birbirinden ayırt edilemez birer gürültüye indirgeniyordu.Üstelik kayıt yaptığımız stüdyo, sesleri sanki alandaymışız gibi duyuran geniş, yalıtılmış bir hücre biçimindeydi.
Seslerimizi yer altında bir tüneldeymiş gibi nasıl duyuracaktık?Playfair bu sorunu şık giyimli oyuncularının yakışıklı başlarını birer kovanın içine sokarak çözdü.Ve topladığımız Galli koromuz...(o günlerde Galli madenciler Londra caddelerinde şarkı söyleyip bahşiş alırlardı) Metnin bir yerine uzaktan ilahi sesi gelir diye yazmıştım.Ama bu adamlar şarkı söylemeey bir kere başladılar mı hiçbir şey onları kesinlikle durduramıyordu.Ama elimizde sadece bir tek stüdyo ve bir tek mikrofon vardı.Prodüktör Playfair, Galli koromuzu dışarıya koridora çıkarttı, onlar da ilahilerini söylemeye başladılar.Gerektiğinde ses geçirmez kapıyı kapatıyordu playfair.Ancak bir patlama sesi istediğimizde bütün sorunların zirvesine ulaşmıştık.Teknisyenler ellerinden geleniy aptılar.Mikrofon önünde bir kesekağıdı patltılsa bile çıkan ses, BBC'nin o günlerde yayın yapyığı Savoy Bill'deki bütün sigortaları attırırdı.Ama Playfair bir dahiydi ve vicdansızdı.Gazete muhabirleri ve eleştirmenler oyunu kendileri için hazırlanmış ayrı bir hoparlörü olan özel bir odada dinleyeceklerdi.Oyunda yeri geldiğinde duyulan küçük bir "pat" sesinden başka bir şey değildi ve aslında tüm radyo dinleyicilerinin duyduğu da bundan ibaretti.Fakat Playfair basın odasının bitişiğindeki odada muhteşem bir "patlama" sahneledi.Patlamamız basından tam not aldı.Hiçbiri sesin yan odadan geldiğini fark etmediler.
...
1924
Dünya Tarihinin İlk Radyo Oyunları
Kıvanç Nalça
"Tehlike" Nasıl Doğdu?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder