4 Ocak 2015 Pazar

bir düş olarak film, büyülü fener, ingmar bergman


Film belge olduğu zamanın dışında bir düştür.Bundan dolayı Tarkovski sinema yönetmenlerinin en büyüğüdür.Düşsel mekanlarda bir uyurgezerin güveniyle hareket eder, hiç açıklama yapmaz.Zaten ne açıklayacaktır ki!Düşlerini bütün iletişim araçlarının en zoru, ama bir anlamda en isteklisi aracılığıyla görünür kılabilen bir gözlemcidir o.Ben, bütün hayatım boyunca bir doğallıkla dolaştığı kapıları yumrukladım durdum.Ama bu kapılardan içeri ancak birkaç kez süzülmeyi başarabildim.Bilinçli çabalarımın çoğu acınası bir başarısızlıkla sonuçlandı: Yılan Yumurtası, Temas, Yüz Yüze, vs.


Fellini, Kurosawa, Bunuel; Tarkovski'yle aynı alanlarda dolaşırlar.Antonioni de aynı yoldaydı, ama soluğu tıkandı ve kendi sıkıcılığında boğuldu gitti.Melies ise düşünmesine hiç gerek kalmadan hep oradaydı.Mesleği sihirbazlıktı onun.

Düş olarak film, müzik olarak film.Hiçbir sanat dalı sıradan bilinçliliğin ötesine filmin geçtiği ölçüde geçemez.Doğrudan duygulara ulaşır.Ruhun derinliklerindeki küçük bir hata, şok etkisi: Bir saniyede yirmi dört kare, arada karanlık.Optik sinit karanlığı algılamaz.Montaj masasında film şeridini kare kare oynattığımda hala çocukluğumun baş döndürücü sihirli duyumlarını yaşarım.Dolabın karanlığında, kareleri yavaş yavaş birbiri ardına sararım, hiç algılanmayan değişiklikleri görürümç, hızlı sararım-devinim.

Dilsiz ya da konuşan gölgeler hiç çekinmeksizin içimdeki en gizli yerlere yönelirler.Kızgın maden kokusu, dalgalanan ve titreşen resim ve avcumun içindeki çevirme kolu, Malta sürgüsünün tıkırtısı.

Büyülü Fener
İngmar Bergman

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder