Mat i Syn, Mother and Son, Aleksandr Sokurov
Bana bir şeyler anlat.
Ben çocukken...
Sen okuldan eve gelmeyeceksin|diye korkardım.
Sanki sen okulda yaşıyormuşsun gibiydi.
Sadece bir müddet için|eve geliyormuş ve...
...gerçekten de okulda yaşıyormuşsun|gibi gelirdi bana .
Ve bana hep "orta" not verirdin.
Eğer bugün hâla çalışıyor olsaydın...
...yine "orta" not verirdin, değil mi?
Kâinat--hayret vericisin.
Seni benden alabilirlerdi|diye korkuyordum.
Tabii ki,|çoktan kocaman bir çocuk olmuştun.
Gözün üzerimdeydi.|Biliyordum.
Utançtan kızarırdım.
Devam edelim mi?
Burada yaşamak güzel mi sence?
Nasıl desem...
Burada yaşamak fena değil,|hiçte fena değil.
Ama her nasılsa hep çok zor geliyor.
E hadi gidelim.
İçecek ister misin?
Haydi birşeyler yiyelim.
Anne?
Ama biliyorsun,|ölmekten korkuyorum.
Ölme o zaman.|Kimmiş ki senin ölümüne neden olan?
Sen...
Anne, istediğin sürece yaşayabilirsin.
Ne için?
Ne için?
Ne için? Bilmiyorum.
Özel hiçbir sebep yok.
Kanımca...
...insanların yaşamak için özel|hiçbir sebebi yok.
Ama birtakım sebeplerden|dolayı ölüyorlar.
Benim sebebim ne peki?
Senin bir sebebin yok.
Sebep yok.
Sadece yaşa ve yaşamın tadını çıkar.
Bir sebep var.
Benim bir sebebim var.
Ne olmuş yani?
Birçok insanın bir nedeni vardır|ve buna ulaşana kadar yıllarını devirirler...
...ve hiçbirşey olmaz.
Ama en önemlisi|rica ederim kaprisli olmamaya...
...ve beni huzursuz etmemeye çalışman, Anne!
Peki, tamam, çaba göstereceğim.|Bir daha bu şekilde davranmam.
Baharın gelmesini istemiyorum.
Dışarıda giymek için hiçbirşeyim yok.
Nereye gitmek için?
Giyecek elbise yok,|hem de hiç.
Peki ya ben?
Sen benim dışarıya çıkacak birşeyim|olduğunu mu zannediyorsun? Var mı?
Ama benim hiçbirşeyim yok,|hem de hiç.
Peki ya yağmurluğuna veya sıcak|tutan örtülü paltona ne oldu?
Kokuyor.
Nasıl yani?
Yağmurluk. Berbat kokuyor.
Peki, o zaman...
Dışarı çıkmayıp insanları görmeyelim|biz de o zaman.
İnsanlar olmadan yaşayalım.
Ben bunu istemiyorum.|Parka gitmek istiyorum.
Ama buralarda hiç park yok ki...
...hem daha önce de yoktu zaten.
Unutmuş gitmişsin.
Doğduğun şehirde bir park vardı.
Heryerinde müzik olan bir park var.
Beraber yürürüz.
Doğduğunda, çok soğuk|ve berrak bir hava vardı.
Bana bunun,|bebeğin akıllı ama...
...kalpsiz olacağı anlamına geldiğini|söylemişlerdi.
Orası öyle.
Ben bir "kafa" insanıyım.
Öbür türlü, kalbim incinirdi.
Uyumak istiyor musun, ne dersin?
Seninle ne yapacağım ben?
Uyumak istemezsin,|yemek yemek istemezsin.
Bak, bahçe çiçek açmış.
Yaşadığın hayat zaman zaman zordu,|ama zor daima kötü anlamına gelmez.
Sen ve ben...
...birbirimizi seviyoruz.
Bana doğru eğil.
Nedir?
Senin adına üzülüyorum.|Bu beni ağlatmaya yeterli.
Fakat ne kadar da ufak tefeksin...
...canım benim.
Senin adına son derece üzgün hissediyorum.
Ne derece olduğunu hayal bile edemezsin.
Kalbimi burkuyor...
...gözyaşlarına.
Ağlamak istiyorum.
Neden benim için üzüldüğünü biliyorum.
Geride yalnız kalacağımdan korkuyorsun.
Ama endişelenme,|bu saçmalıktan ibaret.
Ölmeyeceksin.|Ben yanındayım. Beraberiz.
Ölmeyeceksin.
Mesele o değil.|İnsan yalnız yaşayabilir.
Buna talihsizlik veya felaket denemez.
Bu öyle üzücü ki.
Ve her nasılsa, yine de|benim tüm çektiklerim...
...senin de başına gelecek.
Bu çok adaletsizce.
Sen biraz kestir, Anne.
Uyu.
Ben birazdan dönerim.
Anne.
Anne.
Beni duyabiliyorsun.
Farkındayım.
Dinle...
Sana birşey söylemek istiyorum.
Kararlaştırdığımız yerde buluşacağız.
Orada, tamam mı?
Bekle beni.
Sabırlı ol, sevgili Anneciğim...
...beni bekle.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder