18 Mayıs 2020 Pazartesi

Etienne Boetie ve Baskıya Karşı Direnme Konusu, Sivil İtaatsizlik - Şükrü Nişancı


Bir Rönesans hümanisti olan Boetie, Gönüllü Kulluk Üzerine Söylev diye çevrilebilecek eserinde ilk önce, insanlarıın nasıl olup da itaat ettiklerini, hatta bu itaatin niçin, adeta bir kulluğa vardığını araştırmıştır.O, bu sorunu tanımladıktan sonra insanların tekrar özgür doğalarına kavuşabilmelerini sağlayacak birtakım çözüm yolları önermiştir.Siyasal iktidarın niteliğini inceledikten sonra devleti, genel anlayışın aksine , doğal bir varlık olarak görmeyen Boetie, Aristo'cu düşünceyi tersine çevirerek, "insan doğasında siyasallığa ilişkin hiçbir şey yoktur; onun doğası özgürlüktür" demektedir.Ona göre, insanların pek çoğunun köleliğin pençesinde kıvranmakta olması, ancak tembellik ve alışkanlık gibi insani zaaflarla açıklanabilir.Buna göre, insanın kendisine yabancılaşması her türlü yozlaşmanın kaynağı olarak kabul edilmektedir.Boetie, bu durumu, ironik bir ifade ile şöyle ifade etmektedir: "Çok sayıda köy, kent ve ulus, kendilerinin verdikleri iktidardan başka bir gücü olmayan tek bir tiranın eziyetlerine nasıl katlanıyorlar?Bunun nedeni elbette ki, korku olamaz.Sanki, özgürlüklerini değil de köleliklerini kaybetmişçesine bir huşu ile tiranı boyun eğen insanlar, onun yükselmesi için kendilerinin bir "kaide" oldukları bilincine bir kez varıp, ona destek olmaktan vazgeçseler her şey bir anda çözülecektir.Tiran, altından kaidesi çekilen bir sütun gibi yıkılacaktır.

Bu noktada düşünürün isabet kaydettiği hayli şüphelidir.Kendi döneminde yaşayan Machievelli'in, iktidarın devamında "korku"ya atfettiği fonksiyonu hatırlamak gerekir.Gücün içeriği söz konusu olduğunda Boetie'nin böyle bir sonuca varmasına hak verilebilir.Ne var ki gücün algılanış biçimi, içeriğinden daha önemlidir.İnsanın tinsel yapısında gücün algılanışı, çocukluk dönemi psikolojisi ile pralellik göstermektedir.Buna göre, bir yandan çocuk, babasının yerini almak istemekte, ama diğer yandan onun sevgisini yitirmekten  korkmaktadır.Sonraki dönemlerde yetişkinlerin davranışları böyle bir çocuk psikolojisinden çok da farklı değildir.Yirminci yüzyıldaki totaliter rejimlerin gördüğü cazibenin, bu psikolojiden beslendiği yolunda oldukça tatminkar açıklamalar vardır.Karl Popper, totaliter rejimleri analiz ederken analizinin orijinine yerleştirdiği "uygarlığın gerginliği" kavramı, az önce değinilen "yeniden çocuklaşma" olgusunu hatırlatmaktadır.Popper, belki de Freud'dan ödünç aldığı bu kavramla, modernleşme ile geleneksel bağlarından kopan insanların büyük bir güvensizlik bunalımına düştüklerini, buna bağlı olarak güven pahasına özgürlüklerinden feragat ettiklerini ileri sürmüştür.

Dr. Şükrü Nişancı
Sivil İtaatsizlik
Etienne Boetie ve Baskıya Karşı Direnme Konusu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder