kıssa etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kıssa etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

23 Mart 2023 Perşembe

11 Ekim 2021 Pazartesi

Yusuf Kıssası - Düğün (1973), Ömer Lütfi Akad

Yusuf Kıssası
Düğün (1973), Ömer Lütfi Akad

Yusuf'un büyük kardeşleri ona hased ettiler ve bir hile ile onu kıra götürüp bir kuyuya attılar.
Ondan sonra geri döndüler ve "Yusuf'u kurt yedi" diye babalarına yalan söylediler.
Daha sonra içlerinden birisi yemek götürmüştü.
Bir de baktı ki kuyu başına bir kervan gelmiş, Yusuf kuyudan çıkarılmış.
Dönüp diğer kardeşlerine haber verdi.
Hemen oraya gittiler.
"Bu bizim kölemizdi, kaçttı" diyerek pazarlık ettiler ve pek ucuz bir değerle Yusuf'u sattılar.
Yusuf o vakit pek küçüktü.
Kardeşlerinden korkup sustu ve Allah'a güvenerek kervana katılıp gitti.


21 Mayıs 2020 Perşembe

Ben Bu Kaldırımda Doğdum, Ahmet Altan'dan

...

Adam, trafiğin çok yoğun olduğu büyük bir caddenin kenarında durmuş, karşı kaldırıma geçmeye uğraşıyormuş ama beceremiyormuş.

Bir ara karşı kaldırımda yürüyen bir adam görüp ona seslenmiş.

“Sen oraya nasıl geçtin?”

Karşı kaldırımdaki adam cevap vermiş:

“Ben bu kaldırımda doğdum.”

...

Ahmet Altan'ın, 11 Mart 2010 tarihli "Taş ve Ayna" yazısından alıntılanmıştır.

Asker, Hebel

Swabian Alayı'na 1795 yılında iri yapılı bir delikanlı er olarak gitmiş.Subay ona kaç yaşında olduğunu sorduğunda er, "21 yaşındayım" demiş ve devam etmiş: "Bir yıl boyunca hastaydım, yoksa yirmi iki yaşında olacaktım."

Johann Peter Hebel
Asker
-Kopenhag'da Trajik Bir Olay & Türkiye'den Haber Var-
Dedalus Kitap
Çeviren: Arzu Demir

Pinti, Hebel


Bir adamın kasabada yapacak kazançlı bir işi çıkmış.Fakat orada her şey biraz daha pahalı olduğundan, kasabaya yarım saat uzaklıktaki bir köyde oturur, her sabah oraya yürüyerek gider ve akşamları da köye aynı şekilde dönermiş.Komşularından biri, "Benim için kasabada şunu ve bunu yapar mısın?" gibi bir ricada bulunduğunda şöyle bir yanıt vermiş: "Ayakkabımın derisini kendi işlerimi yaparken eskitmem bana yeter, senin işini yaparken de mi onları giymemi bekliyorsun benden?" Komşusu, "Bana bu küçük yardımı yapsan da yapmasan da oraya nasıl olsa gitmek zorunda kalacaksın." dediğindeyse, yanıtı şu olmuş pinti adamın: "Ama gitmezsem, kasabaya gitmek için kendi ayakkabılarını kullanacaksın." Komşusu sonunda şöyle demiş: "Biliyor musun, sana ayakkabılarımı ödünç vereceğim."


Böylece pinti adam komşusunun isteklerini yerine getirmiş.Fakat ayakkabılarını ödünç almasaymış, komşusuna bu iyiliği yapmazmış.

Johann Peter Hebel
Pinti Adam
-Kopenhag'da Trajik Bir Olay & Türkiye'den Haber Var-
Dedalus Kitap
Çeviren: Arzu Demir

Kısa İstasyon, Hebel


Bir posta müdürü, iki atıyla dağıtım istasyonuna gelen bir Yahudi'ye, "Buradan sonra üç at koşmalısınız!Tepeye doğru yokuş olduğundan ilerlemek oldukça zor ve toprak da hala yumuşak.Bu gidişle oraya ancak üç saatte varırsınız" dedi.

Yahudi sordu: "Eğer dört at alırsam ne kadar zamanda ulaşırım?"

-İki saatte.

-Peki, altı taneyle?

-Bir saat içinde...

"Bak ne diyorum," dedi Yahudi ve sözüne şöyle devam etti, "sen bana sekiz at bağla.Böylece yola çıkmama gerek bile kalmaz!"

Johann Peter Hebel
Kısa İstasyon
-Kopenhag'da Trajik Bir Olay & Türkiye'den Haber Var-
Dedalus Kitap
Çeviren: Arzu Demir

Şu İnsan Ne Gizemli Bir Yaratık, Hebel, Yasakların Cazibesi



Johann Peter Hebel
Şu İnsan Ne Gizemli Yaratık
-Yasakların Cazibesi-
-Kopenhag'da Trajik Bir Olay & Türkiye'den Haber Var-
Dedalus Kitap
Çeviren: Arzu Demir


20 Mayıs 2020 Çarşamba

Umulmadık Bir Birleşme, Hebel



Johann Peter Hebel
Umulmadık Bir Birleşme
-Kopenhag'da Trajik Bir Olay & Türkiye'den Haber Var-
Dedalus Kitap
Çeviren: Arzu Demir

Kannıtverstan, Hebel





Johann Peter Hebel
Kannıtverstan
-Kopenhag'da Trajik Bir Olay & Türkiye'den Haber Var-
Dedalus Kitap
Çeviren: Arzu Demir

Yararsız Kazanç, Hebel


Genç bir adam bir Yahudi'ye, bir atışta, bir iğneyi uzunlamasına ortadan ikiye ayırabilecek kadar iyi bıçak kullandığını anlatıyor ve ona hava atıyordu."Kardeşim yarım altınına iddiaya girerim ki tırnağının beyaz ucunu yarım metre öteden bir saç teli inceliğinde kesebilir, üstelik bunu da bir damla kan akıtmadan yapabilirim!" Yahudi bunun olabileceğine ihtimal bile vermediğinden iddiayı kabul etmişti ve paralar çoktan masanın üstüne konmuştu.Genç adam bıçağını çıkarmış ve aşağı sallamıştı.Fakat bıçak zavallı Yahudi'nin sadece tırnak ucunu değil, parmağının ön kısmını da kestiğinden iddiayı kaybetmişti.Yahudi çığlık atmış ve parayı alınca da şöyle demiş:

"Eyvah kazandım!"

Kazanmak için daha ciddi risklere girenler bizim Yahudi'yi akıllarına getirsinler.


Johann Peter Hebel
Yararsız Kazanç
Kopenhag'da Trajik Bir Olay & Türkiye'den Haber Var
Dedalus Kitap
Çeviren: Arzu Demir

19 Mayıs 2020 Salı

Tuhaf Bir Reçete, Hebel

Eczaneye reçete götürmenin gülünç bir yanı yoktur.Fakat bundan uzun yıllar önce bir keresinde bu durum gülünç olmuştu.

Bir gün uzak çiftliklerin birinden bir adam iki öküzün çektiği arabasıyla kapının önünde durur.Ardından arabasından dikkatlice çam ağacından yapılmış büyük bir kapıyı çıkarıp eczanenin içine taşır.

Eczacının şaşkınlıktan gözleri fal taşı gibi açılır ve şunu söyler: "Sevgili arkadaşım, burada oturma odası kapınızla ne arıyorsunuz?Marangoz soldan ikinci kapıda..."

Adam, "Doktor, hasta eşime bakmaya geldiğinde ona reçete yamak istedi fakat evin hiçbir yerinde ne kalem ne mürekkep ne de kağıt yoktu, sadece bir adet tebeşir.Doktorda reçeteyi oturma odanızın kapısına yazdı" der ve ardından kibarca eczacıdan reçete yazılı olan ilacı hazırlamasını ister.

Gördüğünüz gibi acil durumlarda paniğe kapılmak yerine maharetli olmak işe yarayabilir.

Olay bu şekilde gerçekleşir.Dileriz adamın eşi iyileşmiştir.

Johann Peter Hebel
Tuhaf Bir Reçete
Kopenhag'da Trajik Bir Olay & Türkiye'den Haber Var
Dedalus Kitap
Çeviren: Arzu Demir


Hayırseverlik Uğruna Yapılan Sakal Tıraşı, Hebel


Siyah ve gür sakalları olan yoksul bir adam bir gün bir berber dükkanına girer ve tanrı adına bir ekmek parası değil de, berberden onu tıraş etmesini ister.Acaba berber incelik gösterip de sakalını keser miymiş?Böylece yine temiz bir Hıristiyan olurmuş.Berber, "neden en iyisinin karşılığında para almayacağım bir tıraş için zamanımı harcayayım ki?" diye düşünerek en kötü usturasını eline alır.Keserek ve yararak zavallı adamın sakalını kazıya kazıya tıraş eder, fakat bedava yapılan bir işten kim yakınabilir ki?Tam o sırada bahçedeki bir köpek inlemeye başlar."Rover'in nesi var?" diye sorar berber."Niye böyle ağlayıp inliyor bu şimdi?" Bilmiyorum" der Mike."Bana sorma" der Johnny de.Fakat usturanın altındaki zavallı adam şöyle der, "belki o da hayırseverlik uğruna benim gibi böyle tıraş ediliyordur."

Johann Peter Hebel
Hayırseverlik Uğruna Yapılan Sakal Tıraşı
Kopenhag'da Trajik Bir Olay & Türkiye'den Haber Var
Dedalus Kitap
Çeviren: Arzu Demir

6 Ocak 2012 Cuma

ibn hafîf

İbn Hafîf şunu anlatmıştır:

"Hacca gitmek üzere yola çıktım, Bağdat'a uğradım.İçimde (bazı) sufilerin kendine güvenme hali vardı; bu sebeple kırk gün yemek yemedim, Bağdat'tan Cüneyd'i ziyaret etmeden çıktım, Zübale bölgesine kadar su da içmedim, abdestimi de hiç bozmamıştım.Bir kuyunun başında su içen bir ceylan gördüm, ben de çok susamıştım.Kuyuya yaklaştığımda ceylan benden ürküp kaçtı.Kuyunun başına geldiğimde baktım ki su dibine çekilmiş.Su içemeden yoluma devam ettim.Yolda,

-Ey Rabbim, bana ne oldu ki bir ceylan kadar katında kıymetim yok, dedim.O sırada arkamdan

-Biz seni denedik.Sen sabretmedin.Dön suyunu iç, diye bir ses işittim.Geri döndüm, baktım ki kuyu ağzına kadar su dolu.Su kırbamı doldurdum; yolda ondan içtim, abdest aldım, Medine'ye kadar onu kullandığım halde bitmedi.Kuyudan su alırken şöyle bir ses işittim:

-Ceylan su alacak kabı ve çekecek ipi olmadan geldi, bize güvendi; biz de kendisini suladık.Sen ise su kabın ve ipinle birlikte geldin ve onlara güvendin, bunun için eli boş döndün.


Hacdan dönünce camiye gittim ve Cüneyd-i Bağdadi'ye uğradı.Cüneyd beni görünce (yoldaki halimi keşifle bilip)
-Eğer sabretseydin (kuyudan değil) ayaklarının altından su çıkardı; keşke biraz sabretseydin, dedi..

Bir Sofrada Yüz Derviş
Sufilerden Rızık Menkıbeleri