6 Ocak 2012 Cuma

ibn hafîf

İbn Hafîf şunu anlatmıştır:

"Hacca gitmek üzere yola çıktım, Bağdat'a uğradım.İçimde (bazı) sufilerin kendine güvenme hali vardı; bu sebeple kırk gün yemek yemedim, Bağdat'tan Cüneyd'i ziyaret etmeden çıktım, Zübale bölgesine kadar su da içmedim, abdestimi de hiç bozmamıştım.Bir kuyunun başında su içen bir ceylan gördüm, ben de çok susamıştım.Kuyuya yaklaştığımda ceylan benden ürküp kaçtı.Kuyunun başına geldiğimde baktım ki su dibine çekilmiş.Su içemeden yoluma devam ettim.Yolda,

-Ey Rabbim, bana ne oldu ki bir ceylan kadar katında kıymetim yok, dedim.O sırada arkamdan

-Biz seni denedik.Sen sabretmedin.Dön suyunu iç, diye bir ses işittim.Geri döndüm, baktım ki kuyu ağzına kadar su dolu.Su kırbamı doldurdum; yolda ondan içtim, abdest aldım, Medine'ye kadar onu kullandığım halde bitmedi.Kuyudan su alırken şöyle bir ses işittim:

-Ceylan su alacak kabı ve çekecek ipi olmadan geldi, bize güvendi; biz de kendisini suladık.Sen ise su kabın ve ipinle birlikte geldin ve onlara güvendin, bunun için eli boş döndün.


Hacdan dönünce camiye gittim ve Cüneyd-i Bağdadi'ye uğradı.Cüneyd beni görünce (yoldaki halimi keşifle bilip)
-Eğer sabretseydin (kuyudan değil) ayaklarının altından su çıkardı; keşke biraz sabretseydin, dedi..

Bir Sofrada Yüz Derviş
Sufilerden Rızık Menkıbeleri


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder