Bitik, yorgunun çok ötesindedir."Yalnızca yorgunluk değil nedeni, yorgun değilim yalnızca, tırmanışa karşın."Yorgun artık hiçbir (öznel) imkana sahip değildir: Demek ki en ufak bir (nesnel) imkanı bile gerçekleştiremez, hatta gerçekleştiremediği nispette yeni mümkünler ortaya çıkar.Yorgun yalnızca gerçekleştirmeyi bitirip tüketmiştir.Yorgun artık hiçbir şey gerçekleştiremez, halbuki bitik artık hiçbir şeyi mümkünleştiremez"benden mümkün olmayan isteniyor, canıma minnet, daha başka ne istenebilirdi ki benden?"Artık mümkün yoktur: azgın bir Spinozacılık.Kendisi bitik olduğundan mı mümkünü bitirip tüketir, yoksa mümkünü bitirip tükettiği için mi bitiktir?Mümkünü bitirip tüketerek kendini bitirip tüketmektedir, ve de tersi.Mümkünde gerçekleşmeyeni bitirip tüketir.Mümkünle işini bitirir, tüm yorgunluğun ötesinde, "yine hep bitirmek için."
---Beckett2in lanetlileri, Dante'den beri en şaşırtıcı duruş, yürüyüş ve pozisyonlar sergisini oluştururlar.Kuşkusuz Macmann kendini "otururken ayakta dururkenkinden daha iyi" hissettiğini saptamıştı.Ama bu formül bitip tükenmişliktense yorgunluğa daha uygun düşüyordu.Yatmak asla bir son değil, son sözcük değil, sondan bir öncesidir, ve kalkmak için değilse bile en azından kendi etrafında dönmek ya da yerde sürünmek için yeterince dinlenmiş olma tehlikesiyle çok ciddi biçimde karşı karşıya kalınır.Sürüneni durdurmak için, onu bir deliğe tıkmak, orada uzuvlarını kımıldatmayacak olduğundan ancak birkaç hatırasını kımıldatabileceği bir saksıya dikmek gerekir.Ama bitip tükenme yatmaya izin vermez ve gece olduğunda, masada oturup kalınır, tutsak eller üzerinde içi oyulmuş baş, "güçten düşmüş eller üzerine eğilerek taslanmış baş" "Bir gece, masasına oturmuş, başı ellerinin üzerinde...ölmüş başını kaldırıyordu ölmüş ellerini görmek için...", "Kapalı karanlık bir yerde bir tahtanın üstüne konmuş yalnızkafatası...", "İki eli ve başı bir yığın oluşturuyor..." Son bir defa bizi dikleştirecek ve ilelebet yatıracak darbeyi sabırsızlıkla bekleyerek, ayağa kalkmadan, yatamadan, oturarak ölümü beklemek pozisyonların en korkuncu.Oturarak ondan kurtulunamaz, bir hatıra bile kımıldatılamaz artık.Bu bakımdan, sallanan koltuk daha da kusurludur, onun durması gerekir.Belki de Beckett'in yatan eserlerini, yalnız başına oturan son eserlerinden ayrmak gerekiyor.Bu, oturan bitip tükenme ile yatan, sürünen ya da dikilip duran yorgunluk arasında bir doğa farkı olduğundandır.Bitip tükenme yalnızca bellek yitimine uğramış tanıklıkla ilgiliyken, yorgunluk eylemin tüm hallerini etkiler.Oturan; diğerinin yorgunluğun tüm derecelerini geliştirerek etrafında döndüğü tanıktır.O, doğmadan önce de oradadır, ve diğeri başlamadan önce de."Benim de böyle dönüp durduğum zamanlar oldu mu?Hayır, ben sürekli bu aynı yerde oturuyordum..."Ama peki oturan neden hep sözcükleri, insan seslerini, sesleri kollar durur?
---
İmge tam da budur: Nesnenin bir temsili değil, tin dünyası içinde bir harekettir.İmge tinsel yaşamdır, Acaba Nasıl'daki "öte dünya yaşamı"dır.Beden hareketsiz, büzüşmüş, oturmuş, karanlık ve kendisi de bitip tükenmiş kalmadıkça, sevinçler, tinin yaşamının hareketleri ve hünerleri de bitirilip tüketilemez: Bu, Musphy'nin "suç ortaklığı" dediği şeydir, bedenin ihtiyacı ile tinin ihtiyacı arasındaki mükemmel uyum, çifte bitip tükenme...sadece bulutlar...'ın öznesi tinin bu ihtiyacıdır, bu öte dünya yaşamıdır.Önemli olan artık herhangi bir uzam değil, ona götüren tinsel imgedir.
---
Uykusuzluk sadece geceye uygun düşer ve uykusuzluk düşü, bitip tükenmenin işidir.Bitik, gözleri faltaşı gibi açık olandır.Uykudayken düş görülürdü, ama şimdi uykusuzluğun yanı başında düş görülüyor.Her iki bitip tükenme, mantıksal ve psikolojik olan; Kafka'nın dediği gibi "baş ve akciğerler" sırtınızın arkasında randevulaşırlar.Kafka ve Beckett birbirine pek benzemez, ama ortak noktaları uykusuz düştür.Uykusuzluk düşünde söz konusu olan imkansızı gerçekleştirmek değil, mümkünü bitirip tüketmektir, ister Kafka'nın yöntemiyle, ona uyanık bir gündüz gerçekliği oalrak davranmamızı sağlayacak en çok yayılma alanını kendisine vererek, ister Beckett'in yöntemiyle, onu uykusuz bir gecenin hiçliğine bağlı kılacak bir en aza indirgeyerek.Düş uykusuzluğun bekçisidir, onun uyumasını engellemek için.Uykusuzluk, gündüzler kadar uzağa yayılan ve geceler kadar kasvetle daralan, pusuya yatmış bir hayvandır.
---
"Kendim kalkıp köye gitmeyebilirim, bunu ille de yapmam gerekmez; giyinik vücudumu yollarım, tamam(...)Çünkü ben bu arada yatağımda yatıyor olacağım; sarıya çalan kahverengi battaniyeye güzelce sarınmış ve biraz aralık kapıdan gelen esintiye açık"
Ayrıca Obliques'in Kafka sayısında, Groethuysen'in metni:
"Uyudukları sırada uyanık kaldılar; uyurken gözlerini açık tuttular...Uykusuz bir dünya bu.Uyanık uyurun dünyası.Her şey korkutucu aydınlıkla aydınlanıyor..."
Samuel Beckett
Quad
ve Diğer Televizyon Oyunları
&
Gilles Deleuze
Bitik
-Norgunk Yayıncılık-
---Beckett2in lanetlileri, Dante'den beri en şaşırtıcı duruş, yürüyüş ve pozisyonlar sergisini oluştururlar.Kuşkusuz Macmann kendini "otururken ayakta dururkenkinden daha iyi" hissettiğini saptamıştı.Ama bu formül bitip tükenmişliktense yorgunluğa daha uygun düşüyordu.Yatmak asla bir son değil, son sözcük değil, sondan bir öncesidir, ve kalkmak için değilse bile en azından kendi etrafında dönmek ya da yerde sürünmek için yeterince dinlenmiş olma tehlikesiyle çok ciddi biçimde karşı karşıya kalınır.Sürüneni durdurmak için, onu bir deliğe tıkmak, orada uzuvlarını kımıldatmayacak olduğundan ancak birkaç hatırasını kımıldatabileceği bir saksıya dikmek gerekir.Ama bitip tükenme yatmaya izin vermez ve gece olduğunda, masada oturup kalınır, tutsak eller üzerinde içi oyulmuş baş, "güçten düşmüş eller üzerine eğilerek taslanmış baş" "Bir gece, masasına oturmuş, başı ellerinin üzerinde...ölmüş başını kaldırıyordu ölmüş ellerini görmek için...", "Kapalı karanlık bir yerde bir tahtanın üstüne konmuş yalnızkafatası...", "İki eli ve başı bir yığın oluşturuyor..." Son bir defa bizi dikleştirecek ve ilelebet yatıracak darbeyi sabırsızlıkla bekleyerek, ayağa kalkmadan, yatamadan, oturarak ölümü beklemek pozisyonların en korkuncu.Oturarak ondan kurtulunamaz, bir hatıra bile kımıldatılamaz artık.Bu bakımdan, sallanan koltuk daha da kusurludur, onun durması gerekir.Belki de Beckett'in yatan eserlerini, yalnız başına oturan son eserlerinden ayrmak gerekiyor.Bu, oturan bitip tükenme ile yatan, sürünen ya da dikilip duran yorgunluk arasında bir doğa farkı olduğundandır.Bitip tükenme yalnızca bellek yitimine uğramış tanıklıkla ilgiliyken, yorgunluk eylemin tüm hallerini etkiler.Oturan; diğerinin yorgunluğun tüm derecelerini geliştirerek etrafında döndüğü tanıktır.O, doğmadan önce de oradadır, ve diğeri başlamadan önce de."Benim de böyle dönüp durduğum zamanlar oldu mu?Hayır, ben sürekli bu aynı yerde oturuyordum..."Ama peki oturan neden hep sözcükleri, insan seslerini, sesleri kollar durur?
---
İmge tam da budur: Nesnenin bir temsili değil, tin dünyası içinde bir harekettir.İmge tinsel yaşamdır, Acaba Nasıl'daki "öte dünya yaşamı"dır.Beden hareketsiz, büzüşmüş, oturmuş, karanlık ve kendisi de bitip tükenmiş kalmadıkça, sevinçler, tinin yaşamının hareketleri ve hünerleri de bitirilip tüketilemez: Bu, Musphy'nin "suç ortaklığı" dediği şeydir, bedenin ihtiyacı ile tinin ihtiyacı arasındaki mükemmel uyum, çifte bitip tükenme...sadece bulutlar...'ın öznesi tinin bu ihtiyacıdır, bu öte dünya yaşamıdır.Önemli olan artık herhangi bir uzam değil, ona götüren tinsel imgedir.
---
Uykusuzluk sadece geceye uygun düşer ve uykusuzluk düşü, bitip tükenmenin işidir.Bitik, gözleri faltaşı gibi açık olandır.Uykudayken düş görülürdü, ama şimdi uykusuzluğun yanı başında düş görülüyor.Her iki bitip tükenme, mantıksal ve psikolojik olan; Kafka'nın dediği gibi "baş ve akciğerler" sırtınızın arkasında randevulaşırlar.Kafka ve Beckett birbirine pek benzemez, ama ortak noktaları uykusuz düştür.Uykusuzluk düşünde söz konusu olan imkansızı gerçekleştirmek değil, mümkünü bitirip tüketmektir, ister Kafka'nın yöntemiyle, ona uyanık bir gündüz gerçekliği oalrak davranmamızı sağlayacak en çok yayılma alanını kendisine vererek, ister Beckett'in yöntemiyle, onu uykusuz bir gecenin hiçliğine bağlı kılacak bir en aza indirgeyerek.Düş uykusuzluğun bekçisidir, onun uyumasını engellemek için.Uykusuzluk, gündüzler kadar uzağa yayılan ve geceler kadar kasvetle daralan, pusuya yatmış bir hayvandır.
---
"Kendim kalkıp köye gitmeyebilirim, bunu ille de yapmam gerekmez; giyinik vücudumu yollarım, tamam(...)Çünkü ben bu arada yatağımda yatıyor olacağım; sarıya çalan kahverengi battaniyeye güzelce sarınmış ve biraz aralık kapıdan gelen esintiye açık"
Ayrıca Obliques'in Kafka sayısında, Groethuysen'in metni:
"Uyudukları sırada uyanık kaldılar; uyurken gözlerini açık tuttular...Uykusuz bir dünya bu.Uyanık uyurun dünyası.Her şey korkutucu aydınlıkla aydınlanıyor..."
Samuel Beckett
Quad
ve Diğer Televizyon Oyunları
&
Gilles Deleuze
Bitik
-Norgunk Yayıncılık-
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder