Elias Canetti
23 Mart 2021 Salı
Şiir Nerede Başlar (14), Smith Adlı Bir Papaz
Elias Canetti
22 Mart 2021 Pazartesi
Şiir Nerede Başlar ? (13), Tevfik Fikret
Çeşit çeşit, boy boy şamdanları vardı.Sonra şu gördüğünüz üstüne siyah mürekkeple dört dize yazılmış (insan) kafatası!..Bir gün kendisine bir merak geldi: -Bana bir kafatası bulun, dedi.Hiç mezara gömülmemiş bir insana ait kafatası!..Yakın akrabamızdan doktorlar vardı.Tıbbiye Mektebi'nden rica ettik.Sonunda bu kafatasını buldular.Çok fakir, taşralı bir talebenin gömülmemiş başına ait imiş.Fikret onu çok severdi.Araştırıp bu ölü talebenin adını da öğrenmişti.Bazen kafatasına ismi ile hitap eder ve ona bakıp uzun uzun dalardı...
Nâzıma Hanım
Şiir Nerede Başlar ? (12), Nasreddin Hoca
Bir gün Hoca sarık sarup ucı gelmedi. Bir dahı bozup sardı, yine gelmedi. Canı sıkılup sarığı dellala verdi. Dellal dahı mezad ederken bir adem müşteri olup almak ister. Hoca bunı görüp heman dellaldan gizlüce müşteriye aydur: "Adam! Sen bu sarığı alma, ucı gelmez." dedi.
Şiir Nerede Başlar ? (11), Feridun Bey
Tanıdığımız bir Feridun Bey vardı.Mısırlı bir prensesle evlendi.Mısır paşası oldu.Biz paşalığı ilga edince telefon defterinde isminin yanına general olduğu yazıldı.
Yahya Kemal'e Veda
Şiir Nerede Başlar (11)
Şiir Nerede Başlar ? (10), Ahmet Haşim
Ahmet Haşim senelerden beri Kadıköyü'nde oturuyordu.Günün en çok güzelleştiği akşam ve gurup saatlerinde, bir dostunun evinde yahut bir gazinoda bulunduğu, dolaştığı ve görüştüğü sırada birden sözünü keserek ve boynunu bükerek:
-Vapur vakti geldi!
Derdi.Onu böyle vapuru kaçırmak kaygusiyle dakikalarını hesaplarken kaç yüz kere gördüm.
Oyunundan ayrılmayı istemiyen bir çocuk gibi son saniyeye kadar durur, sonra koşarak vapura yorgun argın yetişir, yahut yetişemez ve öfkesinden kızarmış bir yüzle Galata'da köprü başındaki Genio kahvesinde sonraki vapuru beklerdi.Sanırım ki her vapur kaçırışında beceriksizliğine hükmedişi artık hayatta muvaffak olamıyacağına kanaat getirmesinin sebeplerinden biri olmuştur.
Fief, Feodal Toplum - Marc Bloch
Frank döneminin "kendini teslim edenlerin"in çoğu, yeni efendilerinden sadece koruma beklemiyorlardı.Aynı zamanda bir zengin olan bu güçlü efendiden, kendilerine yaşamaları için de yardım etmelerini bekliyorlardı.Roma İmparatorluğu'nun son dönemlerinde , kendilerine "yiyecek bir şeyler" sağlayacak bir patron peşindeki fakirleri anlatan Saint Augustin'den, birçok kereler zikrettiğimiz, çökük karınlılar tarzındaki, Mavorenj formülüne kadar, aynı ısrarlı talepler hep duyulmaktaydılar.Senyör de kendi cephesinden, sadece insanlara egemen olma ihtirasının peşinde değildi.Bu insanlar aracılığıyla, aslında çoğunlukla ulaşmak istediği; mallardı.Başlangıçtan itibaren, bağımlılık ilişkileri, tek kelimeyle ekonomik bir görüntüye sahip oldular.Vassaliteyi de diğerleri gibi, bu bağlamda düşünmek gerekir.Şeflerin savaş arkadaşlarına gösterdikleri cömertlikler, Karolenj döneminde kişisel bağımlılıklarını sunan bu kimselerin, bu hareketleri karşısında, çok gerekli bir karşılık olarak ortaya çıkmaktaydı -örneğin, at, silah, mücevher gibi bazı armağanların sunulması gerekmekteydi-. Kral fermanları, vassallerle bağları kopartmayı yasaklıyordu.Ama, bağların kopmasını asıl engelleyen, adamın senyöründen para almış olmasıydı.Gerçek efendi, vermesini bilendi.
Oysa, bir vassaller grubunun şefi olan kimsenin önünde, tüm işverenlerde olduğu gibi, ekonominin genel koşulları, ancak iki ödeme yöntemi arasında tercih olanağı bırakmaktaydı.Adamı evinde barındırıp, masrafları kendine ait olmak üzere, besleyip, giydirip, silahlandırabilirdi.Veyahut da, ona bir toprak vererek veya en azından, bir toprağın belirlenmiş gelirlerini ona bırakarak, geçim olanaklarını adamın kendinin elde etmesini sağlayabilirdi.-Buna Fransızca konuşulan ülkelerde chaser, tam kelime anlamı olarak, kendi özel eviyle donatmak (casa) denirdi- Şimdi, sonuncu şıkta, yani toprak verilmesi durumunda, temlik işleminin hangi tarzlarda gerçekleştiğini görmek gerekmektedir.
Veraseti sınırlayan veya kaldıran, kayıtsız, bsit bağış, eski dönemlerde oldukça geniş bir kullanım alanı bulmuşa benzemektedir.7. yüzyılda bir şefin "arkadaşı"na küçük bir toprağı bu formülle verdiği görülmektedir.Daha sonraları, Sofu Louis'nin üç oğlu, vassallerine onları görevlerinde tutabilmek amacıyla, birçok kereler cömertliklerde bulunmuşlar, ama umutları belki de gerçekleşmez diye, bu bağışları geri alabilme koşuluyla yapmışlardır.Ancak, senyörler tarafından maiyetlerindeki adamlara düzenli bir şekilde dağıtılan mallar, bir ödül olmaktan çok bir maaş niteliğindedir.Bu nedenle de senyörler, hizmet sona erdiğinde, malın kendilerine dönmesine önem veriyorlardı.Bunun sonucu olarak da, en uç durum olarak taraflardan birinin ölümü bağı koparınca, mal asıl sahibine dönüyordu.Diğer bir anlatımla, vassalite kan bağıyla intikal etmediğinden, vassalin maaşı da ırsi bir nitelik kazanamamıştı.
...
Feodal Toplum
Çeviri: Mehmet Ali Kılıçbay
Day for Night (1973), François Truffaut
21 Mart 2021 Pazar
Nomadland (2020), Chloe Zhao
Galiba, hayatımın çoğunu sadece hatırlayarak geçirdim Bob."
Nomadland (2020) - Chloe Zhao