Frank döneminin "kendini teslim edenlerin"in çoğu, yeni efendilerinden sadece koruma beklemiyorlardı.Aynı zamanda bir zengin olan bu güçlü efendiden, kendilerine yaşamaları için de yardım etmelerini bekliyorlardı.Roma İmparatorluğu'nun son dönemlerinde , kendilerine "yiyecek bir şeyler" sağlayacak bir patron peşindeki fakirleri anlatan Saint Augustin'den, birçok kereler zikrettiğimiz, çökük karınlılar tarzındaki, Mavorenj formülüne kadar, aynı ısrarlı talepler hep duyulmaktaydılar.Senyör de kendi cephesinden, sadece insanlara egemen olma ihtirasının peşinde değildi.Bu insanlar aracılığıyla, aslında çoğunlukla ulaşmak istediği; mallardı.Başlangıçtan itibaren, bağımlılık ilişkileri, tek kelimeyle ekonomik bir görüntüye sahip oldular.Vassaliteyi de diğerleri gibi, bu bağlamda düşünmek gerekir.Şeflerin savaş arkadaşlarına gösterdikleri cömertlikler, Karolenj döneminde kişisel bağımlılıklarını sunan bu kimselerin, bu hareketleri karşısında, çok gerekli bir karşılık olarak ortaya çıkmaktaydı -örneğin, at, silah, mücevher gibi bazı armağanların sunulması gerekmekteydi-. Kral fermanları, vassallerle bağları kopartmayı yasaklıyordu.Ama, bağların kopmasını asıl engelleyen, adamın senyöründen para almış olmasıydı.Gerçek efendi, vermesini bilendi.
Oysa, bir vassaller grubunun şefi olan kimsenin önünde, tüm işverenlerde olduğu gibi, ekonominin genel koşulları, ancak iki ödeme yöntemi arasında tercih olanağı bırakmaktaydı.Adamı evinde barındırıp, masrafları kendine ait olmak üzere, besleyip, giydirip, silahlandırabilirdi.Veyahut da, ona bir toprak vererek veya en azından, bir toprağın belirlenmiş gelirlerini ona bırakarak, geçim olanaklarını adamın kendinin elde etmesini sağlayabilirdi.-Buna Fransızca konuşulan ülkelerde chaser, tam kelime anlamı olarak, kendi özel eviyle donatmak (casa) denirdi- Şimdi, sonuncu şıkta, yani toprak verilmesi durumunda, temlik işleminin hangi tarzlarda gerçekleştiğini görmek gerekmektedir.
Veraseti sınırlayan veya kaldıran, kayıtsız, bsit bağış, eski dönemlerde oldukça geniş bir kullanım alanı bulmuşa benzemektedir.7. yüzyılda bir şefin "arkadaşı"na küçük bir toprağı bu formülle verdiği görülmektedir.Daha sonraları, Sofu Louis'nin üç oğlu, vassallerine onları görevlerinde tutabilmek amacıyla, birçok kereler cömertliklerde bulunmuşlar, ama umutları belki de gerçekleşmez diye, bu bağışları geri alabilme koşuluyla yapmışlardır.Ancak, senyörler tarafından maiyetlerindeki adamlara düzenli bir şekilde dağıtılan mallar, bir ödül olmaktan çok bir maaş niteliğindedir.Bu nedenle de senyörler, hizmet sona erdiğinde, malın kendilerine dönmesine önem veriyorlardı.Bunun sonucu olarak da, en uç durum olarak taraflardan birinin ölümü bağı koparınca, mal asıl sahibine dönüyordu.Diğer bir anlatımla, vassalite kan bağıyla intikal etmediğinden, vassalin maaşı da ırsi bir nitelik kazanamamıştı.
...
Feodal Toplum
Çeviri: Mehmet Ali Kılıçbay
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder