2 Temmuz 2023 Pazar

Deve Tohumu, Nasreddin Hoca Fıkralarından - Pertev Naili Boratav

Bir gün Nasraddin Hace ekin ekerken iki kişi gelür. Aydur: "Hace! Ne ekersin?" Aydur: "Deve tohumu." der. Bir gün Hace görse tarlaya katar deve girmiş; heman bunları eve götürür. Bir zamandan sonra sahibi bunları arayurak gelüp Hace'nün evinde bulur. Almak istedi. "Bire! Ne söylersin? Ol develer kendi elimle ekdiğim tohumdan hasıl oldu." Bunlardur, kadiye geldiler. Herif: "Deve benümdür." der. Hace: "Benüm tarlamda hasıl oldı." der. "Var, şahit getür." der. Hace varup şahidieri getürüp bunlara su'al eyledi. Bunlar ayıtdı: "Biz deve tohumu ekdüğin gördük." derler. Develer Hace'nün olur.

Deve Tohumu
Nasreddin Hoca Fıkralarından
Pertev Naili Boratav

Bill Murray - Broken Flowers (2005)


Bill Murray - Broken Flowers
Yönetmen: Jim Jarmusch

Korkuluk - Animasyon - Kısa Film

Korkuluk - Animasyon - Kısa Film
The End - Short Film

Şiir Nerede Başlar? (24) - Yaşar

"Bir domuz vardı burada, her köyden atıyorlar kuyruğuna yakın bir yere, yine de ölmüyor.Biz de sonunda adını "Yaşar" koyduk ölmüyor diye.Aramızda haberleşiyorduk "Yaşar bu akşam bizim köyde", "Yaşar bugün bizim köyde" diye.Her köyden mermi yiyor, yine de ölmüyordu.Adı da o yüzden Yaşar'dı.Ama en sonunda öldü."

Şiir Nerede Başlar? (24)
Yaşar

Salyangoz protesto

-Salyangoz protesto-

Rudin - İvan Turgenyev


...

- Gerçekten bir kadın beni çok kırdı; oysa ne iyi yürekliydi.

- Kimmiş o kadın?

- Annem.

- Anneniz mi? Nasıl olur da sizi kırabilir?

- Beni dünyaya getirmekle!

...

- Dünyada üç tür bencil olduğunu düşünüyordum.Kendileri yaşayıp başkalarını da yaşatan benciller; kendileri yaşayıp başkalarını yaşatmayan benciller ve kendileri yaşamadıkları gibi başkalarını da yaşatmayan benciller...Kadınların çoğu bu üçüncü öbektendir.

- Doğrusu büyük incelik! Yalnız bir şeye şaşıyorum Afrikan Semeniç: Verdiğiniz yargılarda kendinize nasıl da güveniyorsunuz! Sanki hiçbir zaman yanlış yapmazmışsını gibi.

- Bunu kim söylüyor.Ben de yanılırım.Erkek de yanılabilir ama biz erkeklerle kadınların  yanlışları arasındaki ayrımı biliyor musunuz? Bilmiyorsunuz değil mi?Örneğin erkek, iki kez iki dört değil de beş ya da üç buçuk eder diyebilir ama kadın, iki kez ikinin bir ispermeçet mumu olduğunu söyler ki aradaki ayrım işte budur.

...

Yakın bir tarihte, Oka ırmağını bir beyle birlikte salla geçiyorduk.Sal, yalçın bir kıyıya yanaştı, arabaları saldan elle çekerek çıkarmak gerekiyordu.Beyin arabası ağırcaydı, kayıkçılar arabayı kıyıya çıkarmak için uğraşırken, bey salda durup kendisi taşıyormuş gibi öyle bir ıkınıyordu ki, insan elinde olmadan ona acıyordu.Kendi kendime, işte işi paylaşmanın yeni bir yöntemi diye düşünmüştüm.İşte bugünün yazını da aynıdır; biri yüklenip işi yapıyor, başkaları ıkınıyor.

...

Darya Mihaylovna:

- Tüh tüh! Sizi yaşlı günahkar sizi; böyle konuşmaktan nasıl da utanmıyorsunuz! Gerçek yok ha? Bundan sonra dünyada ne diye yaşamalı?

Pigasov can sıkıntısıyla:

Sanırım Darya Mihaylovna sizin için her olasılığa karşı gerçekten yoksun yaşamak, et suyu pişirmede pek usta olan aşçınız Stepan'dan yoksun yaşamaktan daha kolaydır, dedi.Gerçek de nenize yarar, çok rica ederim, söyleyin?Ondan başınıza bone dikecek değilsiniz ya!

...

Rudin'in kafasındaki düşüncelerin çokluğu, onun tam ve açık konuşmasına engel oluyordu.

...

Süslü konuşmak genç delikanlılarda hoş görülür, o yaşa gelmiş bir adamın kendi söylevlerinin gürültüsüyle avunması ve böbürlenmesi ayıptır!

...

"İyilik mihrabında parlayan / Bir gece kandiliydi o..." Arkadaş çevremizden yarı deli bir şair, onu böyle tanımlamıştı.

...

Hayır, diye haykırdı, buna artık dayanamam!Bu kendini beğenmiş herifi düelloya çağıracağım, isterse beni vursun, yoksa kurşunu onun okumuş alnına yerleştiririm.

...

Don Kişot'un, düşesin sarayından ayrılırken ne dediğini anımsıyor musunuz?"Özgürlük" der, "Sevgili Sanço, insanın en değerli nimetlerinden biridir ve bir başkasına borçlu kalmadan Tanrı'dan bir lokma ekmek elde edenler mutludurlar." Ben de şimdi Dok Kişot'un duygularını hissetmekteyim.Bir gün dilerim, siz de bunu tadarsınız.

...

Korçagin yakılıklı bir gençti; çok burnu büyük ve kendine hayran bir sosyete aslanıydı.Olağanüstü görkemli bir tavır takınırdı.Sanki canlı bir insan değil de, halktan toplanan yardımla dikilmiş, kendi kendisinin heykeliydi.

...

Rudin felsefe yoluyla aşık olması gerektiği sonucuna varmış.Böyle şaşırtıcı bir sonuca uygun bir hanım aramaya koyulmuş.Talihi ona gülmüş.Çok sevimli bir Fransız terzi kızla tanışmış.Bütün bu işler Ren Irmağı boyunda küçük bir Alman kasabasında olmuş.Kıza gidip gelmeye, ona türlü kitaplar götürmeye; doğadan ve Hegel'den söz etmeye başlamış.Terzi kızın halini düşünün bir! Bu kız onu gökbilimci sanmış!

...

- Köyün hala duruyor mu?

- Orada ona benzer bir şey kalmış.İki buçuk kişi.Ölünecek bir köşe de var.Sen belki şu anda, "Burada da edebiyat yapmadan alamadı" diye düşüneceksin.Edebiyat yapmak, beni gerçekten yıktı batırdı; beni yedi bitirdi, ölünceye dek ondan kurtulamayacağım.Ama bu söylediğim edebiyat değildir.Şu ak saçlar, şu kırışıklıklar edebiyat değildir, kardeşim; şu yırtık kollar edebiyat değildir.Sen bana karşı her zaman sert davranıyordun ve haklıydın; ama şimdi, artık her şey bittikten sonra, artık sertliğe gerek kalmadı...Kandilin yağı tükendi, kandilin kendisi de kırıldı; işte fitili de şimdi neredeyse yanıp bitecek...Artık beni uslandıracak olan, ölümdür...

İvan Sergeyeviç Turgenyev
Rudin

1 Temmuz 2023 Cumartesi

Göç - Grup Umuda Ezgi

Göç - Grup Umuda Ezgi
Şiir: Ahmet Telli

Göç oldu bir acıdan öbür acıya
oysa sağrısı kurumamıştı atımızın
daha dün sürüp gelmiştik buralara
bugün göründü yine yolların ucu

Devrildi kıl çadırlar seher vakti
usulca uyandırıldı çocuklar
ve kadınlar bohçası çözülmemiş
bir keder gibi gibi düştüler yola

Turnalar gitti biz gittik
bitmedi peşimizdeki nal sesleri
nerde konaklasak tedirgindik
kuruyordu ırmaklar ve göller

Bir yangın gibi taşıyıp durduk
kederi ve acıyı göğsümüzde
yer gök duman içindeydi sanki
genzimizi yakıyordu ayrılıklar

Zulüm bırakmadı peşimizi hiç
biz gittik o buldu izimizi
konar göçer olduk yedi iklimde
tanığımızdır dağlar taşlar

Yalnız bir öfke ışıltısı kaldı
gözlerimizin yorgun sularında
yaşamak bir inat oldu artık
yaşamak bir direnme oldu zulme

Ve işte devrildi yine kıl çadırlar
göç başladı bir acıdan bin acıya
Geride akşamın küllenen ateşi
ve susturulmuş çocuk sevinçleri kaldı

Ahmet Telli


 

Yaban Ördeği - Henrik Ibsen


...

Geriye, senin hayatın boyu yaptıklarına baktığımda, katledilmiş insanlarla dolu bir savaş alanı görüyorum. (Gregers)

...

HEDVIG: Kim bilir annem beni bir yerden almış olabilir.Babam da bunu yeni öğrenmiştir.Böyle şeylerin olduğunu kitaplardan okumuştum.

GREGERS: Tamam, öyle olsa bile...

HEDVIG: Evet ama...bana göre babam yine de beni sevebilir.Evet, daha da çok sevebilir hem de...Yaban ördeği de bize hediye olarak geldi.Ama ben onu delicesine seviyorum.

...

HEDVIG: Babam bir gün aniden hastalanmıştı.Boynuna sülük yapıştırdılar.O zaman, "Ölüm boynuma oturdu," diye dert yanmıştı.

GREGERS: Eee, sonra?

HEDVIG: O günden sonra ben de her akşam onun için dua etmeye başladım.O zamandan beri dua ediyorum.

...

Kendinizi, işiniz dışındaki bazı şeylere hayran olmak zorunda hissediyorsunuz hep.Çevrenizde görüp işittiğinize inanmış olduğunuz o olağanüstü varlıklar sizin umutlarınızı rezilce boşa çıkarttı.Siz bu defa, ideal amaçlar tutkusuyla yanlış bir eve girdiniz; bu evde size, bunun karşılığını verebilecek insanlar oturmuyor. (Relling)

...

Sıradan bir insanın hayatında inandığı yalanları elinden alırsanız, onun mutluluğunu da elinden almış olursunuz. (Relling)

...

Siz haklıysanız ve ben haksızsam eğer, hayat hiç de yaşamaya değmez demektir. (Relling)

...

Henrik Ibsen
Yaban Ördeği
Mitos Boyut Yayınları
Türkçesi: T. Yılmaz Öğüt

Cleveland - Stanger Than Paradise (1984)


- Bir hafta kadar sonra Cleveland'a gideceğim.

- Cleveland ha! Güzel şehirdir.

- Öyle mi?

- Evet!
Büyük ve güzel bir gölü var.
Oraya bayılacaksın.

- Oraya hiç gittin mi?

- Hayır.

Stranger Than Paradise (1984)
Jim Jarmusch

Az mı Rah Eyledin Gurbet Elleri, Sıdkı Baba - Latife Erarslan


Az mı Rah Eyledin Gurbet Elleri - Latife Erarslan
Sıdkı Baba
Kaynak: Erdem Baba


Az mı rah eyledin gurbet elleri
Eğlenme sevdiğim sultanım tez gel
Bunca muhiplerin yolunu gözler
Alnı güneş mah-i tabanım tez gel
Sultanım tez gel
Cananım tez gel

Dolaşma gurbeti ey şah-i cihan
Yakıyor bağrımı ah ile figan
Aldı yüreğimi derd ile hicran
Derdimin dermanı lokmanım tez gel
Sultanım tez gel
Cananım tez gel

Bize cevreyleme ey nesli Ali
Koyma yüreğime derdi verani
Ağlatma Sıdkı'yı Yakup misali
Gözleri Yusuf-u Kenanım tez gel
Sultanım Tez Gel
Cananım Tez Gel

Sıdkî Baba