ivan sergeyeviç turgenyev etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ivan sergeyeviç turgenyev etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

2 Temmuz 2023 Pazar

Rudin - İvan Turgenyev


...

- Gerçekten bir kadın beni çok kırdı; oysa ne iyi yürekliydi.

- Kimmiş o kadın?

- Annem.

- Anneniz mi? Nasıl olur da sizi kırabilir?

- Beni dünyaya getirmekle!

...

- Dünyada üç tür bencil olduğunu düşünüyordum.Kendileri yaşayıp başkalarını da yaşatan benciller; kendileri yaşayıp başkalarını yaşatmayan benciller ve kendileri yaşamadıkları gibi başkalarını da yaşatmayan benciller...Kadınların çoğu bu üçüncü öbektendir.

- Doğrusu büyük incelik! Yalnız bir şeye şaşıyorum Afrikan Semeniç: Verdiğiniz yargılarda kendinize nasıl da güveniyorsunuz! Sanki hiçbir zaman yanlış yapmazmışsını gibi.

- Bunu kim söylüyor.Ben de yanılırım.Erkek de yanılabilir ama biz erkeklerle kadınların  yanlışları arasındaki ayrımı biliyor musunuz? Bilmiyorsunuz değil mi?Örneğin erkek, iki kez iki dört değil de beş ya da üç buçuk eder diyebilir ama kadın, iki kez ikinin bir ispermeçet mumu olduğunu söyler ki aradaki ayrım işte budur.

...

Yakın bir tarihte, Oka ırmağını bir beyle birlikte salla geçiyorduk.Sal, yalçın bir kıyıya yanaştı, arabaları saldan elle çekerek çıkarmak gerekiyordu.Beyin arabası ağırcaydı, kayıkçılar arabayı kıyıya çıkarmak için uğraşırken, bey salda durup kendisi taşıyormuş gibi öyle bir ıkınıyordu ki, insan elinde olmadan ona acıyordu.Kendi kendime, işte işi paylaşmanın yeni bir yöntemi diye düşünmüştüm.İşte bugünün yazını da aynıdır; biri yüklenip işi yapıyor, başkaları ıkınıyor.

...

Darya Mihaylovna:

- Tüh tüh! Sizi yaşlı günahkar sizi; böyle konuşmaktan nasıl da utanmıyorsunuz! Gerçek yok ha? Bundan sonra dünyada ne diye yaşamalı?

Pigasov can sıkıntısıyla:

Sanırım Darya Mihaylovna sizin için her olasılığa karşı gerçekten yoksun yaşamak, et suyu pişirmede pek usta olan aşçınız Stepan'dan yoksun yaşamaktan daha kolaydır, dedi.Gerçek de nenize yarar, çok rica ederim, söyleyin?Ondan başınıza bone dikecek değilsiniz ya!

...

Rudin'in kafasındaki düşüncelerin çokluğu, onun tam ve açık konuşmasına engel oluyordu.

...

Süslü konuşmak genç delikanlılarda hoş görülür, o yaşa gelmiş bir adamın kendi söylevlerinin gürültüsüyle avunması ve böbürlenmesi ayıptır!

...

"İyilik mihrabında parlayan / Bir gece kandiliydi o..." Arkadaş çevremizden yarı deli bir şair, onu böyle tanımlamıştı.

...

Hayır, diye haykırdı, buna artık dayanamam!Bu kendini beğenmiş herifi düelloya çağıracağım, isterse beni vursun, yoksa kurşunu onun okumuş alnına yerleştiririm.

...

Don Kişot'un, düşesin sarayından ayrılırken ne dediğini anımsıyor musunuz?"Özgürlük" der, "Sevgili Sanço, insanın en değerli nimetlerinden biridir ve bir başkasına borçlu kalmadan Tanrı'dan bir lokma ekmek elde edenler mutludurlar." Ben de şimdi Dok Kişot'un duygularını hissetmekteyim.Bir gün dilerim, siz de bunu tadarsınız.

...

Korçagin yakılıklı bir gençti; çok burnu büyük ve kendine hayran bir sosyete aslanıydı.Olağanüstü görkemli bir tavır takınırdı.Sanki canlı bir insan değil de, halktan toplanan yardımla dikilmiş, kendi kendisinin heykeliydi.

...

Rudin felsefe yoluyla aşık olması gerektiği sonucuna varmış.Böyle şaşırtıcı bir sonuca uygun bir hanım aramaya koyulmuş.Talihi ona gülmüş.Çok sevimli bir Fransız terzi kızla tanışmış.Bütün bu işler Ren Irmağı boyunda küçük bir Alman kasabasında olmuş.Kıza gidip gelmeye, ona türlü kitaplar götürmeye; doğadan ve Hegel'den söz etmeye başlamış.Terzi kızın halini düşünün bir! Bu kız onu gökbilimci sanmış!

...

- Köyün hala duruyor mu?

- Orada ona benzer bir şey kalmış.İki buçuk kişi.Ölünecek bir köşe de var.Sen belki şu anda, "Burada da edebiyat yapmadan alamadı" diye düşüneceksin.Edebiyat yapmak, beni gerçekten yıktı batırdı; beni yedi bitirdi, ölünceye dek ondan kurtulamayacağım.Ama bu söylediğim edebiyat değildir.Şu ak saçlar, şu kırışıklıklar edebiyat değildir, kardeşim; şu yırtık kollar edebiyat değildir.Sen bana karşı her zaman sert davranıyordun ve haklıydın; ama şimdi, artık her şey bittikten sonra, artık sertliğe gerek kalmadı...Kandilin yağı tükendi, kandilin kendisi de kırıldı; işte fitili de şimdi neredeyse yanıp bitecek...Artık beni uslandıracak olan, ölümdür...

İvan Sergeyeviç Turgenyev
Rudin

19 Aralık 2019 Perşembe

turgenyev, babalar oğullar & bazarov üzerine, vladimir nabokov, rus edebiyatı dersleri


O günlerde Rusya koskoca bir rüyaydı: Kitleler uykudaydı -mecazen.Entelektüeller gecelerini uykusuz geçirirlerdi - fiilen; oturup konuşarak yahut sabahın beşine kadar düşünüp durduktan sonra yürüyüşe çıkarak.Kendini -soyunmadan- yatağa atmalar -ve- öylece-pinekleyip-oturmalar ya da elbisesini üstüne geçirivermeler falan vardı bolca.Turgenyev'in genç kızları genellikle yataktan hemen kalkıp tel çemberli eteklerini giyerler, yüzlerine soğuk su çarpıp, güller gibi taze halleriyle bahçeye koşarlar; oradaki çalılıkta kaçınılmaz buluşma gerçekleşir.

...

Turgenyev, Babalar ve Oğullar'da, 1840'ların iyi niyetli, beceriksiz ve zayıf insanlarıyla, devrimci yeni "nihilist" gençlik arasındaki  ahlaki çatışmayı sergiler.Bu genç neslin temsilcisi olan Bazarov, saldırgan şekilde materyalisttir; onun için ne din, ne estetik ya da ahlaki değerler söz konusudur."Kurbağalar"dan başka hiçbir şeye inanmaz; onların da tek anlamı, kendi pratik bilimsel deneylerinin sonuçlarıdır.Ne ayıp, ne utanç bilir.Tam anlamıyla etkin bir adamdır.Turgenyev Bazarov'u hayli takdir etse de, bu genç adam aracılığıyla pohpohladığını düşündüğü radikaller öfkeliydiler ve Bazarov'u, kendi karşıtlarını memnun etmek üzere çizilmiş bir karikatür  olarak değerlendirmişlerdi.Turgenyev'in, tüm yeteneğini tüketmiş, bitik bir adam olduğunu beyan ediyorlardı.Turgenyev ne diyeceğini bilemez haldeydi.İlerlemeci topluluğun sevgilisiyken, iğrenç bir umacıya dönüşmüş olarak bulmuştu kendini.Turgenyev çok kibirli biriydi; sadece şöhret değil, şöhretin dışsal belirtileri de çok önemliydi onun için.Çok gücenmiş, hayal kırıklığına uğramıştı.O sırada yurtdışındaydı ve hayatının geri kalanını yurtdışında geçirip sadece arada bir, kısa süreliğine döndü Rusya'ya.



Vladimir Nabokov
Çeviri: Ayşe Nihal Akbulut
Rus Edebiyatı Dersleri
İletişim Yayınları

9 Temmuz 2018 Pazartesi

ivan mihayloviç seçenov & yevgeny bazarov, nihilizm, tarihselci yöntem ve bilim tarihi, erhan nalçacı

Seçenov
...
Reformlar kapitalizmin Rusya'da gelişmesi ve giderek hızlanan bir sanayileşme için yol açıyordu.1866 ile 1890 arasında sadece imalathane sayısı katlanmakla kalmadı, nitelik değiştirerek gelişkin bir makine parkı içeren merkezi fabrikalar kuruldu.Rusya demiryolları ile kaplanmaya başladı.


Aynı zamanda Rus entelektüel yaşamında büyük bir sıçrama görülüyordu.Seçenov daha sonra otobiyografisinde bu yılları şöyle tanımlayacaktı: "Herkes milyonlarca kölenin özgürleşeceğini biliyordu ve bunu heyecanla bekliyordu; öncesine göre çok daha özgürce soluyacaktık, yeni beklentiler sıçrayacak, yeni istekler uyanacaktı."


Bazarov
İvan Turgenyev'in (1818-1883) Babalar ve Oğullar adlı romanı 1862 yılında yayınlandı.Kendi çağında büyük bir etki yapan Babalar ve Oğullar'daki Bazarov karakteri Seçenov'u andırmaktadır.Tıp öğrencisi olan ve fırsat buldukça yakaladığı kurbağalarla deney yapan Bazarov yerleşik, geleneksel bütün düşünce biçimlerini reddediyordu."Nihilizm" bu romanla birlikte yaygınlık kazanmış, bir akıma dönüşmüştü.Nihilizm bugünkü anlamda olumsuz bir yük barındırmıyor, radikal bir aydınlanma çizgisi izliyordu.Bu akımın önde gelen düşünürü Pisarev (1840-1868), Ruskoe Slovo (Rus Sözü) dergisinin editörüydü ve 28 yıllık kısa yaşamının dört yılından fazlasını hapishanede geçirmişti.Radikal bir toplum eleştirisinin dışında, Pisarev doğa bilimlerinde materyalizmin savunuculuğunu halkın anlayacağı bir dille yapıyor, Evrim Kuramı'nın liselere kadar girmesini sağlıyordu.İçlerinde İvan Pavlov da olmak üzere çok sayıda genç, Pisarev'in "Doğa bir katedral değil, bir atölyedir" sözünden etkileniyordu.


Pisarev
...

Erhan Nalçacı
İ.M . Seçenov'un "Beynin Refleksleri" Kitabı

Tarihselci Yöntem ve Bilim Tarihi
Editör: Erhan Nalçacı
Yazılama Yayınevi

7 Mayıs 2018 Pazartesi

babalar ve oğullar, turgenyev


"Bilirsin, yalnızca masal bülbülleri yem yemez."

...
-Düellomuzun koşullarına gelince, tanıklarımız olmayacağına göre, öyle ya, nereden tanık bulacağız, değil mi?
-Evet, nereden bulacağız?
-Ayrıca izninizle şunu önermek istiyorum size: Sabah erken, tutalım, saat altıda korunun ötesinde, tabancayla, on adımdan...
-On adımdan mı?Çok doğru, o kadar uzaklıktan da nefret edebiliriz birbirimizden.

---

Buraya geldiğimden beri iğrenç hissediyorum kendimi.Gogol'un Kaluga valisinin karısına yazdığı mektupları okumuş gibiyim.

---
Senin gibi soylulardan çıtkırıldım bir uysallıktan veya çıtkırıldım bir öfkeden başka bir şey beklenemez dostum.Oysa hiçbir anlamı yoktur bunların.Sözgelimi, sizler dövüşmez ve bu nedenle iyi insanlar sayarsınız kendinizi; bizlerse savaşmak isteriz!Evet, işin güçlüğü burada işte!Bizim tozumuz kör eder sizi, çamurumuz baştan aşağı kirletir,, ayrıca büyümedin sen henüz, küçüksün daha...

---

Bazarov köylünün sözünü kesiyordu:
"Sizin dünyanız nasıl bir şey, onu anlat sen bana.Sizinki de mi öküzün boynuzları üzerinde?"
Köylü sakin, içten bir sesle açıklıyordu:
-Öküzün boynuzları üzerinde duran yeryüzüdür efendim, ama bizim dünyamıza gelince, bilindiği gibi, efendilerimizin sözü geçer bizim dünyamızda.Bunun için babamızsınız deriz.

---

Gücüm kuvvetim yerinde.Ama gene de ölmem gerekiyor!

---

...
Bu uykudan uyanmak Bazarov'un alnına yazılı değildi.Akşama doğru bilincini tamamen kaybetti,ertesi gün de öldü.Ölürken Peder Aleksey başucunda son duasını okuyordu.Göğsüne kutsal yağ sürerlerken tek gözü aralandı, tüten buhurdanın isi arasında, tasvirin önünde yanan mumun soluk ışığında özel cüppesiyle papazı görünce ölü yüzünden bir korku titremesi geçti sanki.Nihayet son soluğunu verdiğinde ağlaşmalar duyuldu evin içinde.Vasiliy İvanoviç aniden çılgına dönmüştü.Yüzü kıpkırmızı olmuş, çarpılmış bir halde, yumruğunu birine gözdağı verir gibi havada sallayarak kısık sesiyle bağırıyordu: "İsyan ederim diyordum!İsyan ediyorum, isyan ediyorum işte!.."Ama Arina Vlasyevna hıçkıra hıçkıra ağlayarak kocasının boynuna asılmış, ikisi birlikte yere kapaklanmıştı.Daha sonra hizmetçi odasında Anfisuşka şöyle anlatıyordu: "İşte öyle yan yana, öğle sıcağında kalmış kuzucuklar gibi başcağızlarını sarkıttılar yere..."



İvan Sergeyeviç Turgenyev
Babalar ve Oğullar