kodin etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kodin etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

17 Temmuz 2021 Cumartesi

Mihail, Panait Istrati


 ...

Kederli bir şekilde ve suskun oğlunu seyrediyor bazen de şöyle diyordu:

-Kuluçkadan ördek yavrusu çıkartan tavuk gibiyim: yüzme bilmeyi gerektiren yerde oğlumun peşinden gidemiyorum.

Evet, bu ördek palazının keyfince yüzdüğü idealizmin saf sularında onun peşinden gidemiyordu.Çaresizce kıyıda kalıyor ve neşeli çırpınmalara kendini teslim eden tuhaf civcivini gözden kaybetmemeye çalışıyordu.Sonunda civciv hep boş mideyle dönüyordu.Zira bu ışıklı sular hiç ama hiç karın doyurmuyordu ve hem de oralarda sık sık yıkanmak pahalıya patlıyordu.O ise, durmadan şakıyan ve bulduğunu gagalayan gökteki kuşlar örneği, bunun farkında değildi.Hatta bazen, Gavrila babanın "kuşu" azıcık da olsa bir şey bulamadan dönüyordu kümesine.O zaman, bu yüzmeleri sevmeyen ana tavuk, çorbasını iki katına çıkarıp, ikisi için toprağı deşeliyor ve dünyaya getirdiği sersemi besliyordu.

...

( "Deminden beri bu kadar basit bir şey için mi hazırlıyordunuz beni?" diyebilir bazı okuyucu.Evet dostum, işte buraya varmak için hazırladım sizi.Zira, söz konusu olan, edebi bir hayal ürünü değil de yaşamın ta kendisi -güzel yaşam, çirkin yaşam, acımasız yaşam- ise bunun basit bir şey olduğu kanısında mısınız?Çok mu yaşadınız bu gibi olayları?Bitler onu yerken, yutmak istercesine sanat düşkünü çok insan mı tanıdınız?Ben kendi hesabıma, otuz yıl boyunca yeryüzünde, doğudan batıya dolaştıktan, binlerce sefalet yuvasında yaşadıktan, her ulustan kişilerle dirsek temasında bulunduktan, binlerce gölgenin peşine düştükten, yüzüme biinlerce tükürük yedikten sonra sadece bu adamı keşfettim.Ama dünyalara bedeldi!)

...

Kalbi kırılan AAdriyan ağlama isteği duydu.Önünde, kollarını kavuşturmuş, itirazında samimi, anlamak istemeyen zavallı Mihail onun iyiliğine karşı kendini savunuyordu.Adriyan, ruhunda duyduğu ümitsizlikle, bir ağaca yaslandı, güneşi görmemek için gözlerini kapayan bu zeki adamın sırrını keşfetmeye çalıştı.

...

- Evet ama, bir insanı sevmek için önce onu tanımak gerek.
- Tam tersi!Bir insanı tanıyabilmek için önce onu sevmek gerek.İlgi duyduğunuz kişiler kendilerini sevdirirler ve böylece, bize kendilerini teslim ederler ve tanıtırlar.Derin sevgiden, aşktan başka yürekleri açan bir şey yoktur sanırım.

...

- Sefil halimin sizde uyandırdığı güzel duygular için teşekkür ederim, ama siz hayal ettiği şeyleri gerçeğin yerine koyan bir romantiksiniz.Ah şu gerçek!Tanımıyorsunuz siz onu ve onu tanımayı öğrenmenizi de sizin hesabınıza, istemem doğrusu.Hadi artık, bırakın beni deliğime döneyim.Ona elini uzattı ve ekledi:

- Yine de sizi iyi bir anı olarak saklayacağım.

...

...Hem sonra, dünya görmesini ve sevmesini bilen insanla dolup taşıyorsa, neden bunca zaman onu gören ve takdir eden çıkmamıştı?Hayır hayır!İnsanların yaşamını yönlendiren şu gizemli parmak vardı bu işin içinde.

...

Adriyan bakışlarını odasının beyaz duvarlarında gezdirdi ve hayatı bu şekilde anlamakta ne kadar yalnız olduğunu bir kez daha hissetti.Masasında üst üste dizilmiş kitaplardan biri dışarı doğru çıkmış, ismi görünüyordu: Çernişevski'nin "Ne yapmalı?" adlı yapıtı.

...

Orada Adriyan'ın yanına oturmuş, elleri arasında sanki çöp kutusundan çıkarılmış kasketi; aynı şekilde kirli gömleği; her yanı yırtık, yakası çok kirli, kolları çok uzun kıvrılmış gri ceketi; yamalık dolu pantolonu; sertleşmiş ve topukları aşınmış botlar; arada ortaya çıkıp tekrar kaybolan bitleri; rahatsız bir biçimde arasına sarkıttığı kolları -ve bütün sefalet yığını ortasında, sizin kalbinizin ve beyninizin içini araştıran, tatlı hayvan bakışına sahip ve dostluğun açık ruhuna güzel şeyler anlatan iki göz-, bundan daha acıklı bir adaletsizlik tablosu tanıyor musunuz ey dostlar?

( Yalnızlığa yenilmiş olan dost!Şu dünyada, nerede olursan ol, topla kendini ve sana hemen yüreğini sunan tanımadığın kişi önünde sevinç kadar, acı kadar büyük ol.İçinde gizlediğin hazineyi, sana sunulan hazineyle pazarlık etme!Umutlarını kırıp geçiren hangi fırtına olursa olsun soyluluğu bırakma, güven duygunu yitirme, yüreğinin saf sıcaklığına her zaman inan ve onu senden dilenen susamışı asla geri çevirme: Madem ki o sıcaklığı içinde duyuyorsun, emin olabilirsin ki ona sahip olan yalnızca sen değilsin, - zira yaşamın güzellikleri hiç kimsenin tekelinde değildir -ve seninle aynı irade sağlamlığına sahip olan bir tek dosta zarar vermektense, bir saatte bin defa aldanmış olmak daha yeğdir!)

...

...Çünkü eğer bir insan hafif olmak istiyorsa, onu terk etmeyen bitlerin ağırlığını, semtine uğramayan altının ağırlığına yeğlemelidir.Sefalete ben de bayılmıyorum ne de onun verdiği sersem acıya özellikle düşkünüm.Ancak, bir kez onun okyanusuna düşüldü mü, derinliklerinin dibine kadar gitmeyi, gülünç bir umutsuzlukla yüzeyde kalmak için çırpınıp durmaya yeğlerim doğrusu.

...

Çalışmak ilginç bir şey olmadığı için zenginler onu, can sıkıntısından patlamayalım diye biz diğerlerine, yoksullara vermiştir.

...

Babam demirciydi, ben de istedim hem de çok istedim demirci olmayı.Çünkü çekicin demire her vuruşunda metelikler yağıyordu.Ama, heyhat!Ne var ki çekiç darbeleri sadece demire değil, oğluna, on bir yaşındaki yumurcağa, bana da iniyordu.Ne o şaşırdınız mı?Evet öyle.Kendi babamın çekici tüm kemiklerimi kırdı.Tanrı aşkına söyleyin: benim babamın acımadığı kemiklerime dünyanın daha merhametli olacağını mı sanıyorsunuz?

...

Tüm bu olaylar Rus-Japon savaşı sırasında geçiyordu.Rusların yenilgisi açıktı ve İbrail'de de Slav kökenli pek çoktu.Bunlar ve aynı şekilde kentin diğer sakinleri "Küçük Peder" Çar'ın moraline destek olmak için çayhanelerde çene patlatıyorlardı.Çar ise Mançurya'daki ordusuna -cephane desteği yerine- her askere bir tane ikona yolluyordu.

...

Sonunda tütün satın alabildim ve izmarit içmeyi bıraktım, çünkü dert azmış gibi, ben aynı zamanda koyu tütün tiryakisi bir kuşum.

...

Petruşka neredeyse ölmek üzere olan annesine iyi bakmış.Ama yoksul olunca zaten öyle kolay ölünmüyor.Kim bilir, belki de babaların ve dedelerin birtakım günahlarının bedelini ödemek için mi yaşamak gerekiyor acaba?

...

Yoksul ve bakımsız evinde, tahta bir sedir üzerinde ateşten parıl parıl yanan gözlerini evin doğu köşesine yerleştirilmiş ikonalara dikmişti.Yanında ellerini tuttuğu küçük kızı ve oğlu vardı; ikisi de, asla affetmeyen hastalık tarafından şimdiden kemirilmeye başlamışlardı.Masanın üzerinde komşuların getirdiği bir fasulye çorbasının bulaşığı duruyordu.İşte bu manzara karşısında ben, zincire vurulmuş bir forsa kadar çaresizdim!

...

Duyuyor musunuz evlatlarım? dedi.Hiç şaşmayın!Papazın da, şeytanın da karısı olsalar kadınların hepsi aynıdır.Evlenir evlenmez sadakatlarıyla size zulmederler, onu zorla kabul ettirip hayatı sizin için çekilmez yaparlar.Fakat hey Ulu Tanrı!Bir dul olabilseydim!Evet, işte o zaman hayatım hayat olurdu.Zira biz papazlar bir defa dul kaldı mı, ne mutlu ki tekrar evlenmeye hakkımız yoktur.Akıllıca yapılmış yasa diye buna denir.Yapan mutlaka başından evlilik geçmiş birisi olmalı.

Haydi dostlarım, dedi kadehi kaldırarak: Yiyip içelim!Ne mutlu ki evlilik zehriyle zehirlenmemiş olan şu mübarek İsa efendimizin kanı bize kalmış hiç değilse!

...

Hayduk: Tam anlamıyla bizim haydut sözcüğünün karşılığı olmayıp, zenginlerden çaldıklarını yoksullara dağıtarak iyilik eden halk kahramanları anlamına gelir. (Nihal Önol)

...

- Koşalım şimdi, olabildiğince hızlı koşalım, yoksa bu senin sonun olur.

Adriyan itiraz ediyor:

- Ölmek yok!..Yaşayacağız!..Çünkü birlikte koşuyoruz, hem de aynı yolda!..

...

Panait Istrati
Mihail
Adriyan Zografi'nin Gençliği
Yaba Yayınları
Çeviri: Rıza Katı

5 Mayıs 2021 Çarşamba

Kir Nikola, Panait İstrati

"Bak yavrum, suçlunun tek bir günahı vardır: İşlediği suç, suçlayanınsa günahı sayısızdır.İnsan kardeşine haksız yere yüklediği bütün günahlar kendisinindir aslında.Ben Kir Nikola'yı yalnız bir haftadır tanıyorum, ama ondan çekinmiyorum.Gözlerinden iyilik okunuyor ve ben gözlerin diline güvenirim, insan sözlerini dilediği kalıba sokabilir, ama bakışını değiştiremez."

...

Yeryüzü kalp doludur ama bunların çoğu, yol kıyılarında biten ve hiç işe yaramayan bitkilere benzer; bir patates onlardan bin kat iyidir.Kir Nikola'ysa tertemiz bir yürekle ortaya çıktı.Ve bu çıkış başlı başına bir olay oldu.

...

"Öyleyse sen 'yurt' kavramına da inanmıyorsun, Kir Nikola?" diye soruyordu Adrien.

"Yok be pedakimu (yavrucuğum), inanıyorum, geceleri tek başıma çalışırken, "Cenabet bir Arnavut" olduğumu hatırlıyorum o zaman.Doğduğum güzel dağları, hem acı, hem tatlı çocukluğumu geçirdiğim yerleri düşünüyorum...O vakit türkü çağırıp ağlıyorum; ama yurdumu düşünürken, herhangi bir insanı öldürmek gelmiyor içimden."

...

"N'eylersin bre Adriani, derdi bana, geri çağırıp utandırırsam, alacağım para burnumdan gelir."

Oysa yarın kadın, ertesi gün, evinin kapısında dikilir, komşusuna seslenirdi:

"Şu hınzır Arnavut, bizim mahallede 'fırın açalı' beri yükü iyiden iyiye tuttu ayol!"

...

"İyi ama, ilkokulu bitirdin sen, değil mi?"

"İlkokulu bitirdim, ama bu kitaplarda okuldakinden çok daha güzel şeyler buluyorum."

...

Nitekim, yaşıtlarınkinden önce uyanmış bulunan aklı, bir zamanlar okulda söyledikleri, "Ah ne güzeldir askerlik yaşamı" şarkısıyla, askerlerin gözü önünde yapıp söyledikleri arasındaki çelişmeyi kolayca yakalıyordu.Adrien, bu şarkıyı ne askere giderken, ne askerlik sırasında, ne de askerlikten sonra hiçbir erin ağzından işitmemiş, yalnız çocuklardan duymuştu.Yalnız çocuklar söylüyordu askerliğin güzel olduğunu, askerlerse hayır, bir teki bile böyle bir laf etmiyordu.

...

Erler ata binmiş, iskelet gibi zayıf, öfkeli mi öfkeli, eli kılıçlı asteğmen alanın tam orta yerinde bekliyor, en küçük bir yanlışlık yapanın tepesine çullanıp hesabını görüyordu.Ceza, acemi erlerin sırtına enlemesine indirilen kılıçla veriliyordu.Adrien, bir gün, eğitim boyunca erlerden birinin tam on kılıç yediğini gördü ve kendi kendine, "Ah ne güzeldir askerlik yaşamı!" şarkısını besteleyip askerliğe özendiren ozanın, gelip şu anda bu zavallının sırtını görmesini istedi.

...

Sen büyüyüp adam olduğun zaman, benden sana yalnız bir anı kalacak.Yalnız şunu bil ki, bir ülkedeki yabancı, anayurdunu sırtında taşıyan adamdır.Bu yaşadığı ülkenin insanlarının hoşuna gitmez, dolayısıyla yabancı hep fazladır orada.Ama daha da beteri var.Yurt değiştiren adam, bir zamanlar kendisini sevmiş olanlara bile aykırı gelir ve işin en üzücü yanı da budur zaten.

...

Benim derdim bu işte.Dostlarım için ben, çoğu kez, ağza düşecek olgun bir armutum.Kışladakiler için yolunacak bir tavuk.Mahalle halkı için, bir 'Pis Arnavut' Zavallı Zinkutza'cığım için, 'aşağılık bir ulus'.Oysa ben herkesle kardeş olmak isterdim, ama kimse bunu arzulamıyor.Hiç kimse, doğuştan iyi bir insanın iyi kalmasına yardım etmediği gibi, böyle bir tarihe kavuşamamış insanın sonradan iyi olmasına yardım etmeye de yanaşmıyor.

...

Panait İstrati
Kir Nikola

Kodin, Panait İstrati

 "...heybesi sırtından inmeyenler."

"İşte yavrum!..." dedi."Bu iş de oldu...Buralara da düştük nihayet...Kentin çevresindeki mahallelerin en yoksuluna, Komorofka'ya geldik işte.Tanrı bizi kötülüklerden korusun!Ama ayda iki frank kâr etmek için buraya taşınmak zorunda kaldım.Ayda iki frank, yılda yirmi dört frank eder, yani senin için yeni bir kat elbise parası.Ah sevgili yavrum, bugüne kadar olduğu gibi uslu davran, e mi?...Bu mahallede insanlar çok kaba, sakın onlara karışma: Erkekler birbirini öldürüyor, çocuklarsa zaten lime lime dökülen giysilerini paralıyor, birbirlerinin kafasını yarıyor.Onların oyunlarına katılmakla beni yalnız üzmez, acıdan öldürülsün."

...

Her ulus Tanrı'ya başka türlü yakarıyor ama onunla alay edişleri birbirinin aynı.

...

"Selam kardeşlik!" dedi tatlı bir sesle.Sözcükler, "Ben kurt eliyle beslenen bir kuzuyum" der gibi çıkıyordu ağzından.

...

Panait İstrati
Kodin
Remzi Kitabevi
Türkçesi: Bertan Onaran


Tablo: John Singer Sargent (1907)

4 Mayıs 2021 Salı

Bataklıkta Bir Gece - Panait İstrati


...

Zavallı ninecik, yetmiş yaşında olmasına rağmen, çocuklarına miras getirdiği yoksulluğu hafifletmek için elinden geleni yapıyordu.

...

Panait İstrati
Bataklıkta Bir Gece