"Bilirsin, yalnızca masal bülbülleri yem yemez."
...
-Düellomuzun koşullarına gelince, tanıklarımız olmayacağına göre, öyle ya, nereden tanık bulacağız, değil mi?
-Evet, nereden bulacağız?
-Ayrıca izninizle şunu önermek istiyorum size: Sabah erken, tutalım, saat altıda korunun ötesinde, tabancayla, on adımdan...
-On adımdan mı?Çok doğru, o kadar uzaklıktan da nefret edebiliriz birbirimizden.
---
Buraya geldiğimden beri iğrenç hissediyorum kendimi.Gogol'un Kaluga valisinin karısına yazdığı mektupları okumuş gibiyim.
---
Senin gibi soylulardan çıtkırıldım bir uysallıktan veya çıtkırıldım bir öfkeden başka bir şey beklenemez dostum.Oysa hiçbir anlamı yoktur bunların.Sözgelimi, sizler dövüşmez ve bu nedenle iyi insanlar sayarsınız kendinizi; bizlerse savaşmak isteriz!Evet, işin güçlüğü burada işte!Bizim tozumuz kör eder sizi, çamurumuz baştan aşağı kirletir,, ayrıca büyümedin sen henüz, küçüksün daha...
---
Bazarov köylünün sözünü kesiyordu:
"Sizin dünyanız nasıl bir şey, onu anlat sen bana.Sizinki de mi öküzün boynuzları üzerinde?"
Köylü sakin, içten bir sesle açıklıyordu:
-Öküzün boynuzları üzerinde duran yeryüzüdür efendim, ama bizim dünyamıza gelince, bilindiği gibi, efendilerimizin sözü geçer bizim dünyamızda.Bunun için babamızsınız deriz.
---
Gücüm kuvvetim yerinde.Ama gene de ölmem gerekiyor!
---
...
Bu uykudan uyanmak Bazarov'un alnına yazılı değildi.Akşama doğru bilincini tamamen kaybetti,ertesi gün de öldü.Ölürken Peder Aleksey başucunda son duasını okuyordu.Göğsüne kutsal yağ sürerlerken tek gözü aralandı, tüten buhurdanın isi arasında, tasvirin önünde yanan mumun soluk ışığında özel cüppesiyle papazı görünce ölü yüzünden bir korku titremesi geçti sanki.Nihayet son soluğunu verdiğinde ağlaşmalar duyuldu evin içinde.Vasiliy İvanoviç aniden çılgına dönmüştü.Yüzü kıpkırmızı olmuş, çarpılmış bir halde, yumruğunu birine gözdağı verir gibi havada sallayarak kısık sesiyle bağırıyordu: "İsyan ederim diyordum!İsyan ediyorum, isyan ediyorum işte!.."Ama Arina Vlasyevna hıçkıra hıçkıra ağlayarak kocasının boynuna asılmış, ikisi birlikte yere kapaklanmıştı.Daha sonra hizmetçi odasında Anfisuşka şöyle anlatıyordu: "İşte öyle yan yana, öğle sıcağında kalmış kuzucuklar gibi başcağızlarını sarkıttılar yere..."
İvan Sergeyeviç Turgenyev
Babalar ve Oğullar
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder