gürsel korat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
gürsel korat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

17 Mart 2020 Salı

unutkan ayna, gürsel korat

...Ihlayarak testiye uzanan Hurşit, "Telgraf direği bulamamıştır yakınlarda" deyince, Miralay tersledi: "Yok denen şey yoktur Hurşit!Askerlikte ayaksıza ayakkabı giydirilir, kafasızın fesi kalıplanır."

---

Fesinin püskülü çoktan kopmuşa benziyordu.Kuyruğu kesilmiş kedileri akla getiren bir fes...Belli ki uzun zamandır kalıplanmamış, vişne çürüğünden pembeye döneli yıllar olmuş.

---

Senin bu yaptığına yarasız yere kurt düşürmek denir.

---

Harput'ta "Sakallı" denen Hıdır'ın, Van'da "Başkale Nalbantı" denen Cevdet'in insanlara yaptığını hiç kimse taşa bile yapmazmış.

---

Ağzını oynatan ama sesi çıkmayan balıklara benziyor.Kendi sözüne gülüyor, elini ağzına götürüyor.

---

"Koca Nevşehir'in çobanıyım bugüne bugün!Foturafı çekilmiş adamım ben."

Köpeğiyle konuşmak hoşuna gidiyordu çobanın.Köpek fotoğrafı ne yapsın?Yemek bekliyor, kuyruk sallıyor.

"Bu dünyada kimin foturafı çekilir Alaca?Benim, senin, bir de Enver Paşa'nın."

---

"Seni çektiğim şu makinenin içinde ayna var, göz açıp kapayıncaya kadar seni görüyor ve içinde unutuyor."

"De ki aynaya bakmışız, orada resmimiş kalmış!Unutmuş ayna bizi."

---

Ziya bir Hıristiyanın Türkçe konuşmasını ve Türkçe yazmasını görmek bile istemiyordu: Ona göre Türkçe konuşan herkes Müslüman olmalıydı, yoksa insanın içine fitne düşşerdi.

---

Zaman meraka benzer, uyanır.

---

Birlikte cinayet işlemediği hiç kimseyle yaptıklarını paylaşmazdı Miralay, kanı ve şiddeti görmeyen insanın büyümediğini düşünürdü.

---

Bir devlet adamı ortalığa zulüm yaysa da ağzından "adalet"ten başka bir şey çıkmamalıydı; onun zulmü, kendi çıkarından öte, devleti koruduğu için yüceydi, çünkü devlet bütün insanların üstündeydi.İnsanlar devlete çalışır, devlet de olsa olsa onlara emrederdi.

---

ve bazen küçücük bir ışık çizer karanlığı.

---

Meyhanedeki rakı kokusu, sigara dumanı ve yağ kokuları giysilere sinmişti; bakışlar dumanlanmış, sorular çoğalmıştı.Ermenilerin Müslüman oluşuna üzülen bu adamlar, gâvurun meyhanesinde gâvurların sürgüne gitmeyişine yakınmanın gülünçlüğü içindeydi.Sarhoşluktu biraz da bu gülünçlüğü artıran.

---

Unutkan aynalar satarmış Boğos: Önünde ne yaşanmışsa, aradan çok zaman geçtikten sonra olan biteni anımsayan bu aynalar her şeyi gösterir ama gösterdiklerini yok etmeyi unuturmuş.Resimlerdeki cansız kişiler, bu aynada canlı olurmuş.Olanı biteni gösteren bu aynalarda sesler duyulmazmış.

---

Heybesini verdiler de alamam dedim
Ben bir Agop daha bulamam dedim
Ölüsü nerde kaldı bilemem dedim
Kahpe kurşun nasıl kıydın kuzuma

---

"Hakkımız divana kalsın, davamız divanda görülsün.Mahşerde alacağı olanlardan olalım, hesap verecek olanlardan değil! Halep, diyorlar, oraya gidecekmişiz...Biz ki dağların, yaylaların insanıyız, çöl bilmeyiz.Orada ne eker ne biçeriz, bilmeyiz...Ne askerimiz var ne de suları ayıracak asamız.Masumlarız biz: Ölmeye muktediriz.Açlığa ve sefalete düşmeye gücümüz yeter yalnızca; yürüyüp yere yıkılmak, başımıza mermi sıkılırsa ölmek, boğazımız kesilirse hırlayarak can vermek gelir elimizden!"

---

İnsan bir yere kapanır kalırsa hep geleceği düşünür, yükseklere çıktıkça da geçmişi.Yükseklerden bakılan şehir gelecek ümidi vermez; hep geçmişi, bir zamanlar orada yaşananları anımsatır.Oysa mağaralara kapananların dışarı çıkma, göğe bakma umudu vardır; duvarlar hep geleceği söyler.

---

Karanlığın zamanı yalnızca ışıkla ölçülebilir.

Gürsel Korat
Unutkan Ayna
Yapı Kredi Yayınları

29 Mart 2019 Cuma

bir ayı ne ister, gürsel korat, ben bir ayıyım şarkısı nota ve sözleri



Ben bir ayıyım, ben!
Bir ayı ne ister?
Biraz armut, biraz bal.
Ben bir ayıyım, ben!

Ben biy kediyim, ben!
Biy kedi ne istey?
Biyaz peyniy, biyaz süt.
Ben biy kediyim, ben!

Ben bir ineğim, ben!
Bir inek ne ister?
Biraz saman, biraz ot.
Ben bir ineğim, ben!

Sen bir eşeksin, sen!
Bir eşek ne ister?
Cam kenarı benim, der.
Sen bir eşeksin, sen!

Ben bir köpeğim, ben!
Bir köpek ne ister?
O kelebek nerede, der.
Ben bir köpeğim, ben!

Ben bir serçeyim, ben!
Bir serçe ne ister?
Biraz odun, biraz taş.
Ben bir serçeyim, ben!

Ben bir fareyim, ben!
Bir fare ne ister?
Biraz fındık, biraz un.
Ben bir fareyim, ben!

Ben bir tilkiyim, ben!
Bir tilki ne ister?
Biraz saman, biraz ot.
Ben bir tilkiyim, ben!

Biz bir hayvanız, biz!
Bir hayvan ne ister?
Sevinç, sevgi, mutluluk.
Biz bir hayvanız, biz!

Ben bir ayıyım, ben!
Bir ayı ne ister?
Bulutlar ve kelebek.
Ben bir ayıyım, ben!

Gürsel Korat



Ben bir ayıyım, ben!
Bir ayı ne ister?
Biraz armut, biraz bal.
Ben bir ayıyım, ben!



Ben biy kediyim, ben!
Biy kedi ne istey?
Biyaz peyniy, biyaz süt.
Ben biy kediyim, ben!


Ben bir ineğim, ben!
Bir inek ne ister?
Biraz saman, biraz ot.
Ben bir ineğim, ben!


Sen bir eşeksin, sen!
Bir eşek ne ister?
Cam kenarı benim, der.
Sen bir eşeksin, sen!




Ben bir köpeğim, ben!
Bir köpek ne ister?
O kelebek nerede, der.
Ben bir köpeğim, ben!



Ben bir serçeyim, ben!
Bir serçe ne ister?
Biraz odun, biraz taş.
Ben bir serçeyim, ben!


Ben bir fareyim, ben!
Bir fare ne ister?
Biraz fındık, biraz un.
Ben bir fareyim, ben!


Ben bir tilkiyim, ben!
Bir tilki ne ister?
Biraz saman, biraz ot.
Ben bir tilkiyim, ben!



Biz bir hayvanız, biz!
Bir hayvan ne ister?
Sevinç, sevgi, mutluluk.
Biz bir hayvanız, biz!



Ben bir ayıyım, ben!
Bir ayı ne ister?
Bulutlar ve kelebek.
Ben bir ayıyım, ben!

Gürsel Korat
Bir Ayı Ne İster?
Yapı Kredi Yayınları
Resimleyen: Elif Yemenici

3 Kasım 2017 Cuma

zaman yeli, gürsel korat

"Zavallı köleler, efendilerden daha acımasız davranır bana."


"Ne duydun gene Leon?Aldırma!Ya dalda karga zıpladı ya da bağdan tilki geçti, ne bileyim ben?Görünürde bir şey yok."

Belki de var dedi içinden.Ama şu gördüğüm sessiz resimde bir şey yok.

Mırıldandı: "Dünya benim için, yalnızca bir resim."
---
Belki de tanrı beni sağır ederek işimi anımsatmak istedi.Yalnızca görüntüyü düşünmemi öğütledi.
---
Nerede olduğunu sora sora, yoklaya yoklaya Dimitri'yi buldu, yanına oturdu.Kabahatini bilen kediler gibiydi.Ancak bütün kediler gibi kabahati konusunda masum görünüyordu.
---
Tahtacı Türkmen boylarının kesecekleri ağaçla konuştuklarını ve insan, hayvan ya da bitki, hepsinin bir ruhu olduğuna inandıklarını öğrenmişti.Ruhlar ölmez, ölüp bir diğer bedene geçermiş.Ağaç kendisini keseni görür, rızası alınmadan kesilirse beddua edermiş.
---
Benim anladığım o ki, ulu kişiler ulu olduklarını bilmezler.
---
İnsanların aniden karar değiştirdikleri anlarda karaktersiz ve ikiyüzlü göründüğünü hep düşünürdüm.Bu olayı sonraları aklımda çok evirip çevirdim: İkiyüzlü ve korkak olduğum için mi orada, birden, hızla karar değiştirdim?Kim, ikiyüzlüyüm ve korkağım diyebilir?İnsanın kendisine karşı tarafsız olması zor.Fakat yine de şunu biliyorum: Ben o gün aniden karar değştirmedim.Sadece beni omuzlar üstünde taşıyarak kendi aralarına alsınlar; alkışlayarak kurtarıcımız geldi, diyerek çağırsınlar istiyordum.Bu olmayınca gururumun kırıldığını ve nazlandığımı saklayamam.Üstelik Vasili'nin benden daha değerli biri olduğuna hiçbir zaman inanmadığım için, onun daha güçlü görünen bu hali de beni bilmediğim bir yerden incitiyordu.
---
Kesilmiş bir baş, niçin olduğundan büyük görünüyordu?


Gürsel Korat
Zaman Yeli

5 Nisan 2015 Pazar

mahzun yusuf şah'ın son nefesi, kalenderiye, gürsel korat


Mahzun Yusuf Şah'ın Son Nefesidir:


Kaynadım buhar oldum buzlu bahirdeykene
Yol kaybettim iz sürdüm yolsuz şehirdeykene

Gendi yok bir yire geldim zâtı peride gördüm
Silinmez bir iz buldum gâyip bir yirdeykene

Ânı gördüm onmadım, göller içtim kanmadım
Ben hiç böyle yanmadım kavsız kahırdaykene

Girdi ummana Yusuf, arınıp yunmak için
Bir katre su görmedi dipsiz nehirdeykene

Kalenderiye
Gürsel Korat

4 Nisan 2015 Cumartesi

kalenderiye, gürsel korat

Yaşam nedir saygıdeğer messere? Gereksiz bilgileri gereksiz çağda öğrendiğimiz bir pislik yığını değil midir?
---
"Ben" dedi, "değirmen, rüzgar ve un hakkında konuşabilirim.Bir de kadınlar hakkında yalan şeyler..."

Bence değirmen taşıyla kadın aynı şey.İkisi de döner ve küçük şeyleri ezer.
---
 Yaşlılar dışında hiçkimse, birinin nasıl olduğunu sorduktan sonra, onun yaşayıp yaşamadığını aklına getirmez.
---
Bazı soruların mantıklı bir yanıtı yoktur.
---
Ben gördüğüm düşlerin peşinden gittim, her şeyit erk ettim.İnsan düşlerinin hesabını verebilir mi?Ama çok istiyorsan, buyur düşlerimle hesaplaş.
---
"Oğlum" dedi peder; "Seni kırmak istemem; manastırda herkese yemek verilebilir ama kağıt verilmez.Yemek verdiğimizde Tanrı'nın gönlünü hoş edeceğinizi bilirsiniz ama kağıt verdiğinizde,o kağıda yazılanların Tanrı'nın gönlünü yaralayıp yaralamayacağını bilemezsiniz.
---
Bazen inandığımız şeylerin değil, söylediğimiz sözlerin etkisi altında kalırız.
---
Konuştuğumuz bir bilmece, biz değiliz.
---
Yaşlıların bir geçmişinin olduğu düşüncesi hayret vericiydi.Yaşlılar garip bir canlı türüydü, "ben gençken" sözü, onların yüzüne yakışmıyordu.
---
Her sahtekarlık, yaşamdaki bir eksiğin karşılığıdır.
---
Gerçek, bir yığın yalanla kurulmuştur.Hiçbir ticaret malı, aşk ya da bağlılık sözü gerçek değildir, çünkü tükenebilen şeyler gerçek olamaz.
---
Tuz Gölü yakınındaki Hanıtkebir'e girdiğimde ne seyisim vardı, ne kahyam.Yalnızca eski bir tüccardım artık.Handa, hasır yatağıma uzanmıştım ki, burnuma bir koku geldi, baktım: Dervişler halka olmuş, bir tabağı elden ele geçiriyor ve dumanı ciğerlerine dolduruyorlar.Pos bıyıklı adamlardı hepsi de; boyunlarında hayvan kemiklerinden kolyeler asılıydı, kafalarında boynuzlu bir şapka vardı.Tiftik tiftik olmuş hırkaları yerde sürünüyor, boyunlarındaki kuzu postu, gövdelerinin bir parçası gibi duruyordu.Bunlar kalenderi dervişleridir; a takvimine göre yollarda dolaştıkları ve göklere bakarak zamanı okudukları için onlara "zamanı söyleyen" denilir.Bu dervişler gök cisimleri gibi döne döne dans eder ve bu dansın kendilerini aklın geldiği katmana götürdüğünü söylerler.Onlara küçümseyerek baktım.Beni görüp, saki dedikleri delikanlıya işaret ettiler, kabak geldi, hayır diyemedim.Kabağın dışına doğru uzayan ince borudan bir enfes çekti, öksürdüm, gözlerimi koluma sildim ya duman hoşuma gitti.Birkaç nefes daha çektim, bis süre sonra karnımın içinde yuvarlanarak yukarı çıkmak isteyen bir gülme cini oluştu.Bir derviş hıçkırdı, baktım ki tüm dervişler ağlıyor, gülemedim.Oysa