
Yaşam nedir saygıdeğer messere? Gereksiz bilgileri gereksiz çağda öğrendiğimiz bir pislik yığını değil midir?
---
"Ben" dedi, "değirmen, rüzgar ve un hakkında konuşabilirim.Bir de kadınlar hakkında yalan şeyler..."
Bence değirmen taşıyla kadın aynı şey.İkisi de döner ve küçük şeyleri ezer.
---
Yaşlılar dışında hiçkimse, birinin nasıl olduğunu sorduktan sonra, onun yaşayıp yaşamadığını aklına getirmez.
---
Bazı soruların mantıklı bir yanıtı yoktur.
---
Ben gördüğüm düşlerin peşinden gittim, her şeyit erk ettim.İnsan düşlerinin hesabını verebilir mi?Ama çok istiyorsan, buyur düşlerimle hesaplaş.
---
"Oğlum" dedi peder; "Seni kırmak istemem; manastırda herkese yemek verilebilir ama kağıt verilmez.Yemek verdiğimizde Tanrı'nın gönlünü hoş edeceğinizi bilirsiniz ama kağıt verdiğinizde,o kağıda yazılanların Tanrı'nın gönlünü yaralayıp yaralamayacağını bilemezsiniz.
---
Bazen inandığımız şeylerin değil, söylediğimiz sözlerin etkisi altında kalırız.
---
Konuştuğumuz bir bilmece, biz değiliz.
---
Yaşlıların bir geçmişinin olduğu düşüncesi hayret vericiydi.Yaşlılar garip bir canlı türüydü, "ben gençken" sözü, onların yüzüne yakışmıyordu.
---
Her sahtekarlık, yaşamdaki bir eksiğin karşılığıdır.
---
Gerçek, bir yığın yalanla kurulmuştur.Hiçbir ticaret malı, aşk ya da bağlılık sözü gerçek değildir, çünkü tükenebilen şeyler gerçek olamaz.
---
Tuz Gölü yakınındaki Hanıtkebir'e girdiğimde ne seyisim vardı, ne kahyam.Yalnızca eski bir tüccardım artık.Handa, hasır yatağıma uzanmıştım ki, burnuma bir koku geldi, baktım: Dervişler halka olmuş, bir tabağı elden ele geçiriyor ve dumanı ciğerlerine dolduruyorlar.Pos bıyıklı adamlardı hepsi de; boyunlarında hayvan kemiklerinden kolyeler asılıydı, kafalarında boynuzlu bir şapka vardı.Tiftik tiftik olmuş hırkaları yerde sürünüyor, boyunlarındaki kuzu postu, gövdelerinin bir parçası gibi duruyordu.Bunlar kalenderi dervişleridir; a takvimine göre yollarda dolaştıkları ve göklere bakarak zamanı okudukları için onlara "zamanı söyleyen" denilir.Bu dervişler gök cisimleri gibi döne döne dans eder ve bu dansın kendilerini aklın geldiği katmana götürdüğünü söylerler.Onlara küçümseyerek baktım.Beni görüp, saki dedikleri delikanlıya işaret ettiler, kabak geldi, hayır diyemedim.Kabağın dışına doğru uzayan ince borudan bir enfes çekti, öksürdüm, gözlerimi koluma sildim ya duman hoşuma gitti.Birkaç nefes daha çektim, bis süre sonra karnımın içinde yuvarlanarak yukarı çıkmak isteyen bir gülme cini oluştu.Bir derviş hıçkırdı, baktım ki tüm dervişler ağlıyor, gülemedim.Oysa