Abbas Kiarostami,
hastanede Solmaz Naraghi'den 'Nobahari'yi dinliyor.
...
iki yusufçuk biri dişi biri erkek
birbirlerinin yanından geçiyorlar
meşe ağaçlarının arasında
iki fahişenin öfke dolu karşılaşması
kiliseden çıktıkları vakit
pazar akşamında
birkaç
eski püskü otomobil lastiği
hasta bir köpek
gözcülük yapıyor
bedavaya
deprem
viran etti
karıncaların tahıl deposunu
her yüz elmadan
onu kurtlu
her kurdun payına
on elma düşüyor
küçük elma
kendi etrafında dönüyor
küçük şelalenin dökülmesiyle
sokak köpeği
kuyruk sallıyor
yoldan geçen köre
renkli meyveler
siyah giymiş yas tutanların sessizliğinde
siyah giymiş yas tutanların arasında
çocuk
hurmaya şaşkın şaşkın bakıyor
mezarcı
işe ara veriyor
bir lokma almak için
peynir ve ekmekten
iki günün emeği
örümceğin işi
viran oluyor
yaşlı hizmetçinin sopasıyla
başlıyor
örümcek
bu sefer
ağını örmeye
ipek perdenin üstünde
ay kırılıyor
pencere çerçevesinde
yeni doğmuş bir bebeğin ağlaması
birkaç okul çocuğu
kulaklarını dayamışlardı
terk edilmiş tren raylarına
yalnız bir bostan korkuluğu
başaksız bir yerde
kışın başlangıcı
kuşlar
oyun oynuyorlar
korkuluğun ellerinin ve başının üstünde
iş sona ermiş
yüz yapraklı iki defter
sivri uçlu bir kurşun kalem
bir yığın nasihat
bir çocuk yolda
ilkokul çocuğu
eski rayda yürüyor
ve acemice taklit ediyor
trenin sesini
rüzgâr
dans etmeye zorluyor
korkuluğun yamalı hırkasını
nevruzun ilk gününde
...
Abbas Kiarostami
Rüzgârla Yoldaş
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder