Torino Atı (2011) Açılış Sahnesi
Ata gelirsek, bildiğimiz bir şey yok."
Bela Tarr evreninde hayvan, Lanet'ten itibaren, insanın sınırıyla yüzleştiği bir figürdür: Karrer'in birlikte havladığı, birikintilerden su içen köpekler; Şeytan Tangosu'nda komüniteden tasfiye edilen inekler, mezbahadan kaçan atlar ve Estike'nin işkence ettiği kedi; Karanlık Armoniler'deki korkunç balina ve son olarak Henriette'in boynunu saran tilki kürkü.Burada ise, köpeklerin su içebileceği bir birikinti yoktur, süt verilebilecek bir kedi yoktur, oradan geçen bir sirk yoktur, soylu olan her şeyin yok oluşunu bildiren bir felaket habercisi ve kuyu suyunun cezbettiği çingene kafilesi vardır sadece.Birkaç rolü bir araya getiren at vardır: O, iş için kullanılan araçtır, Ohlsdorfer ve kızı için hayatta kalma yoludur.
Ayrıca, Nietzcshe'nin delirdiği gecenin öncesinde Torino sokaklarında kucakladığı, insanlar tarafından dövülen ve eziyet edilen attır.Ama bunun yanı sıra, sakat arabacının ve kızının varoluşunun sembolüdür, Nietzsche'nin devesinin kardeşidir, her türlü yükü yüklenmek için yaratılmış varlık.Böylece, dramın üç aktörü etrafında üç ayrı zaman örülür.Bir yanda, atı, Brown'ın ölümü gibi tahtaların ardında gizli kalacak ama babanın yuları çıkardığı ve sonra kızın ahırın kapısını çarpıcı bir do minör pedal eşliğinde kapadığı üçlü finale dek yavaşça yaklaştığını atın yorgun başından ve kızın jestlerinden sezinleyeceğimiz ölüme götüren tükeniş zamanı vardır.Bu final zamanının, evin iki sakini ile suyu çekilmiş kuyu ve artık yanmayı reddeden lamba için acımasızca ilerlediğini görürüz.
Ertesi Zaman, Bela Tarr
Jacques Ranciere
Lemis Yayın
Çeviri: Elif Karakaya
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder