6 Temmuz 2015 Pazartesi

yanlış hayat & tolstoy'un vicdanı, sessizin payı, nurdan gürbilek

"Elimi kolumu bağlayan bu yalanı neye mal olursa olsun parçalayacağı, her şeyi itiraf edeceğim, herkese gerçeği söyleyeceğim ve doğru olanı yapacağım" dedi.

Tolstoy, Diriliş




"Doğru hayat gerçekten mümkün mü, yoksa 'yanlış hayat, doğru yaşanamaz' iddiasıyla mı yetineceğiz?"

Adorno, Ahlak Felsefesinin Sorunları

 
...Tolstoy, son otuz yılını "yalan üzerine kurulu yaşamı"nı  dönüştürmeye çalışarak geçirdi.Çabanın uzun yıllara yayılmasının nedeni, dönüştüreceği hayatın artık yalnızca kendi hayatı olmamasıydı...

..."Belki de söylenebilecek tek şey" der Adorno son derste, "bugün doğru hayatın, en ileri zihinlerin iç yüzünü görüp eleştirel olarak teşrih ettikleri yanlış hayat biçimlerine direnmekten ibaret olduğudur." Son dersin son cümlesi şudur: "Bugün ahlak dediğimiz her şey dünyanın organizasyonu meselesiyle iç içe geçer.Hatta doğru hayat arayışının doğru siyaset biçimi arayışı olduğunu bile söyleyebiliriz."

Bu derslerden geriye, Adorno'nun elli yıl önce öğrencilerine sorduğu, bugün bizi de uğraştırmaya devam eden sorular kaldı: Bazen adaletsizliğin tam da kendini doğru, başkalarını yanlış gördüğümüz noktada ortaya çıkabileceğini fark etmemiş olabilir miyiz?Kendi sınırlarımız üzerinde düşünerek bizden farklı olanların hakkını vermeyi öğrenebilecek miyiz?Bir de yanlış hayat üzerine ahlak felsefesine yol gösterebilecek bazı saptamalar: Dünyayı değiştirmek için ona bulaşmamız gerekir; ona bulaşmaksa yanlışın bize de bulaşması demektir.Ne kadar radikal olursa olsun ahlaki eylem kendi imkansızlığını gizliyorsa yalan içerir.Bütünün çıkarıyla bireyinki arasındaki uzlaşmazlığı görmezden gelen bir ahlak kaçınılmaz olarak barbarlığa varır.Ahlaki davranış pekala gizlenmiş bir bencillikten, bir cezalandırma arzusundan, hatta düpedüz hınçtan kaynaklanabilir.Vicdan bizi her zaman vicdanlı bir yere götürmez."Bir vicdanımız olmalıdır, ama kendi vicdanımız üzerinde ısrar etmeyebiliriz."

Bugün vicdanı konuşurken keşke karşımızda Tolstoy kadar kuvvetli bir figür, o kadar rahatsız bir vicdan olsaydı.Madem yok, onunla tartışacağız.Yalnızca sadeliği ararken fazla gürültü çıkardığı için değil, yokluğu ulaşılması gereken bir varlıkmış gibi gösterdiği, ahlak probleminin, "dünyanın organizasyonu"yla iç içe geçtiğini görmezden geldiği için de doğruya uzak düşmüştü Tolstoy vicdanı.Keşke gerçeklerle doğrular arasındaki bağı koparıp atmasa, estetikle ahlakı birbirinden bu kadar uzaklaştırmasa, yeni bir dinsel öğreti kurmak yerine kendi doğrusu olmayan yanlışına Anna Karenina'nınkine baktığı gibi dimdik bakabilseydi Tolstoy.

"Evsizlere Sığınak"ta kendi evimizi ev olarak görmemenin ahlakın bir parçası olduğunu söylüyordu Adorno.Tolstoy için eklemek gerekir: Kendi evsizliğimizi ev olarak görmemek ahlakın bir parçasıdır.Bir çözüm değil, problem cümlesiydi Adorno'nunki: Yanlış yaşam, doğru yaşanamaz.

Yanlış Hayat, Tolstoy'un Vicdanı
Sessizin Payı
Nurdan Gürbilek

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder