İnsan, onları hareketlerinin ritminden tanımayı öğrenmiştir.Okumayı öğrendiği ilk yazı, izlerinkisidir.Bu yazı, hep var olmuş bir çeşit ritmik notasyondur; yumuşak zeminde kendiliğinden iz bırakır ve okuyan insan bu izle, oluşurken çıkardığı ses arasında bağ kurar.
---
Kelimeler olmadan yaşdıkları için mi hayvanlar daha az korkuyor? (1949)
---
Hayvanların, sabırlı hayvanların, ineklerin, koyunların, elimize verilmiş ve elimizden kurtulamayacak bütün hayvanlaın bize asla başkaldıramayacak olması beni incitiyor.
İsyanın, bir mezbahada nasıl patlak verdiğini ve oradan nasıl bir şehrin tamamına yayıldığını; erkeklerin, kadınların, çocukların ve yaşlıların nasıl acımasızca ölümüne çiğnendiğini; hayvanların nasıl sokakları ve taşıtları ele geçirdiğini, kapıları kırıp nasıl öfkeyle binaların en üst katlarına kadar koştuklarını, nasıl metro vagonlarının binlerce gözü dönmüş öküzlerin ayakları altında ezildiğini ve koyunların birden sivri dişlerle bizi parçaladıklarını kafamda kuruyorum.
Boğa güreşçisi denen kahramanları ve kana susamış arenanın tamamını perişan halde kaçmaya zorlayacak tek bir boğa da içimin ferahlaması için yeterdi.Ama daha değersiz, uysal kurbanların, koyunların, ineklerin taarruzunu tercih ederim.Bunun asla olmayacağını, onların, tam da onların önünde asla titremeyeceğimizi kabullenmek istemiyorum...(1949)
---
En güzel insan heykeli, onu üstünden atmış bir at olurdu.(1955)
---
İnsanın atla ilişkisi, emir verişi açısından belirleyicidir, Moğollarda buna bir de okun anlamı eklenir.Ok ilksel, ehlileşmemiş emrin bire bir suretidir.
---
Bir parsın yürüyüşünü gördüğümden beri, üstüme bir yürüme sarhoşluğu çöktü.İnsan, tüm bedensel güzellikleri ilk olarak hayvanlarda yaşıyor.Eğer hayvanlar artık var olmasaydı, kimse güzel olmazdı.(1956)
---
Orada yılanları ataları olarak besliyor ve ısırıklarından ölüyorlar.(1962)
---
Orada köpeklerin havlamaları onlar için kehanet yerine geçiyor.Köpekler susarsa, kavimleri yok olur.(1962)
---
Her insanın, sonradan kendi yerine konuşacak olan bir hayvana konuşmayı öğrettiği, ama insanların sustuğu bir toplum.(1964)
---
Düşüncelerini süslediği hayvanlar, sessizce ona beddua ediyor.(1965)
---
Matemin yırtıcı hayvanı, insan.
---
Ren geyiği adam vuruyor."Üç avcının kızağını çeken Rudolf adında bir ren geyiği, aralarından birini bacağından vurdu..Boynuzları bir tüfeğe takılan Rudolf ttiği çekti."
Ne zaman bütün hayvanlar ateş etmeyi öğrenecek?Ne zaman ateş etmek bütün avcılar için tehlikeli hale gelecek?Ne zaman hayvanlar, asiler gibi tüfek çalıp saklayacak ve atış talimi yapacak?Boynuzlu hayvanlar özellikle avantajlı olurdu, ama ayak parmakları ve dişlerle de avcılara ateş edilebilirdi.Peki bu sırada masum insanlara bir zarar gelirse?Ama kaç masum hayvan...! (1966)
---
Boğa, matadorun önünde eğilerek selam verdi ve kırmızı mutelaya arkasını döndü.Matador, boğanın hayatını bağışladı ve kitle tarafından parçalandı. (1966)
---
Kılına bile zarar veremediği sinek çoktan öldü. (1967)
---
Karıncalarını gül goncalarıyla besliyor ve bunun yanında Rilke fısıldıyor. (1968)
---
Hayvan Hristiyanlığı: İnsanlara mermahet. (1976)
---
Erkenden acımıştı çocuk hayvanların bütün isimlerine. (1977)
---
Hangisi önce tükenecek; hayvanlar mı, yoksa hikayeler mi? (1980)
---
Hayvanlara nasıl da kendi üstünlüğü için hayranlık duyuyor? (1981)
---
Takma bacaklı bir ahu.Takma bacağıyla kürkünü kaşıyor. (1983)
---
Çocuklar, eziyet etmek için, yılanları kireç dolu bir çuvala attıktan sonra su döküyor.Yanma azabı çeken yılanların tıslamasına 'yılanların gülüşü' adını veriyorlar. (1983)
---
Alçak ruhların, daha yüksek bir ruha besin olarak hizmet etmesi gerektiği anlayışı, bana alçakça geliyor.(1983)
---
Yarasa günde yirmi saat uyur.Atlarsa üç ile dört saat arası.Afalina ise (Bir yunus türü) yalnızca dönüşümlü olarak beyninin bir yarısıyla uyur, diğeri hep uyanık kalır. (1984)
---
Kuşlar, beraberce Afrika'ya uçtuklarında, dasn ederler.Bizimkilerden daha ince ve daha dolu dolu ritimleri kanat çırpışlarından gelir.Yerde tepinmez, ama havaya vururlar; hava, onlara karşı iyi niyetlidir.Topraksa bizden nefret eder.
---
Balinaların sesleri: Bize karşı kendini savunamayan canlıların bu barışçıl seslerini duyduğumda utanç duyuyorum.Diğerlerinde olduğu gibi sadece bedenlerini değil, birbirlerinden duydukları heyecanı da gasp ettik, fakat ceza olarak onları anlamaktan men edildik.Daha fazla zorla içlerine girmekten vazgeçiyorum.Onları bırakıyorum.Duygudaşlığım onlar için zehirli.Av kalacaklar.
---
Munch'un bir resminde, bi at kafası gördüm.Yabanilik ile kölelik bir aradaydı.Ve nihayet atları neden böyle sevdiğimi artık biliyorum.
---
"Dövdüğümüz eşekler.Ey umursamaz doğa...ve tüm hayatlarını işkencecilerine iyilik yaparak geçiriyorlar."
---
Bugün bir kadının, Misia Sert'in anılarında, en korkunç hikayeyi buldum.Ona Sinek Azabı adını veriyor ve kelimesi kelimesine buraya aktarıyorum.
"Küçük uyku arkadaşlarımdan biri, sinek yakalama santında ustalaşmıştı.Bu hayvanlar üzerinde yaptığı meşakkatli araştırmalar ona, onları öldürmeden iğneye geçirmek için iğnenin saplanması gereken noktayı tamı tamına saptama olanağını tanımıştı.Bu şekilde, canlı sineklerden oluşan kolyeler imal ediyordu ve kendini, o küçük umarsız ayaklar ve titreyen kanatlar cildine dokunduğunda hissettiği ilahi duygunun büyüsüne kaptırıyordu."
---
Kim ki hayvanlardan çok bahsediyorsa, insanlar adına utanıyordur.
---
Hayvnaların kesilmeden önceki duyguları gibi tüm nafile duygular.
---
Merhametin yol açtığı umutsuzluk.
---
Bizi hayvanlardan ayıran şeyler arttıkça, daha değerli hale geliyorlar.
---
Peki ya hayvanlar yine de bizden kurtulmayı başarırlarsa?
---
Bir filin hortumu kadar yaşlı, fildişi kadar tehlikede.
Hayvanlar Üzerine
Elias Canetti
Çeviren: Levent Konca
---
Kelimeler olmadan yaşdıkları için mi hayvanlar daha az korkuyor? (1949)
---
Hayvanların, sabırlı hayvanların, ineklerin, koyunların, elimize verilmiş ve elimizden kurtulamayacak bütün hayvanlaın bize asla başkaldıramayacak olması beni incitiyor.
İsyanın, bir mezbahada nasıl patlak verdiğini ve oradan nasıl bir şehrin tamamına yayıldığını; erkeklerin, kadınların, çocukların ve yaşlıların nasıl acımasızca ölümüne çiğnendiğini; hayvanların nasıl sokakları ve taşıtları ele geçirdiğini, kapıları kırıp nasıl öfkeyle binaların en üst katlarına kadar koştuklarını, nasıl metro vagonlarının binlerce gözü dönmüş öküzlerin ayakları altında ezildiğini ve koyunların birden sivri dişlerle bizi parçaladıklarını kafamda kuruyorum.
Boğa güreşçisi denen kahramanları ve kana susamış arenanın tamamını perişan halde kaçmaya zorlayacak tek bir boğa da içimin ferahlaması için yeterdi.Ama daha değersiz, uysal kurbanların, koyunların, ineklerin taarruzunu tercih ederim.Bunun asla olmayacağını, onların, tam da onların önünde asla titremeyeceğimizi kabullenmek istemiyorum...(1949)
---
En güzel insan heykeli, onu üstünden atmış bir at olurdu.(1955)
---
İnsanın atla ilişkisi, emir verişi açısından belirleyicidir, Moğollarda buna bir de okun anlamı eklenir.Ok ilksel, ehlileşmemiş emrin bire bir suretidir.
---
Bir parsın yürüyüşünü gördüğümden beri, üstüme bir yürüme sarhoşluğu çöktü.İnsan, tüm bedensel güzellikleri ilk olarak hayvanlarda yaşıyor.Eğer hayvanlar artık var olmasaydı, kimse güzel olmazdı.(1956)
---
Orada yılanları ataları olarak besliyor ve ısırıklarından ölüyorlar.(1962)
---
Orada köpeklerin havlamaları onlar için kehanet yerine geçiyor.Köpekler susarsa, kavimleri yok olur.(1962)
---
Her insanın, sonradan kendi yerine konuşacak olan bir hayvana konuşmayı öğrettiği, ama insanların sustuğu bir toplum.(1964)
---
Düşüncelerini süslediği hayvanlar, sessizce ona beddua ediyor.(1965)
---
Matemin yırtıcı hayvanı, insan.
---
Ren geyiği adam vuruyor."Üç avcının kızağını çeken Rudolf adında bir ren geyiği, aralarından birini bacağından vurdu..Boynuzları bir tüfeğe takılan Rudolf ttiği çekti."
Ne zaman bütün hayvanlar ateş etmeyi öğrenecek?Ne zaman ateş etmek bütün avcılar için tehlikeli hale gelecek?Ne zaman hayvanlar, asiler gibi tüfek çalıp saklayacak ve atış talimi yapacak?Boynuzlu hayvanlar özellikle avantajlı olurdu, ama ayak parmakları ve dişlerle de avcılara ateş edilebilirdi.Peki bu sırada masum insanlara bir zarar gelirse?Ama kaç masum hayvan...! (1966)
---
Boğa, matadorun önünde eğilerek selam verdi ve kırmızı mutelaya arkasını döndü.Matador, boğanın hayatını bağışladı ve kitle tarafından parçalandı. (1966)
---
Kılına bile zarar veremediği sinek çoktan öldü. (1967)
---
Karıncalarını gül goncalarıyla besliyor ve bunun yanında Rilke fısıldıyor. (1968)
---
Hayvan Hristiyanlığı: İnsanlara mermahet. (1976)
---
Erkenden acımıştı çocuk hayvanların bütün isimlerine. (1977)
---
Hangisi önce tükenecek; hayvanlar mı, yoksa hikayeler mi? (1980)
---
Hayvanlara nasıl da kendi üstünlüğü için hayranlık duyuyor? (1981)
---
Takma bacaklı bir ahu.Takma bacağıyla kürkünü kaşıyor. (1983)
---
Çocuklar, eziyet etmek için, yılanları kireç dolu bir çuvala attıktan sonra su döküyor.Yanma azabı çeken yılanların tıslamasına 'yılanların gülüşü' adını veriyorlar. (1983)
---
Alçak ruhların, daha yüksek bir ruha besin olarak hizmet etmesi gerektiği anlayışı, bana alçakça geliyor.(1983)
---
Yarasa günde yirmi saat uyur.Atlarsa üç ile dört saat arası.Afalina ise (Bir yunus türü) yalnızca dönüşümlü olarak beyninin bir yarısıyla uyur, diğeri hep uyanık kalır. (1984)
---
Kuşlar, beraberce Afrika'ya uçtuklarında, dasn ederler.Bizimkilerden daha ince ve daha dolu dolu ritimleri kanat çırpışlarından gelir.Yerde tepinmez, ama havaya vururlar; hava, onlara karşı iyi niyetlidir.Topraksa bizden nefret eder.
---
Balinaların sesleri: Bize karşı kendini savunamayan canlıların bu barışçıl seslerini duyduğumda utanç duyuyorum.Diğerlerinde olduğu gibi sadece bedenlerini değil, birbirlerinden duydukları heyecanı da gasp ettik, fakat ceza olarak onları anlamaktan men edildik.Daha fazla zorla içlerine girmekten vazgeçiyorum.Onları bırakıyorum.Duygudaşlığım onlar için zehirli.Av kalacaklar.
---
Munch'un bir resminde, bi at kafası gördüm.Yabanilik ile kölelik bir aradaydı.Ve nihayet atları neden böyle sevdiğimi artık biliyorum.
---
"Dövdüğümüz eşekler.Ey umursamaz doğa...ve tüm hayatlarını işkencecilerine iyilik yaparak geçiriyorlar."
---
Bugün bir kadının, Misia Sert'in anılarında, en korkunç hikayeyi buldum.Ona Sinek Azabı adını veriyor ve kelimesi kelimesine buraya aktarıyorum.
"Küçük uyku arkadaşlarımdan biri, sinek yakalama santında ustalaşmıştı.Bu hayvanlar üzerinde yaptığı meşakkatli araştırmalar ona, onları öldürmeden iğneye geçirmek için iğnenin saplanması gereken noktayı tamı tamına saptama olanağını tanımıştı.Bu şekilde, canlı sineklerden oluşan kolyeler imal ediyordu ve kendini, o küçük umarsız ayaklar ve titreyen kanatlar cildine dokunduğunda hissettiği ilahi duygunun büyüsüne kaptırıyordu."
---
Kim ki hayvanlardan çok bahsediyorsa, insanlar adına utanıyordur.
---
Hayvnaların kesilmeden önceki duyguları gibi tüm nafile duygular.
---
Merhametin yol açtığı umutsuzluk.
---
Bizi hayvanlardan ayıran şeyler arttıkça, daha değerli hale geliyorlar.
---
Peki ya hayvanlar yine de bizden kurtulmayı başarırlarsa?
---
Bir filin hortumu kadar yaşlı, fildişi kadar tehlikede.
Hayvanlar Üzerine
Elias Canetti
Çeviren: Levent Konca
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder