4 Ağustos 2014 Pazartesi

cahit yeşilyurt, ilhami çiçek'i anlatıyor, göğekin


Geçmişiyle ilgili yorumlara, özel hayatıyla ilgili anılarına hiç girmezdi.Bir yanını hep sis altında bırakmıştır...
Bir konuya girer, bir yerinde 'neyse, bırakalım' deyip kafamda buz gibi sorular bırakarak bir kaçışın balta girmemiş ormanında yiterdi.Çocukluk döneminden taşıyıp üstünü hüznün toprağıyla örttüğü derin ruh yaraları, iç acıları, belli belirsiz, kapalı kapılar ardında kesilmiş bir hayvanın kanı gibi, suskunların mağrur kapısı altından akıyordu...

Göğekin
Cahit Yeşilyurt

ibrahim, asaf halet çelebi

ibrâhîm
içimdeki putları devir
elindeki baltayla
kırılan putların yerine
yenilerini koyan kim

güneş buzdan evimi yıktı
koca buzlar düştü
putların boyunları kırıldı
ibrâhîm
güneşi evime sokan kim

asma bahçelerinde dolaşan güzelleri
buhtunnasır put yaptı
ben ki zamansız bahçeleri kucakladım
güzeller bende kaldı
ibrâhîm
gönlümü put sanıp da kıran kim
Asaf Halet Çelebi

okunaksız mektup, soren kierkegaard, meseller


Keder veren yalnızlığın acısını ne ile kıyaslayacağız?

Eğer bir adam yaşamının mutluluğu olarak neyi görmesi gerektiği konusunda bilgi verdiğini bildiği ya da buna inandığı bir mektuba sahipse, ama mektuptaki yazı solgun ve silikse, neredeyse okunamıyorsa, o zaman adam mektubu endişe ve büyük bir tutkuyla, bir andan öbür ana başka bir anlam çıkararak, inancına göre, arayıp bulduğu ve kesin olduğunu düşündüğü bir kelimeye dayanarak mektubun geri kalanını yorumlayacaktı; ama mektubu okumaya başladığı andaki aynı belirsizlikten başka hiçbir şeye ulaşamayacaktı.Giderek büyüyen bir endişeyle mektuba bakacak, ama daha fazla baktıkça daha az görecekti.Gözleri ara sıra yaşlarla dolacaktı; ama bu ne kadar sık olursa, o kadar az görecekti.Bu zaman sürecinde, yazı daha da silikleşecek ve daha da okunaksız olacaktı, en sonunda kağıt ufalanıp gidecek, ona geriye gözyaşlarından başka bir şey kalmayacaktı.

Okunaksız Mektup
Meseller
Soren Kierkegaard

tanrı dünyayı yedi günde yarattı, bense benimkini yedi saniyede mahvettim, seven pounds


"Tanrı, dünyayı yedi günde yarattı. 
Bense, benimkini yedi saniyede mahvettim."

Seven Pounds


bir taksicinin los angeles hikayeleri, dan fante


Babam John Fante için
Teşekkürler, seni muhteşem orospu çocuğu!

Debra ile ilişkimiz; o, votkayı bırakıp İsa'yı bulana dek oldukça yolunda gidiyordu.
---
Tuhaf günlerdi.Sanki dokunduğum her şey acıya dönüşüyordu.
---
Buraya gelen insanların hikayelerinin mutlu sonla noktalandığı pek görülmez.
---
Bazen yaşamınızdaki her şey boka sarar.Tüm hayatınız bok çukuruna doğru sürüklenir ve farkına vardığınızda her şey için çok geçtir.
---
Bitecek bitecek, emin ol bitecek.Bu hikayenin kahrolası bir sonu olduğuna inansan iyi edersin.

Bir Taksicinin Los Angeles Hikayeleri
Dan Fante

ötme bülbül ötme, pir sultan abdal, ozan müzik evi


Ötme Bülbül Ötme
Pir Sultan Abdal
Ozan Müzik Evi


onlar, ırmak tv





Irmak Tv

3 Ağustos 2014 Pazar

"1965 savaşı" skecinden, boris vian

Çinli general örgü örmektedir.
İngiliz general bir müzik sehpasının önünde, üçgen çalgısıyla müzikal denemeler yapmaktadır.
Alman general, Çinli generalin ne yaptığını seyreden WAC'a bir iplik çıkrığı verir.

-Çok güzel bir şey yapıyorsunuz general Pang!
-Savaşta dul kadınlar için şal örüyorum.
...
-Haydi beyler, savaştayız ama!

1965 Savaşı
Boris Vian

mantıku't tayr, kuş dili, feridüddin attar

Bırakın da kendi kuyumun içinde kendi Yusuf'umu arayayım.Belki kaybettiğimi bulur, ben de onunla sevinçle uçarım.
---
Kalbi bozulmuşların içinde aşk barınmaz.
---
Çuldan yatak dahi, yol kesenin olur.Onu da atmak, ya da doğru yolda yakmak gerek.
---
Nasip, insanın hayali kadardır ve bir hayaldir.Hiç kimse halin ve hayalin ne kadar olduğunu bilmez.
---
Madem ki bir hakikat güneşi vardır, her zaman var olacaktır, öyleyse ne zerre kalsın ne gölge.
---
Ne birisinin gönlüne girebildim, ne de kendi gönlüme sığabildim.
---
Kırk seneye yakın bir zaman oldu; kendimden habersiz bir ömür sürüyorum.

Mantıku't Tayr
Feridüddin Attar

zeytin ağaçları altında, abbas kiarostami


“Aslında meseleler basitti.Onları karıştıran, insan ihtirasıydı.”

Oğuz Atay