21 Kasım 2018 Çarşamba
withnail and i (1987), bruce robinson
Withnail and I (1987)
Bruce Robinson
Ömer Şentürk'ten, filmin güzelliğine eş bir yazı;
Veda Edilen Zamanlar: http://www.yazihaneden.com/2018/11/veda-edilen-zamanlar/
Eğer uçan bir balona tutunuyorsan,
zor bir kararla karşı karşıyasındır.
Ya çok geç olmadan bırakırsın,
ya da ona tutunur ve uçmaya başlarsın.
Asıl mesele, halata ne kadar tutunabileceğin?
Woolworth'de, hippie perukları satıyorlar dostum.
İnsanlık tarihinin en destansı yılları geride kaldı.
Küstah Ed'in de ısrarla altını çizdiği gibi;
güzel şeyler gerçekleştirme konusunda sınıfta kaldık.








"...
Geciktim ama neden, bilmiyorum,
tüm neşemi kaybettim.
Ve yaradılışım yüzünden,
çok şiddetli bir biçimde soluyor
iyi hali dünyanın,
bana verimsiz bir dağ gibi gözüküyor.
Gökyüzü, en şahane kubbe.
Bir bak, bu yukarıda duran cesur gökyüzüne.
Bu haşmetli çatı, altın alevlerle süslü.
Neden bana melankolinin öldürücü ve yanlış birliğinden başka bir anlam ifade etmiyor peki...
Ne çeşit bir görevdir insanın ki...
nasıl azametli...
nasıl sonsuz bir beceri...
korkudan nasıl bir melek gibi!
Nasıl Tanrı gibi!
Dünyanın güzelliği...
Hayvanların mükemmel örnekleri...
Hala aklımda, toprağın özündeki.
İnsani zevkler bana göre değil.
Buna kadınlar da dahil.
Kadınlar da dahil.
..."
William Shakespeare
Hamlet
20 Kasım 2018 Salı
ölümü aşmak üzerine, canetti'nin ölümlülük eleştirisi, thomas macho
kesinlikle olacaksa,
o zaman elimde sarı kurşunkalemle,
ölüme karşı yazdığım tehditkâr bir sözcüğün başında ölmek isterim.
(1985)
...
Canetti'nin babası genç yaşta öldü, otuz birinde.Oğul, yetmiş dört yaşında şunları not eder: "Ben hayatta kalan kimse yaşına girdim.Bundan ürkmemeyi kendim yendim.Yavaş yavaş hayatta kalanlardan olmadan, başkalarından yaşlı olmak mümkün değil; daha yaşlı olmayı becersek bile, bu ancak başkalarını aynı yaşa çekmekle olur.-Harika hayal."(1979) Ama ölüler hayatta kalanların yanına nasıl çekilir?Peter Noll'un -mezarı başında yaptığı konuşmada tiyatro yazarı Max Frisch şöyle der: "Ölüler arasındaki dost çevremiz büyüyor." Canetti ise, ömürlerin hakça dağıtıldığı ütopik bir dostluk ilkesini eleştirir."Sineğin acısı"nda şöyle der: "Dost denebilecek kimseler, yalnızca önlerinde kaç yıl kaldığını araştırıp sonra birbiriyle dengeleyenlerdir.İnsan yaşlandıkça bu dengeleme ümidi daha sık utandırıyor.Hayatta kalmak arzusuyla kayıp denetimi (anne-babanın, kadınların, dostların, düşmanların kayıpları) arasındaki çelişki, sonunda yalnızca edebiyat sayesinde, hayatta kalan ölülerin -yandaşı değil- arkadaşı olarak gösteren bütün edebi işleyiş araçlarıyla ve anılarla giderilebilir.
"Uzun bir hayatın en zararlı yanına, insanı kimi zaman sırf bu yüzden o hayata son vermeye kırşkırtacak kadar korkunç görünen yanına gelince -insanın onca kişinin ardından hayatta kalmış olduğu gerçeği, düşünüldüğü kadar umutsuz değildir" diye yazar Canetti "Sineğin Acısı"nda: Çünkü insan, kendisinden önce ölmüş olanları, onları betimleme yoluyla yeniden hayata döndürebilir.Ama bu, özgür seçime bağlı olan bir şey değil, fakat en yüksek düzeydeki bir borçluluktur; ancak ölüleri bir zamanlar gerçekte oldukları gibi bir şeylerin üstünü çizmeden ve bir şeyleri bulandırmadan betimleyen kişi kendilerinden önce ölenleri sömürenlerin yazgısından korumuş olur.-Yaşlılık, sadece onu hak etmeyenler için bir azalıştır.İnsan, yaşlılığı kendini geri çekmemekle veya bunu sadece edimin daha disiplinli ve iddialı bir çaba uğruna yapmakla hak eder.Böyle bir çaba, yenik düşenlerin tümü için, hem de insanın belki de yenik düşmeyeceklerini hissettikleri için bir yaşamı koşul kılar.Ben, bunu yaşlılığın çifte yüzü veya İanus yüzü(*) diye adlandırmak istiyorum: Bu yüzlerden biri yenik düşmüş olanlara, ötekisi ise henüz yenik düşmemiş, belki de asla yenilemeyecek olanlara dönüktür"
Thomas Macho
Ölümü Aşmak Üzerine
Canetti'nin Ölümlülük Eleştirisi
(*)İanus: Roma dininde kapı ve geçişlerin ya da tüm başlangıçların tanrısı.İanus'un başı iki yüzlü olarak canlandırılır.
anabelle moore - özlem tekin, bahar
Özlem Tekin - Bahar
Görüntüler: Anabelle Moore
YouTube Kaynak Link: https://www.youtube.com/watch?v=hds-Jzl1npE
Bir elimde solan çiçekler var
Boğazımda düğümlü sözler var
Gözlerimde bir ince yağmur var
Tomurcuklar açınca dallarda
Yolcular yol alınca yollarda
Bulurum aşkı başka kollarda
Bir başka baharda
Yüreğimde öfken
Yüzümde gölgen
Gidiyorum dönmem
Bahardan önce
Altımda deprem
Ardımda seller
Gidiyorum dönmem
Bahardan önce
Söz-Müzik: Barlas
Etiketler:
anabelle moore,
bahar,
barlas,
özlem tekin
yitikler, daniil kharms, ufak tefek olaylar
Andrey Andreyeviç Miyasov dükkandan bir lamba fitili alıp eve götürdü.
Yolda, Andrey Andreyeviç fitili kaybedince bir dükkana girip 150 gram Poltava sosisi aldı.Sonra Andrey Andreyeviç bir sütçüye girip bir şişe kaymak aldı, sonra bir ahırda bir küçük maşrapa kvas içip gazete kuyruğuna girdi.Kuyruk epey uzundu ve Andrey Andreyeviç kuyrukta en az yirmi dakika bekledi ama tam sıra ona gelmişti ki gazete bitti.
Andrey Andreyeviç eve döndü, ama yolda kaymak şişesini kaybedince bir fırına damlayıp bir Fransız somunu aldı, ama Poltava sosisini kaybetti ve kelebek gözlüğünü kırdı.
Andrey Andreyeviç eve pek berbat bir halde vardı ve dosdoğru yatmaya gitti, ama uzun zaman uyuyamadı, uyumayı başarınca da rüya gördü: Rüyasında diş fırçasını kaybetmişti ve bir tür şamdanla dişlerini temizliyordu.
Daniil Kharms
Yitikler
Ufak Tefek Olaylar
Encore Yayınları
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)