1 Şubat 2015 Pazar

of freaks and men (1998), aleksey balabanov


Doğan Emre İlgar'a teşekkür ile...


"Hiç şüphesiz sinema çok gözde bir konu dostum! Sinema gerçek bir sanat dalı olacak.
İçinde diyalogları da barındıran bir sanat dalı.Ne resmin, ne edebiyatın ne de fotoğrafçılığın yapamadığını...sinema yaparak gerçekleri halkın gözlerinin önüne serecek.Halkın gözünde hareketli görüntülerin bıraktığı etkiye sen de şahit oldun.Senin fotoğraflarının da nesli tükenecek.Kısa sürede her şeyin değiştiğini göreceksiniz.Çok önemli, çok yeni bir şeyin eşiğindeyiz.Sinema daha bu değişikliklerin başlangıcı olacak."


Ama ben normalim.
Babamın kitaplarında görmüştüm.
Böyle olmuyordu.
Bir kadına âşık olmak için onu kırbaçlaman gerekmiyor.



Pro urodov i Iyudey




Of Freaks and Men (1998)
Aleksey Balabanov

üzerine, alphonse allais, kara mizah antolojisi



Dalgınlık üzerine: Gözlüğünü kaybetmek ve bulup taktıktan sonra aramaya koyulmak.

Kandırma üzerine: Evinden çıkmadan, piyanoya oturup saat başı (ve ayrıca her yarım saatte bir) çalar saat sesi çıkarmak ve komşularda böyle bir saate sahip olunduğu izlenimi uyandırmak.

Dikkatsiz olmak üzerine: Kalabalıkta kaybolmak ve polis karakoluna gidip eşkalini bildirmek.

Dikkatli olmak üzerine: Ellerinin üzerinde yürüyüp kafasına kiremit düşmesini engellemek.

İyi niyetlilik üzerine: Duvarda bir delik açıp, gece gece kapıcıyı uyandırmadan evine girebilmek.

Alaycı olmak üzerine: Gece vakit bir dükkan sahibini öldürüp kapısına “vefat nedeniyle kapalıdır” ibaresini koymak.

Beceriklilik üzerine: Barometreye bakıp satın kaç olduğunu öğrenmek.

Terbiyelilik üzerine: Kıçının üzerine oturmadan önce ondan özür dilemek.


Alphonse Allais

Kara Mizah Antolojisi
Enis Batur

35 shots of rum (2008), claire denis



"Bazen tüm dünya...
...acı çekmekten korkarmış gibi görünür."




Sistemin değişmesi gerekiyor.
Aynı Frantz Fanon'un söylediği gibi...
Onu okumalısınız.
Bir zararı olmaz.
Bir şeylere isyan ettiğimizde, bu belirli bir kültür için değildir.
Bir çok basit nedenden ötürü isyan ederiz...
...örneğin nefes alamamaya başladığımızda.


Bu yeni duruma teslim olmak bana zor geliyor.
Genç ölmeyi isterdim.
Ama olduğum yaştayım işte.Öküz kadar da sağlıklıyım.
Böyle giderse 100 yaşında öleceğim.
İçimde bu hayata dair bir şey yok.
Metro ve tüm o şeyler..Beni korunmasız ve hazırlıksız yakaladı.


35 Shots of Rum (2008)
Claire Denis

ases, haldun taner, onikiye bir var



...Ases’e boylu poslu denemez.Çelimsize daha yakın.Ama hiçbir çarpışmada düştüğü görülmemiş.Hep ona çarpan düşer.O da tutup kaldırır.Ben bu çocuğu siftah Samsunspor maçında görmüştüm.O zaman bek oynuyordu.Baba Hakkı’nın kulağını büktüm o kadar.Beşiktaş’ta böyle iki haf olsa, bak gör o zaman.Ama dinletemedik.Bir kere sinirine bu kadar hakim oyuncu görmedim.Sağ sol, kafa hakimiyeti.Körük gibi de ciğeri var ha.İkinci yarıda herkesin dili bir karış dışarı çıktığı, maraza aradığı, çamurlaştığı zaman, seninki, oyuna yeni girmiş gibi terü taze koşar durur.Önümüzdeki sezon Milli’ye çağrılmazsa bana da Tarık demesinler.

Gazhane’nin dumanı tembel tembel göğe yükseliyor.Teknik Üniversite’nin köşesinde bir hevenk bedavacı.Yağmur bulutları yine kümelenmeye başladı.Yolunu şaşırmış bir martı sürüsü saat kulesi ile açık tribün arasında birkaç defa gitti geldi.Sonra Maçka’ya doğru uzaklaştı.Demedim mi?Yağmur çiselemeye başladı işte…

Ases, hem var hem yok sahada, insan ıkınsa sıkınsa ondan belirsiz olamaz.Topla fazla kalmak, ilgiyi üstüne çekmek istemez gibi, ayağında hiç top tutmuyor.Ases tiyatrocu olsa en gösterişsiz, ama o kadar da çetin kompozisyon rolleri ile yetinirdi.Operacı olsa, solistlikten bucak bucak kaçar, koroda söylemeyi tercih ederdi.Koroda da sesinin kimseyi bastırmamasına, tüm içinde eriyip gitmesine çok dikkat ederek.

Ases ekip için oynuyor, tribün için değil.
Ases, futbolu kendinden çok seviyor...

Haldun Taner
Ases
Onikiye Bir Var

elena (2011), andrey zvyagintsev


Hiçbir zaman yaşama sebebin olmadım.

Neyin bedelini ödediğini bilmiyor musun?
O şey her neyse bana çok pahalıya patladı.
Bu kelime oyunlarını hep sevmişsindir zaten. 
Oyunlar, çocukların gerçek hayatın o acımasız kurallarına mutabık kalmalarına yardımcı olur.

 
-Tüm bunlar nereden çıkıyor?
-Neresi olabilir sence? Genler baba, kalıtım.
Bozuk tohum. Hepimizin tohumu kötü.İnsanlık dışıyız.
-Git de biraz çocuk yap.
-Belki onlar biraz farklı olur.
-Diğer herkesten mi farklı olacak?
-"Farklı" diye bir şey yok.O konu üzerinde bir şeylerdeneyecek durumda değilim: Acı verici,  pahalı ve bir anlamı yok.





-Nedir bu anlamı yok takıntın?
-Budalaca bahaneler.Sadece sorumluluk almaktan kaçınıyorsun.
-Baba, hasta ve bitmiş bir çiftin kendileri gibi olacak bir çocuk dünyaya getirmeleri sorumsuzca bir davranış olur.

Çünkü tüm kadınlar böyle yapar...sebebi de tüm bunların bizim idrak edebileceğimizden çok daha ulvi bir anlamı olmasıdır.

Neticede bizler sadece daha ulvi bir amacın vasileriyiz.

Pislikler oldukça lezzetli olmalı, milyonlarca sinek yanılıyor olamaz
.Zaten dünyanın sonuna yakında gelecek, eğer ki duymadıysan.



-Oldukça garip, ama seni dinlemek kendimi daha iyi hissetmemi sağlıyor.
-İşte bu sebeple çoğalıyoruz: O hayat enerjisini çocuklardan emebilmek için.


Elena (2011)
Andrey Zvyagintsev


4 Ocak 2015 Pazar

khoda nazdik ast, god is near (2006), allah yakındır, ali vazirian


"Bize miras kalan hep sonsuz keder oldu"


"Henüz, bu şifa ile o ayrılık arkasındaki hikmeti anlamış değilim."


 
Ey aşk! Ateştir senin nesebin...
Niteliğin dumandır kaynağın ise rüzgar 
Su tufana dönüştü toprak da küle 
Senin kokunla ateş rüzgara karıştı 
Şirin’siz her saray bisütûn gibi viranedir 
Ferhat’sız her dağ bir saman çöpüdür rüzgarda 
Yedi nesil öteye tüm atalarımız gâmdı 
Bize miras kalan hep sonsuz keder oldu 
Rüzgar esince toprağımızdan senin kokun geliyor 
Sadece Sen kalacaksın; biz hepimiz gidince.

Hâfız-ı Şirâzî


"Yüreğim kanıyor.., ama, heyhat! Bu yaraya bir merhem yok!"





"Çok üzülüyorum, Seyyid Yahya. Sen de üzülmüştün, değil mi?"


 "Sanki bunlar bir rüyaydı."


Beni âşık ettin ama vefâ etmedin,
Ey bânû cân!
Beni ayırdın aşkından sen,
Ey bânû cân!
Beni dünyada avâre bıraktın,
Ey bânû cân!
Ağaçlar şimdi çiçek açmaya başladı,
Ey bânû, bânû cân!


"Ağabeyin Yunus da aynı maşuğa tutulup, cennete, Leyla'sının yanına gitmişti."


"Öğretmen hanım...Öğretmen hanım artık ‘su’ dersini öğretmiyor. 
Kimse artık ‘su’ dersini öğrenmiyor."


"Henüz, bu şifa ile o ayrılık arkasındaki hikmeti anlamış değilim."


Khoda Nazdik Ast (2006)
God is Near
Allah Yakındır
Ali Vazirian

melamiler, nefes



 
MELAMİ
 
Müstağnîdir Melâmî avâlimden, ârâzdan;
Onu Şer'i Şerîf'e hâdim kılmıştır Yezdân.

Aldırmaz gösterişe, hırkaya, posta, tâca;
Hak için hizmet eder fukarâya, muhtâca.

Kınar durur nefsini, sed çeker hevâsına;
İksîrdir Hak'kın aşkı nefsinin devâsına.

Rızk için, bir Melâmî, talepkâr olmaz halkdan;
Hiç bir şey kabûl etmez; böyledir, işte, merdân.

Nûr-i Hak
mücellâdır, anlayana, vechinde;
Erimiş gibi yaşar, cemiyyetin içinde.

Apaçıktır zâhiri, hakîkatıysa mestûr!
Bâtınını sırlamak olmuştur ona düstûr.

Her işi olur onun adâletle, ihsânla;
Bundaki inceliği fehmet de iyi anla!

Ehl-i da'vâ değildir, aslā, has bir Melâmî!
Hiç bir vehme hayâle kapılmaz, olmaz hâmî.

Ahlâk-ı Muhammedî olmuş onun ahlâkı;
Bu ahlâkla müstesnâ kılmış onu Hallâk'ı.
 
Ganiyy iken fakîrdir; râzıdır Lâyezâl'den.
El hayru fî mâ vaka' düstûrudur ezelden.

Mi'râcına ulaşmış, yok etmiştir nefsini;
Rûh'u Bekābillâh'da bulmuştur neş'esini.

Aldatmasın ahvâli: halkla halk, Hak'la Hak'dır.
Rûh'uyla zinde olmuş, nefsi ise helâkdır.

Hassü-l Havas'sın tavrı hiç olur mu avâmî?
Nice ulu makāmın sâhibidir Melâmî.

"Fe eynemâ tuvellû..."
sırrının âgâhıdır;
Vahdet neş'esinin de münîr, parlak mâhıdır.

Hüviyyetini müdrîk nâdir erdir Melâmî.
Kim bilir ki gönlünde bütün avâlim câmî?

Velhâsıl, Melâmîlik Nebî'nin meşrebidir;
Kim ki onu giyinir sanki Nebî gibidir.

kırışıklar, arrugas (2011), ignacio ferreras



"dolapları karıştırıyorum, eski sandıkları 
elimde kalan, yüzlük ninemin kırkında bükülmüş beli"


 Arrugas (2011)
Kırışıklar
 Ignacio Ferreras

husami, gazel, melamilik ve melamiler, abdülbaki gölpınarlı


Gülşeni cennet dilersen külhanı dünyayı ko;
Yari gül vech ister isen gülşene bakmayı ko!
Sen, saan gel, sendedir yarin, yabanda arama,
Bakma aşağı, yukarı, esfelü alayı ko!
Sureti rahmanı gör mir'atı kalbinde bu gün;
Münkirin bakma sözüne va'dei ferdayı ko!
Hak teala kim muhiti külli şeydir zatile;
Zübde sensin, arşi rahman sendedir; eşyayı ko!
Çek elin iki cihandan canını eyle feda;
Talibi didar isen dünyayı ko, ukbayı ko!
Evliyaullaha uygıl, bakma ehli zahire,
Bir alay ehli garaz pür hile na binayı ko!
Ey "Husami" onsekiz bin alemin esrarına
Çünkü mazhar düştü gönlün, geç bu huyu hayı ko!

Husami
 
Melamilik ve Melamiler
Abdülbaki Gölpınarlı