haldun taner etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
haldun taner etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

16 Şubat 2016 Salı

timsah, dostoyevski, radyo tiyatrosu


Eser: Dostoyevski
Radyoya Uyarlayan: Haldun Taner
Yöneten: Zeki Alasya
Efektör: Erhan Mesutoğlu

Oynayan Sanatçılar:
Aleksi: Metin Akpınar
İvan: Zeki Alasya
Neneçka: Aytaç Öztuna
Kabulof: Atilla Pekdemir
Elena: Perran Kutman
Bay Şimit: Zihni Küçümen
Büyükanne: Nezahat Tanyeri
Çocuk: Birsen Kaplangı
Popoviç: Ahmet Gülhan
Polis: Zihni Göktay
General: Mete Sezer
Yaşlı Kadın: Cevzar Şifar
Komiser: Sezai Altekin
Emir Subayı: Arsun Erdal
Bayan Şimit: Ayşegül Yalçın
 
Timsah, Haldun Taner’in 1960 yılında yazdığı tiyatro oyunu.
147'ler olayında askeri yönetim tarafından üniversitelerinden uzaklaştırılan öğretim üyelerinin haklarını savunmak için kaleme alındı. Dostoyevski’nin 1860’da yazamaya başladığı ancak tamamlamadığı “Timsah” adlı öyküsünden esinlenerek kurgulandı.
Oyun, sıradan bir memur olan İvan İvanoviç’in başından geçen sıra dışı olaylar yoluyla insanların çıkarları olmazsa haksızlığa uğrayanlara yardım eli uzatmaktan nasıl kaçındıklarını mizahi bir şekilde anlatır.
Yazıldığı dönemde sahnelenmeyen eser, bir kere radyoda seslendirildi[1].
Metni kaybolan oyun, radyo kaydından yola çıkarak 2008 yılında “Haldun Taner’in Timsahı” adıyla kitaplaştırıldı[1]. Eser, kitaplaştırıldıktan sonra Tiyatro Kulübesi adlı tiyatro topluluğu tarafından sahnelenmiştir[2].
Selçuk Erez, bu oyundan yola çıkarak Timsah'ın Midesindeki Adam adlı oyunu kaleme almıştır[3].


Konusu
 
Bir devlet memuru olan İvan, yıllarca çalışarak biriktirdiği parayla yıllardır hayalini kurduğu dünya turunu çıkmadan bir gün önce karısı Elena, kızı Dureşka, kızının talibi Abulof ve en yakın arkadaşı Aleksey'le birlikte gezmeye çıkar. Şehre sergilenmek üzere getirilmiş canlı bir timsahı görmeye giderler.İvan'ın merakı ve heyecanı kendisini timsahın midesinde bulmasına neden olur. Timsahın midesindeyken dışarıdaki konuşmaları ve sesleri duyan İvan, timsahın midesinde oluşu nedeniyle büyük ilgi çekip bir anda büyük bir şöhrete kavuştuğunu farkeder. Ziyaretçilerin kimi İvan'a kimi timsaha acır, kimileri İvan'ın bu durumundan faydalanmaya çalışır.
Haldun Taner'in oyununda, timsahın midesindeki bu adam 147’ler olayında mağdur duruma düşen öğretim üyelerini temsil eder. Bu durumdan faydalanmaya çalışan kişiler de ihraç edilen öğretim üyelerinin geri dönmesini sağlayacak çalışmalara kendilerince bazı gerekçeler öne sürerek kayıtsız kalan akademisyenleri temsil etmektedir[3]

Kaynakça
  1. ^ a b Pınar Öğünç, Bir Timsah Midesi, Radikal Gazetesi 23.02.2008
  2. ^ Tiyatro Kulübesi Haldun Taner’in Timsah oyunuyla 16 Eylülde sahnedeydi, Erişim tarihi:06.01.2012
  3. ^ a b Gönül Koca, Timsahın Midesindekiler, Radikal Gazetesi, 07.03.2008
-Wikipedia-

1 Şubat 2015 Pazar

ases, haldun taner, onikiye bir var



...Ases’e boylu poslu denemez.Çelimsize daha yakın.Ama hiçbir çarpışmada düştüğü görülmemiş.Hep ona çarpan düşer.O da tutup kaldırır.Ben bu çocuğu siftah Samsunspor maçında görmüştüm.O zaman bek oynuyordu.Baba Hakkı’nın kulağını büktüm o kadar.Beşiktaş’ta böyle iki haf olsa, bak gör o zaman.Ama dinletemedik.Bir kere sinirine bu kadar hakim oyuncu görmedim.Sağ sol, kafa hakimiyeti.Körük gibi de ciğeri var ha.İkinci yarıda herkesin dili bir karış dışarı çıktığı, maraza aradığı, çamurlaştığı zaman, seninki, oyuna yeni girmiş gibi terü taze koşar durur.Önümüzdeki sezon Milli’ye çağrılmazsa bana da Tarık demesinler.

Gazhane’nin dumanı tembel tembel göğe yükseliyor.Teknik Üniversite’nin köşesinde bir hevenk bedavacı.Yağmur bulutları yine kümelenmeye başladı.Yolunu şaşırmış bir martı sürüsü saat kulesi ile açık tribün arasında birkaç defa gitti geldi.Sonra Maçka’ya doğru uzaklaştı.Demedim mi?Yağmur çiselemeye başladı işte…

Ases, hem var hem yok sahada, insan ıkınsa sıkınsa ondan belirsiz olamaz.Topla fazla kalmak, ilgiyi üstüne çekmek istemez gibi, ayağında hiç top tutmuyor.Ases tiyatrocu olsa en gösterişsiz, ama o kadar da çetin kompozisyon rolleri ile yetinirdi.Operacı olsa, solistlikten bucak bucak kaçar, koroda söylemeyi tercih ederdi.Koroda da sesinin kimseyi bastırmamasına, tüm içinde eriyip gitmesine çok dikkat ederek.

Ases ekip için oynuyor, tribün için değil.
Ases, futbolu kendinden çok seviyor...

Haldun Taner
Ases
Onikiye Bir Var

2 Ağustos 2012 Perşembe

konçinalar, haldun taner

İskambil destesinin en sevdiğim kağıtlarından biri, üzerine The Jolly Jocker yazılı, o delişmen, o uçarı, o biraz cambaz, biraz sihirbaz, bir miktar da düzenbaz, ama neşe dolu, hayat ve hareket dolu, kanısıcak delikanlıdır. Ne yazık ki, Joker'lere Kanasta'dan, Kumkan'dan, Remi'den başka oyunlarda yer verilmiyor. Verilse, her girdikleri oyuna renk ve hareketlilik,canlılık ve şaklabanlık katarlardı.

Jolly Joker'ler bir yana, destenin en itibarlı kağıtları, bilindiği gibi, Beyler yani Aslar oluyor. Ayıp değil ya, ben Aslardan oldum bittim hoşlanmam. Belki kendim hiçbir zaman As olamadığım, As olamayacağım için. Kabul etmeli ki, onların dördünde de bir Kral havası, bir Padişah cakası vardır. Hele bazı takımlarda bunları daha da bir şatafatlı resmederler.

Karamaça Beyinde uğursuz bir şeyler sezilir. Onun sarayında herhalde birtakım karanlık dalavereler dönüyor, gece, mahzenlerinde, bir sürü kelleler uçuyor olmalıdır.
İspati Beyini ben bir Bizans prensine benzetirim.
Bunlara oranla, Kupa Beyi daha bir bizden gibidir. Kupa Beyi herhalde Osmanlı soyundan olmalı.

Karo Beyine gelince, bakınız, o bir Selçuk Sultanıdır. Çelebi, zarif, nazik...Aksi gibi, Tekel damgasını da hep onun üstüne vurular. Buna karşın öylesine soylu ve kibar bir havası vardır ki, damgası olmayan bir Karo Beyi görsek, bayağı yadırgar, bir eksiklik duyarız.

Resimli kağıtlar içinde kanım en çok Kupa Kızına kaynar. Kupa Kızı, etine dolgun, duru-beyaz, hanım-hanımcık bir tazedir. Üniverisiteyi felan bir kalem geçin, güç hal ile bitirdiği ortadan sonra, liseyi bile okuyamamıştır. Olsa olsa sanat enstitüsü mezunudur. Herkesin okumaya merakı olmasa, buncağızın da başka marifetleri var: Dikişle nakışın her türlüsü, örgü işlerinin daniskası...Eteği belinde, bütün evi o çeviriyor. Yeni yetişirken mahalledeki oğlanlarla mektup alıp verdiği olmuş gerçi. Cahillik işte. Hoş görmeli. Ama evlenince eşi bulunmaz bir hayat arkadaşı olacaktır. Buna eminim. Bir kere kocasına karşı ukala ukala karşılık vermez. Sonra bu cins kadınlar çocuklarına da düşkün olurlar. Daha ne?

Onunla evlendiğiniz taktirde, kaynınız Kupa Oğlu olacaktır ki, Allah için, uslu akıllı, yumuşak başlı, kendi halinde bir çocuktur.
Babaları Kupa Papazına gelince, sizden iyi olmasın, pek babacan pek cana yakın bir adamdır. Hoş fıkralar anlatıp göbeğini hoplata hoplata güler. Daha coşarsa, küt küt karşısındakinin sırtına vurur. Evde teklif tekellüf hak getire...Sen de sen , ben de ben. Candan insanlardır vesselam. Öyle bir aileye damat girmek isterim.

İspati Kızına gelince, bakın ondan her türlü sinsilik umulur. Siz onun öyle sakin ve masum göründüğüne bakmayın, o ne hin oğlu hindir o, o ne içten pazarlıklı aşiftedir o... İskambil üstünde gördüğünüz onun bayramlık resmi. O, bu masum erdem pozunu, fotoğrafçıda resim çektirirken bir, bir de pazarları kiliseye giderken takınır. Şöyle kulağınızı verin de bir dinleyin mahalleyi. Maçanın Oğlu ile sinema localarında, plaj kabinlerinde yapmadığı kalmamış. Hal böyle iken, yine de bilmeyenlere karşı kendini dirhem dirhem satar. İspatinin Oğlu ablasının kirli çamaşırlarını herkesten iyi bilir, bilir ama gel gör ki ablası da onun kumar borçlarını öder, evden şunu bunu götürüp satışını gizler. Babaları da zaten itin biri. Bu yaşa gelmiş hala sefih, kumarbaz, birgün olsun ayık gezdiği görülmemiş. Tencere dibin kara hikayesi, kimin kime ne demeye hakkı var.