zebercet etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
zebercet etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

1 Ağustos 2013 Perşembe

yeraltında neler var, anayurt oteli, nurdan gürbilek

...Yalnız kestaneciden değil, sanki o güne kadar kötü kaderini belirlemiş ölü ya da diri herkesten, bir besleme olan ninesini gebe bırakan Keçecizade Haşim Bey'den, ona Zebercet adını koyup hayat boyu aşağılanmasına yol açan ebeden, onu askerlik yıllarında cinsel şakalarıyla küçük düşüren Fatihli'den, "küçük askerim" diye aşağılayan orospudan, onu "sabahtan öğlene kadar bir ortalıkçı kadın gibi" kullanan yüzbaşıdan, hamama giderken bohçalarını taşıtan subay karılarından, horoz döğüşü sırasında kan içindeki horozlara bakıp "Ya yener ya geberir" diye bağıran erkeklerden, yenilen hayvanı yere vurup öldürdükten sonra fırlatıp atan horoz sahibinden, "yukarı"yla bağlantı kurmak için aksatmadan doldurduğu otel fişlerini hiç bakmadan bir kenara atan polislerden, nihayet bir türlü bağlantı kuramadığı şu "yukarı"sından, hem gölgesinde kaldığı güçlü Keçeci beylerinden hem de onu görmezden gelen Ankara'dan, kısacası onu adam yerine koymamış tüm dünyadan intikam almak istiyordur Zebercet...

Mağdurun Dili
Nurdan Gürbilek

20 Mayıs 2012 Pazar

anayurt oteli, yusuf atılgan

                                                                               Karikatür: Kenan Yılmaz


...Elini cebinden çıkardı; dönüp yürüdü.Konuşan, gülen, söven insanlarla birlikte geniş, aşınmış taş basamaklardan inerken, sonra ortası ağaçlı, solgun ışıklı caddede yürürken oğlan yanındaydı.Horoz dövüşüne ilk gelişi olduğunu öğrenince bu akşam öldürülen horozun geçen haftaki dövüşünü anlattı bir ara.Ama en iyisi bu akşamki dövüştü; böylesini hiç görmemişti.

-Niye ayırmak istediler abi?
-Bilmem.(Düşündü.) Belki sonuna dek gitmekten korkuyorlardır; sonunu görmekten.

Anayurt Oteli
Yusuf Atılgan

6 Ocak 2012 Cuma

zebercet'in cehennemi

-ben celladını da cehennemini de içinde taşıyan biriyim-

 
...Yusuf Atılgan'ın o tanıdık, yumuşak sesi doldurmuştu odayı:

"Zebercet" dedi, "doğru söylüyor konuğun, senden ne tiksindim, ne de nefret ettim.Severek yarattım seni.Bilesin ki 'sefil, iğrenç' diye nitelendirdiğin o hayatı, ben yaşatmadım sana.Sen kendin seçtin.Senin seçimin doğrultusunda yoğurdum hamurunu.Yaşam herkese kurduğu gibi sana da tuzaklar kurdu.Bu yüzden yaralı bir hayvanın inine sığındığı gibi sen de oteline sığındın.Dış dünya seni, sen de dış dünyayı dışladın.Bu dışlanmışlığın sende yarattığı puslu havayı sezdirmek istedim; elbette bu havanın yol açtığı varoluşsal zehirlenmeyi, içsel cehennemi de...Bu zehirlenme, içindeki cehennem neler yaptırdı sana?Nelere sürükledi seni?Bunlar romanın anahtar sorularıdır.Sorunun yanıtını çarpıtmadan anlat konuğuna.

...
-İkiye ayırıyordum insanları: Otelin dışındakiler, otele gelenler.Dışarıdakiler, beni horlayan aşağılayanlardı; bakışlarında alınganlığım, kırılganlığım yatardı.Korkar kaçardım onlardan.Otele gelenlerse, dışarıdakiler gibi değildi; ama onlarla da konuşmam, kimlik bilgilerini almaktan öteye geçmezdi.
...
Onun bakışlarında beni küçümsemeyen bir ışık vardı; sesinde de.İçimdeki cehennemden kurtaracaktı beni, kurtarıcım olacaktı, ama gelmedi işte...


Zebercet'in Cehennemi
Emin Özdemir
Kitap-lık, Ekim 2010