allahın garibi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
allahın garibi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

28 Eylül 2020 Pazartesi

Aziz Francesco (Assisili Francis) - Lazzaro Felice (2018) & Allah'ın Garibi - Kazancakis

Assisili Aziz Francesco
Resim: Candido Portinari

Allah'ın Garibi - Assisili Francesco (Aziz Francis) & Lazzaro Felice (2018)

"İzin verin size bir hikaye anlatayım, bir kurdun hikayesi.
Çok yaşlı bir kurt zayıf düşmüş.
Artık avlanamayacak duruma gelmiş.
Bu yüzden sürüden dışlanmış...
...Ve yaşlı kurt tavuk ve koyun çalmak için evlere gitmiş.
Acıkmış.
Köylüler her yolu deneyerek onu öldürmeye çalışmış ama başaramamışlar.
Her gece nöbet tutmuşlar.
Tuzaklar, ağlar kurmuşlar...
kurt sanki görünmez gibiymiş.
...
... Rivayete göre bir Aziz hayvanlarla konuşuyormuş.
Hayvanlar onu anlıyor ve ona itaat ediyormuş.
Bu yüzden onu almaya gitmişler.
Aziz ateşkes istemek için kurtla konuşmaya razı olmuş.
Böylece onu bulmak için yola koyulmuş.
...
Aziz çok uzun bir süre yürümüş.Kilometrelerce...
Sonra kış gelmiş.
Aziz bitkin düşmüş.
Üşümüş, çok acıkmış.
Ama kurdun izine rastlamamış.
Kurdun da aç olduğunu bilmiyor tabii.
Bir süre iz sürmüş.
Aziz, bitkin, karlar üzerine düşmüş.
Kurdun onu bulduğu yer orasıymış.
Kurt yaklaşmış...
pençelerini kaldırmış ve dişlerini sivriltmiş, onu yemeye hazırmış ancak...
Daha önce hiç bilmediği bir koku duymuş ve durmuş.
Aziz'in her yerini koklamış.
Bu koku da ne?
Bu iyi bir adamın kokusuymuş..."



Lazzaro Felice (2018)  
Alice Rohrwacher


"Onu iki aslanla bir kuyuya atmışlar.
Büyük aslanlarmış.
Ama onu yememişler.
Bu yüzden nöbetçiler çıldırmış
ve daha da fazla işkence etmeye karar vermişler.
Kafasını kesmek istemişler.
Ona ne yapmışlar biliyor musun?
Parlayana kadar baltayı bilemişler...
Ve sonra..."



"Kim olduğunu merak ediyorsun?
Aziz Agatha.
İnancı yüzünden korkunç şekilde işkence gördü;
önce kerpetenle göğüslerini kopardılar,
sonra onu kızartmak istediler.
Bunları bana Markiz anlattı."



"Kendini iyi bilen kendi mevcudiyetinde alçak gönüllüdür.
Başka insanların övgüsü onda memnuniyete yol açmaz...
Evrendeki her şeyi bilseydim ve acımayı hor görseydim,
bana kim Tanrının rahmetini getirirdi?
Amellerimi kim yargılardı?
Bilgi arzusunu aşan kişi,
bu dikkat dağınıklığı ve hayal kırıklığının köküdür."



"Tanrı korkusu olmadan bilginin nesi iyidir?
Tanrıya hizmet etmede, kendini unutup çalışan en bilgeden çok daha iyidir"



"Benim küçük çiçeğim
Vazodaki bir karanfil gibisin
Gökten melekleri indiriyorsun"


Final Sahnesi


"Müzik gidiyor. kapıyı kapat!"



...

Doğduğumuz toprağa doğru yol aldığımız o günleri hatırladıkça, Giles'a daha bir hak veriyorum: zizin insanların can evine işleyen bir koku çıkardığı doğruydu.Dağlara ve ormanlara sinerek herkesi şaşırtıyor, korku ve kaygıyla dolduruyordu içlerini.Bütün günahları zihninde yüzeye çıkıyordu insanın; bütün korkaklıkları, alçaklıkları, unuttuğunu sandığı zamanın sildiğini düşündüğü bütün ruh zayıflıkları meydana konuyordu.Ayakları altında birden cehennemin çene kemikleri açılmışken, yüreği karmaşa içinde havayı kokluyor, yüzünü kokunun geldiği yöne çeviriyor ve titrek adımlarla kaynağına doğru gidiyordu.

Kardeşler -bağlı kalanların hepsi- Portiuncula'ya koştular.Francesco hemen hemen bütün kanını kaybetmişti.Kulübesinde yere yatırdık, kardeşler çevresini aldı, ikide bir öpüyorlar, yaralarını nasıl aldığını, kanatlara çakılı İsa'nın görünümünün parlaklığını, Tanrı'nın oğlunun ona söylediği gizli sözlerin neler olduğunu aman vermeden sorup duruyorlardı.Ellerini ve ayaklarını saklayan Francesco sevinçten bir ağlıyor, bir gülüyordu.Acıyı yenmişti: birinin ama kekndisinin değil, başka birisinin acı çektiğini duyuyordu.Bu dünyadan çoktan ayrılmıştı bile, bizlere acıyarak bakıyordu.
...

Allah'ın Garibi
Assisili Francis
Nikos Kazancakis

19 Ocak 2012 Perşembe

allah'ın garibi

Allah’ın Garibi

“Llahuekber!”
“-A-“ Anafartalar!
Hoca duaya geçince, en arka sırada ben de “uuu”larıma başladım, “uuu” hastalığım mı vardı, “uuu”lardan bir doktora tezim vardı, “uuu”larım tükenince, Amasya Genelgesi ve Faydalı Cemiyetler’e geçiyorum.Hepsini yüksek sesle okuyorum.Cemaatten biri dayanamayıp namazı bırakıp üstüme yürüdü.Yaka paça dışarı attı beni.İmam selam verdi, cumhur cemaat şadırvanın önüne döküldüler.İhtiyarlar , adamın elinden aldılar beni.İçlerinden biri “Bırakın şu Allah’ın garibini!” dedi.Bütün ışıklarıyla zihnimde bir pano gerildi, bu bağışlayıcı ses, bir cam parçası olup içimde kırılmıştı, gözbebeklerim keskin bir viraj alarak, “Allah’ın garibi!” diyen yaşlı dedeye baktım, “Yok yavrum, hepimiz Allah’ın garibiyiz!” dedi, üstüne yürüdüm, “Sen de mi Allah’ın garibisin!” dedim, “Evet oğlum, ben de, hepimiz Allah’ın garibiyiz!”

Abdest alanlara, tuvalete girenlere, namaz kılanlara, gelip geçene “Allah’ın garibiyim!” demeyene yol vermiyorum.Abdest alanlar, abdestlerini bozmak istemiyor, başlarıyla “evet!” diyorlar, sonra sinirle avuçlarına doldurdukları suyu yere fırlatıp, “evet oğlum, biz de Allah’ın garibiyiz!” deyip başlarından defetmek için kendilerini zor tutuyorlar.Bir zaman tuvalete su taşıdım, tıkanan tuvalet deliklerini elimle ve neşeyle açtım.Sonra bir sopam oldu, bu sopayla çok delik açtık ve çok sevdim onu!

Cımbız üstümü değiştiriyor, ağlıyor makyajı akıyor, “bir daha çıkmayacaksın dışarı, gidersen haberim olacak tamam mı?” diyor, başımı sallıyorum, “bir daha mendireğe gitmek yok, o camiye de hiç gitmeyeceksin!” diye sıkı sıkı tembihliyor.”Bak senin bir öğretmenin mi ne varmış, geçen gün buraya gelip seni sormuş, tekrar gelecekmiş?”…”Bu elbiseleri de kirletmek yok!” deyip üstümü başımı topluyor, tam önümde eğilmişken, “Aaa, senin memelerin var cımbız!” diyorum, Cımbız elime vuruyor, “tüh, sen de erkeksin..!”

“…Bugün söylemeliyim ona, bir çocuk bilmeden yakalamışsa kanatlarından kelebeği, o kelebek uçamaz artık, iğreniyorsun, hayır iğrenmiyorum, benim sopam var,