21 Ocak 2017 Cumartesi

yazma zevki, michel foucault, güzel tehlike

...
Yazma zevkinden söz ettiniz ve örnek olrak Roussel'i verdiniz.Roussel'in durumu bana çok özel bir durum gibi geliyor doğrusu.Roussel yazının mikro tekniklerini adeta çok güçlü bir mikroskopla büyütmüş, bu arada tematik düzeyinde de dünyanın büyüklüğünü tam anlamıyla Lilliputvari mekanizmalara indirgemiştir.Roussel'in durumu yazının aşırı büyümesi, yazıdan yazıya doğru bir sorundur.

Ama biz yazma zevkinden söz ediyoruz.Peki yazmak bu kadar eğlenceli midir?Roussel "Bazı Kitaplarımı Nasıl Yazdım" başlıklı metninde, yazması gerekeni ne sıkıntılarla, ne esrimelerle, ne zorluklarla, ne bunaltılarla yazdığını hatırlamajtan bir an olsun geri durmaz; söz açtığı tek mutluluk anı ilk kitabını bitirdiği zaman yaşadığı coşku ve aydınlanmadır.Bu neredeyse biricik deneyimin dışında, bana öyle geliyor ki, yaşamöyküsünün kalanı son derece karanlık, tünelde geçmişe benzeyen uzun bir yolculuktur.Seyahat ederken kimseyi, hatta manzarayı görmemek için arabasının perdelerini çekiyor olması, Roussel'in bir tür büyülenme, mutluluk, şeylerin ve varlığın genel hüsnükabulü içinde yazmadığının kanıtıdır.

Bunlara rağmen yazma zevki diye bir şey var mıdır?Bilmiyorum.Kesin olan bir şey varsa o da, yazma zorunluluğudur.

Güzel Tehlike
Michel Foucault

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder