21 Ocak 2017 Cumartesi

yüksek bilgelik, sonne, gözlerin oyunu, elias canetti

...
Beni bir keşif yolculuğuna çıkarıyormuş gibi konuşuyordu.Ben karşısında bir yazar olarak değil de, bir başka kişi olarak dinliyordum onu; dinliyor ve öğreniyordum.Önüme serdikleri öylesine şaşırtıcıydı ki, neredeyse bunları yazanın ben olduğuma inanamıyordum.Bir sınıfta öğrencilere eski çağlardan kalma bir metni açıklar gibi en küçük ayrıntıyı bile kaçırmamış olmasına hayret ettim.Kitabımla benim aramda böylece yarattığı uzaklık, el yazmasının çekmecemde durduğu dört yıldan daha büyüktü.En ince ayrıntılarına kadar iyi tasarlanmış, kendi içinde haklılığını ve onurunu barındıran büyük bir yapıt duruyordu karşımda.Sonne'nin fikirlerinin her biri büyülüyordu beni, hepsi ayrı ayrı şaşırtıyordu, tek dileğim, konuşmasına hiç son vermemesiydi.

Yavaş yavaş Sonne'nin sözcüklerinin ardında yatan niyeti fark etmeye başladım; kitabın çok zor günler geçireceğini biliyor, kaçınılmaz saldırılara karşı beni silahlandırmaya çalışıyordu.

Gözlerin Oyunu
Elias Canetti

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder