17 Şubat 2016 Çarşamba

solgun ateş, vladimir nabokov


Ölen ipekkuyruk kuşunun gölgesiydim ben
Pencere camının sahte mavisiydi kuşu katleden...
                                                               (Birinci Kanto)
---
Bir vakit ben, deli gençliğimde
Ölümden sonraki kurtuluşun herkesçe
Bilindiğinden şüphelenmiştim:
Bir şey bilmeyen sadece bendim;
Kitapların ve insanların büyük komplosu
Hakikati benden saklamaya yarıyordu....
                                                               (İkinci Kanto)
---
Tedbirler alabilmeyi: Ne yapmalı birden anlayınca
Genç ve korumasız bir genç kurbağa
Olduğunuzu işlek bir yolun tam ortasında;
Veya yanan bir ağacın altında
Bir ayı yavrusu olarak durduğunuzu,
Ya da bir papazın içinde kitap yiyen bir böcek olduğunuzu,
                                                              (Üçüncü Kanto)
---
Zaman büyümek demektir,
Ve cennette, büyümenin hiçbir anlamı yoktur.
                                                              (Üçüncü Kanto)
---
 Sonsuz hayat-demek aslında bir dizgi hatası
                                                              (Üçüncü Kanto)
---
Olaylar vardır, tuhaf durumlar, zihne
Sinmgeci gelen, kayıp teşbihlere
Benzerler; başıboş, ipini koparmış,
Hiçbir şeye bağlanamayan.Bir kuzey kralı varmış,
Hapisten kaçışı umutsuz görünse de, başarıya
Ulaşmış; çünkü kırk adam varmış ona
Sadık.O gece kralın kılığına girmişler,
Her biri, kaçan kralı taklit etmişler-
---
Sahte aşk meleklerinden oluşan özel bir yıkım grubu var muhakkak-Şeytan'ın  kutsal mekanlarda mide bulandırıcı kötülükler yapsınlar diye görevlendirdiği tombul, tüysüz küçük iblisler.
---
Küreklerine yaslanarak, ihtiyatla geçip giden büyük ekspres teni gözleriyle izleyen, göğsü bakır rengine dönmüş demiryolu işçilerinin terden parlamış mülayim yüzleri nasıl unutulur?
---
Öğrencilerin ödevlerinden bahisle: "Genellikle çok iyi niyetliyimdir (dedi Shade).Fakat affetmediğim bazı şeyler vardır."Kinbote: "Mesela?" "Gereken kitabı okumamak.Onu bir budala gibi okumak.İçinde simgeler aramak; örneğin, 'Yazar, yeşil yapraklar imgesini çarpıcı şekilde kullanmış, çünkü yeşil mutluluğun ve hğsranın simgesidir' Ayrıca, 'basit' ve 'samimi' kelimelerini övgü mahiyetinde kullanan öğrencilerin notunu feci şekilde kırma alışkanlığım var; mesela 'Shelly'nin üslubu her zaman çok basit ve iyidir' ya da 'Yeats her zaman samimidir.' Buna çok rastlanıyor; ne vakit yazarın samimiyetinden bahseden bir eleştirmen görsem, anlarım ki ya eleştirmen budalanın tekiymiş ya da yazar."Kinbote: "Ama bu düşünme tarzını lisede öğretiyorlarmış diye duydum?" "İşe oradan başlamalı.Bir çocuğa otuz konuyu anlatmak için otuz ayrı uzman gerekir.Çin hakkında hiçbir şey bilmeyen, enlemle boylamı birbirinden ayıramayan bezgin bir öğretmen, tutup da çocuğa pirinç tarlası resmi göstererek "İşte Çin budur" dememeli.
---
Her gün pisliklerin içinde eşelenip duruyoruz; tüm günahları sona erdiren günahımız belki affolunur.
---
Onlar bağlarken soylu ellerimizi
Dünyadan habersiz budalalarla alay edelim,
Ve sırf eğlenmek için, gözlerine tükürelim.

Müsaadenizle bu notu, hayli Darwincilik karşıtı bir özdeyişle sonlandıracağım: Öldüren, her zaman kurbanından düşük niteliklidir.
---
Ve hiç aldırmaksızın acıma,
Yavru geyiği bıraktı, kalbini aldı ama
---
Uzun sürebilseydi ömrü eğer,
Dışında zambaklar olurdu, içinde güller
---
680. Mısra: Lolita

Amerika'da büyük kasırgalara kadın isimleri verilir.Burada, dişi cinsiyetin öfkeli ve cadaloz olduğu ima edilmiyor; söz konusu kullanım daha ziyade, mesleki uygulamalara özgü.Mesela herhangi bir makine, onu severek kullanan kişinin nazarında 'dişi'dir; itfaiyecinin nazarında her alev parıltısı ("solgun" bile olsa!) dişidir; su, tutkulu tesisatçının nazarında dişidir.Şairimizin 1958 tarihli kasırgası için neden Linda ya da Lois yerine, az kullanılan -ve bazen papağanlara verilen- bir İspanyolca ismi tercih ettiği belli değildir.
---
725-728. Mısralar: Bay Shade...hepi toppu yarım bir gölge

Şairimizin kendine özgü bileşim sihrinin güzel bir örneği daha.Buradaki mahirane kelime oyunu, "gölge"nin aşikar eşanlamlarının yanı sıra, fazladan iki anlamı daha çağırıyor.Doktor, hem kendinden geçmiş haldeki Shade'in, kimliğinin ancak yarısına sahip çıkabildiğini söylüyor, hem de o esnada yarı yarıya hayalet olduğunu.Dostumu tedavi eden hekimi tanıdığım için, kendisinin böyle nüktedanlık gösteremeyecek denli sıkıcı biri olduğunu eklemeliyim.
---
Benzerlikler, farklılıkların gölgeleridir.Farklı insanlar, farklı benzerlikler ve benzer farklılıklar görürler.

Solgun Ateş
Vladimir Nabokov

the hedgehog le hérisson (2009), mona achache


Bütün bu şans ve berekete rağmen, uzun zamandır farkındayım ki, gittiğim yolun sonu bir akvaryum.
Öyle bir dünya ki, bütün yetişkinler, araba camına çarpan sinekler gibi.




Öldüğünüzde, önemli olan ölümün kendisi değil.Önemli olan, o anda ne yaptığınız.Taniguchi'nin mangasında,
kahramanlar, Everest'e tırmanırken ölmüştü.Benim Everest'im de işte bu.Bir film yapmak.


"Tüm mutlu aileler birbirlerine benzerler. 
Her mutsuz aileninse kendine özgü bir mutsuzluğu vardır."Tolstoy


Öldüğün anda sen ne yapıyordun?
Sevmeye hazırdın.



Umarım senin hayatın vaatlerini yerine getirir.

Le Hérisson (2009)
Yaşamaya Değer
Mona Achache

16 Şubat 2016 Salı

marlboro dilekçesi, hüsrev hatemi'den duyduklarımız, nevhayat tulay gouwy

1998 yılı.Hüsrev Hatemi, bir tıp kongresi sebebiyle Paris'Tedir.Türkiye grubu ile bir kaldırım kahvesinde otururlarken, karşısındaki doktor hanımın önündeki sigara paketinden, bir sigara tellendirme isteği içinde uyanır.Birkaç dakika sonra bu istek iyice artar.Küçük bir kağıda şu iki mısraı yazarak doktor hanımın önüne sürer:

"Aynaya bak görmeğe bir hûbrû için
Bezl eyledik âb-ı rûmuzu bir marlburû için"*

Doktor Hanım, bu pusulayı çantasına atarken, "Teşekkür ederim, otel odasında anlamağa çalışacağım" diyecek olur.Hüsrev Hatemi "Aman şimdi anlayın, sizden bir sigara istiyorum der" ve Marlboroya kavuşur.

*Sen güzel bir yüz görmek için aynaya bak, biz yüzümüzün suyunu bir Marlboro için döktük, saçtık.

Marlboro Dilekçesi
Hüsrev Hatemi'den Duyduklarımız
Nevhayat Tulay Gouwy

ağız tadı, elif sofya


Bana birkaç hayvan geldi güneyden
Birkaç ağaç çığlığı
Kapanması zor yaralar geldi
Üstümde derin çizgili bir üst deri
ve su pireleri yaşıyordu
Sularınıza ırmak olmak
gelmiyordu içimden

Kalkıp geçtim geçmişteki mevsimlerden
Bir beden diğerine titreyişle değerken
Tek ve uzun bir cümle ile bırakıldım
Yüzünüze çarpan budur
Budur saçlarınızda dolaşan
Gözünüze batan diken
Yaranızı yırtan budur

İri, iyi sesleri unutup
O boşluğa sözcükler doldurdunuz
Bunun için ağzınızda
Ateşten geçirilmiş ölülerin tadı var

Elif Sofya
Ağız Tadı
Dik Âlâ

satantango (1994), bela tarr


Satantango (1994)
Bela Tarr



 

mahmud ile yol başındaki derviş, feridüddin attar, ilahiname


Vaktiyle Mahmud ordusuyla gidiyordu
Yolda karşısına bir derviş çıktı

Şah ovada ona selam verdi
Derviş de selamını alıp yoluna devam etti

Temiz yaradılışlı şah askerlerine dedi
Kendini beğenmiş şu dervişe bakın

Derviş ona dedi: Akıllı biriysen
Derviş senin gibi olur; niye bana nispet edersin?

Yüzden çok şehre, köye gittim
Her mescitte senin yoksulluğunu gördüm

her evde arpa arpa, hatta yarım arpa
Senin gibi yoksul için vergi topluyorlar

Hiçbir pazar, dükkan görmedim ki
Senin zulmünnden oradan feryat yükselmesin

Şimdi, gözün iyi görüyorsa
Bak, ikimizden hangisi yoksul acaba?

Feridüddin Attar
Mahmud ile Yol Başındaki Derviş
İlahiname

bir daracık pencere, birgitay aktaş

Bir Daracık Pencere-Birgitay Aktaş

...
Her ayın her gününde
Her yılın her ayında
Günde bir kerpiç düşer
Gönlümün sarayında(n)
... 

Şanlıurfa-Cemil Cankat-Muzaffer Sarısözen


ihsan oktay anar karakterleri




   






              


İhsan Oktay Anar Karakterleri

camel, rajaz


Camel-Rajaz

 

edebiyatçılar üzerine, elias canetti


Her zaman kanayan yarası olmayan bir yazar, benim için yazar değildir.Gururdan dolayı merhamet görmek istemiyorsa yarasını saklamayı tercih edebilir, ama onsuz olmamalı.
---
Böyle bir geceyi ben 1931 Ağustosunda, Woyzeck'i ilk kez okuduğumda yaşadım.Bir önceki bütün yıl boyunca Körleşme'de yaşamıştım.İnzivaya çekilmiş bir hayattı o, bir çeşit angaryaydı; o yıl normal olarak olup biten her şey uzaklaştırılmıştı.Ama işte Kien, kitaplarıyla birlikte kendini yakmıştı, anlaşılmaz bir şekilde  kendi kitaplarımı o kaderin içine çekilmiş hissettim: bu, Kien'e kitaplara dokunma izni verişimin suçu muydu, kendi kitaplarımı onunkiler için kurban etmem hakseverlik miydi?Her ne ise, benden gizlendiler ve ben kendimi yanıp kül olmuş ve kör olarak kendi yarattığım çölde buldum.
---
Senin için çaresiz bir dert olan, onun için bir seanstır.
---
Her şeyi birbiriyle ilişkilendiren edebiyatçılar benim için çekilmezdirler.
---
Ölümü intiharla disipline edeceğini öne süren şu B.! En iyi şeyin ölüm olduğuna herkesi inandırmadan önce kendini öldürmüyor.
---
Hicivci, cezanın doğasını değiştirir.O kendini yargıç olarak görevlendirir, ama ölçüsü yoktur.Yasası, keyfiliktir ve abartıdır.Kırbacı sonsuzdur ve en ücra fare deliğine kadar uzanır.Oradan kendini hiç ilgilendirmeyen bir şey çekip çıkarır, ve başlar kırbaçlamaya, sanki kendi haksızlığının öcünü alır gibi.Etkisi, insafsızlığındadır.Asla kendini denetlemez.Kendini denetler denetlemez, hali bitiktir, kolları halsizleşir, kırbaç elinden kayar.
---
"Hayat Bilgisi" pek bir şey değildir ve yaşamadan sırf  romanlardan da , mesela Balzac'tan öğrenilebilir.
---
Gogol'ü canlı tutan, onun kalpsizliğidir.Bu, onun korkusu kadar büyüktür.Bundan sıyrılmak için alay eder, ama korkusu asla dinmez.
---
Belirtmek gerek: Tolstoy 82 yaşına kadar yaşadı.Dostoyevski ise yalnızca 59..23 yıl çok uzun bir zamandır.Tolstoy daha 1887'de ölmüş olsaydı gerçekten var olabilir miydi?
Ömürlerdeki haksızlığı görmemek çok imkansız.
---
Sanatı mesafesizliğinden oluşan edebiyatçı: Dostoyevski!
---
Dostoyevski beni "manzaralar"dan korumuştur.
---
Ben Freud olsaydım, kendimden kaçardım.
---
"Ben yalnızca aşağı bölgelerde nefes alabiliyorum" Robert Walser'in bu cümlesi, edebiyatçıların kader cümlesi olabilirdi.
---
Kafka'nın karmaşaları, bakış açısından gelmedi.Onun katılığı, bağımlılık katılığıdır.Kendini uzaklaştırmak için Taoist olur.
---
Vaazlar mümini gururlandırır.Kafka vaazdan vazgeçer.Babasının öğütlerini iletmez; ilginç bir suskunluk, onun bu en büyük meziyeti, oğullara babalardan intikal eden öğütler zinciri mekanizmasını kırmasına izin verir.
...
Asla bir Tanrı olmak istemeyen Kafka, hiçbir zaman da bir çocuk değildi.Bazılarının onda ürkütücü buldukları ve beni de huzursuz eden şey, onun sürekli yetişkin halidir.Emir vermeksizin, ama oyun da oynamaksızın düşünür o.
..
Kafka'yı okurken kimden böyle utanıyorsun?-Sen kendi gücünden utanıyorsun.
Kafka'nın önünde bu bitmek bilmez küçülme:
Önüme geleni yediğim için mi? (Ben ne yediğim üzerine hiç kafa yormamışımdır)
Benim yapamayacağım şekilde dakikliğe özen gösterdiği için mi? (ben sadece abartılarımın dakikliğini bilirim)
Mutlu olabildiğim ve bundan kaçınmadığım ortaya çıktığı için mi?
Kendinde bir tek iyi şey görmek ona izin verilmediğinden mi? (bense iyi şeylerle donanmış haldeyim)
Onun hastalığı mı bulaştı bana da, şimdi kendimden nefret etme tarzımı onunkiyle değiştirdim?

Kafka'dan gelen bir esinti: Sanki tınlayan bir zayıflık.Ama bu bir zayıflık değil; bu, öbür taraftan vazgeçme; bundan arta kalan ise vazgeçmenin tınısı.
---
Musil: O kırk yıl boyunca kendi içinde yerleşip kaldı ve içinde tutuklu olarak da öldü.
---
Susturulmuş insanlar hakkında yargımız olmaz.

Elias Canetti 

Biricik olana ilişkin deneyim, bilinenin sınıfına dahil etmek olur.Şurada , önümde, sudaki sazların arasından sırılsıklam ve koca boynuzlarıyla doğrulan manda, zoolojik açıdan çoktan belirlenmiştir, şu türün ve alt-türün bir örneğidir.Latince terim o uzmanlık alanına ait kitaplar hazırdır, kitabı açıp bakarım ve mesele biter.Ama manda harekete geçip bana doğru gelirse, iş değişir.O zaman türe ilişkin soru uçup gider, o zaman hayvan, bir defaya özgü bir şey olup çıkar, şimdi o, ad takılamayan bir şeydir.Bir ölüm ve yaşam sorunu söz konusudur.Üstesinden gelinmesi gereken bir şey vardır...Canetti korumasız kalır.O, manda ile ne sınıflandıran bir zoolog olarak, ne de kemik yapısını değerlendiren ve pazar fiyatını belirleyen bir tüccar olarak karşılaşabilir.Dev hayvan ona doğru saldırır ve Canetti bu saldırının üstesinden gelmek durumundadır.

Peter Von Matt


Edebiyatçılar Üzerine
Elias Canetti
Çeviren: Gürsel Aytaç