yeraltından notlar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
yeraltından notlar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

20 Aralık 2019 Cuma

dostoyevski üzerine, vladimir nabokov, rus edebiyatı dersleri


1848'de birkaç Avrupa ülkesinde gerçekleşe ayaklanmalardan sonra, Rusya'da bir gericilik dalgası ortaya çıkmıştı; telaşa kapılan hükümet, muhaliflerin hiçbirine aman vermiyordu.Petraşevskiciler tutuklandı; tutuklananlar arasında Dostoyevski de vardı."Suç planlarına dahil olmaktan, Belinski'nin (Gogol'e yazdığı) yazdığı, Ortodoks Kilisesi'ne ve Yüce İktidar'a yönelik saygısızca ifadelerle dolu mektubu çoğaltmaktan ve özel matbaaları kullanarak diğerleriyle birlikte, hükümet karşıtı yazıları dağıtmaya teşebbüsten" suçlu bulundu.Petro ve Pavel Kalesi'nde yargılanmayı bekledi; kalenin komutanı, atalarımdan General Nabokov'du.

...

Dostoyevski Sibirya'daki dört esaret yılını, katiller ve hırsızlarla birlikte geçirdi; sıradan mahkumlarla politik mahkumlar arasında hiçbir fark gözetilmiyordu.Bu yılları "Ölüler Evinden Anılar" (1862) kitabında betimledi.Anlattıkları hoş şeyler değildir.Yaşadığı tüm aşağılamaları, zorlukları ve aralarında yaşadığı suçluları ayrıntılı olarak betimlemiştir.Dostoyevski bu ortamda aklını tamamen yitirmemek için, bir tür kaçış yolu bulmak zorundaydı.Kaçış yolunu işte o yıllarda geliştirdiği nevrotik Hristiyanlıkta buldu.Aralarında yaşadığı mahkumlardan baılarının, canavarlıklarının yanında zaman zaman insani özellikler göstermesi tabiidir.Dostoyevski bu belirtileri toplayıp, üzerlerine basit Rus insanının çok yapay ve patolojik bir idealizasyonunu inşa etti.Sonraları sapacağı manevi yolun ilk adımıydı bu.

...

"Duygusal" ile "duyarlı"yı ayırt etmemiz lazım.Duygusal biri boş zamanlarında gayet gaddar olabilir.Oysa duyarlı biri asla zalim değildir.
...
Duygusal etki, onun hoşlandığı türden bir çelişkiye yol açıyordu: erdemli insanları acınası vaziyete düşürmek ve bu vaziyetin içinden merhametin son bir nebzesini bulup çıkarmak.

...

Bütün karakterlerin "günahın içinden gelerek İsa'yı bulma"larından, yahut Rus yazarı İvan Bunin'in dobra dobra söylediği gibi, "İsa'nın her tarafa dökülüp saçılma"sından pek hoşlanmıyorum.

...

Edebiyatla uğraşmanın bir yönteminden daha bahsedeceğim; bu en basit ve belki en önemli yöntemdir.Bir kitaptan nefret etseniz bile, nefret ettiğiniz yazardan farklı ve daha iyi bir bakış açısı yahut daha iyi ifade biçimleri tahayyül ederek, yine sanatsal bir haz alabilirsiniz.

...

Dostoyevski'nin fiziksel çile ve aşağılanmanın namuslu kişiyi geliştireceğine tutkuyla inanmasının kökeninde, kişisel bir trajedi yatıyor olabilir.Sibirya'da mahpusken, içindeki özgürlük aşığından, isyankardan, bireyciden bir şeyler kaybettiğini, en azından hevesinin törpülendiğini hissetmiş olmalıdır; fakat oradan "daha iyi bir adam" olarak döndüğünü inatla savunmuştur.

...


Fare Deliğinden Notlar (1864) Üzerine
(Yeraltından Notlar)

Alçalmışlıktan keyif almak, Dostoyevski'nin gözde temaları arasındadır.

...

Fare-adamın isyanı yaratıcı bir dürtüye değil, kendisinin bozuk ahlaklı, ahlaki açıdan güdük biri olmasına dayanmaktadır; tabiat yasaları, yıkamayacağı taştan bir duvardır onun gözünde.Fakat burada yine bir genellemeye, bir alegoriye saplanırız; çünkü belirgin bir amaç, belirgin bir taş duvar çağrışımı yoktur ortada.Bazarov (Babalar ve Oğullar) bir nihilistin yıkmak istediği şeyin, köleliğe de cevaz veren eski düzen olduğunu biliyordu.Buradaki fare ise, kendisinin icat ettiği, taştan değil kartondan yapılma dünyaya garezini dile getirmektedir sadece.

...

Yedinci bölümün başında Dostoyevski'nin tarzının iyi bir örneğini buluruz; Garnett'in çevirisini gözden geçiren Guerney bu kısmı çok güzel aktarmıştır.

"Fakat bunların hepsi tatlı hayallerden ibaret.Söylesenize, insanların kötülük yapmasının gerçek çıkarlarını bilmemelerinden ileri geldiğini ilk ortaya atan kimdir, aydınlanan insanın gerçek çıkarını görünce, kötülük yapmayı hemen bırakıp iyi ve onurlu biri olacağını, çıkarının sadece iyilik yapmakta olduğunu anladığı ve hiç kimse de kendi çıkarlarına aykırı davranmayacağı için hep iyilik yapmak zorunda kalacağını ilk kim uydurdu?Hey gidi saf çocuk!Temiz yürekli bebek!Dünya kurulalı beri insanların yalnız kişisel çıkarlarını düşünerek hareket ettikleri görülmüş müdür?Peki göz göre göre, yani gerçek çıkarının nerede olduğunu bildiği halde bunu umursamadan, hiç kimsenin ve hiçbir şeyin onları zorlamadığı başka, tehlikeli bir yolu tutan ve kaderin kendilerine çizdiği yoldan yürümek varken, kasten yapar gibi yeni, çetin, saçma, karmakarışık bir yol keşfetmekte inat eden milyonlarca örneğe ne demeli?İnatçılık ve dik kafalılık onlara çıkarlarından daha tatlı geliyor anlaşılan."

Vladimir Nabokov
Çeviren: Yiğit Yavuz
Rus Edebiyatı Dersleri
İletişim Yayınları

7 Ağustos 2013 Çarşamba

sayın generalim, muharrem, yeraltı, zeki demirkubuz




"Sevgili generalim Cevdet Bey, pardon Cevat Bey ve kadirşinas yalakaları; şunu iyi bilin ki, gösteriş budalası insanlardan, gösterişli laflardan, gösterişin kendisinden hiç hoşlanmam, bu bir! Kibirden, kendini beğenmişlikten, bütün bu dağları ben yarattım havalarından, süslü kişiliklerden nefret ederim, bu iki! Yalakalardan, yalakalıktan, yalakaca edilmiş laflardan ve davranışlardan da nefret ederim bu üç! Dördüncüsü; gerçeği, içtenliği, samimiyeti çok severim.Ve Dostoyevski'nin dediği gibi: gerçeğin, her şeyin üstünde, zavallı egoların bile üstünde tutulmasını isterim.Arkadaşlığın karşılıklı, açık sözlü ve yalansız olanı için canımı veririm.Evet buna bayılırım sayın generalim!Arkadaşlık, hassaslık ve incelik isteyen bir iştir. Öyle kabalığa, özensizliğe, alaycılığa gelmez!…Daha ne söyleyecektim?Neyse, niye uzatıyorum ki…Yine de şerefinize sayın generalim! Güle güle gidin İstanbul’a.O kahpe Bizans’ı bizim içi fethedin.Ordan da sürün atınızı Batı’ya, Viyana’ya! Nobel’di, Oscar’dı, ne bulursanız getirin Ankara’ya! Şerefinize sayın generalim, şerefinize!
Muharrem, Yeraltı / Zeki Demirkubuz
 

3 Temmuz 2012 Salı

yeraltından notlar, dostoyevski





Yağmur yağarken böyle bir saray yerine , bir tavuk kümesi görsem, ıslanmamak için oraya sığınırdım.Ama kümes beni yağmurdan korudu diye de ona minnettar kalıp, saray gibi göremem doğrusu.Bana gülerek, böyle bir durumda kümesle sarayın arasında bir fark olmadığını söyleyeceksiniz."Evet, yaşamda tek amacımız ıslanmamak olsaydı, söylediğiniz doğru olurdu" diye cevap veriyorum size..




Yeraltından Notlar
Dostoyevski