seyhan erözçelik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
seyhan erözçelik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

13 Mart 2023 Pazartesi

Salyangozun İpek İzi - Seyhan Erözçelik

SALYANGOZUN İPEK İZİ

Benim yüküm ağır.

Göz kamaştıran izler bırakıyorum
yürüdükçe göğe.

Kabuğumu kendim ürettim.
Yürüyorum ağır ağır.

Korkunca büzülürüm kabuğuma.

Biliyorum o taşın altını,
yılan yuvası.

Ama yürüyorum bile bile.

Karada mıyım, sular içinde mi?

Varmak için yürümek, varmaktır.

Gökteyim, ben kabuksuz kaldım,
kabuk bensiz.

Ardımdaki izleri bir çocuk görüyor.

Seyhan Erözçelik
Göğ
Kara Yazılı Meşkler

17 Mart 2022 Perşembe

Hatıralar Dükkânı - Seyhan Erözçelik / Yeis ile Tabanca


Hatıralar Dükkânı'ndan içeriye girdiğimde, yağmur -elbette!- yağıyordu.Ufak tefek, güleç yüzlü, ihtiyar satıcı, az kullanılmış hatıraları görmek istediğimi söyleyince, tezgâhın üstünü irili ufaklı, rengarenk bir sürü malla doldurdu ve bunları birer birer eline alıp anlatmaya koyuldu.Doğrusu, satıcıyı can kulağıyla dinlediğim söylenemezdi, çünkü bu arada ben dükkânın içini incelemekle meşguldüm.İçerisi antikacı dükkânlarının içlerine hiç de benzemiyordu -oraları küf kokar ve gizli acıları barındırır, yanılgılar peşinizi bırakmaz oralarda.Burda gördüklerimse, bir kinetoskoptan görülenlere benzetilebilir belki de: Apaçık sahteliğin ve kısalığın hükmü.Böylece, bu dükkânın tahminimin aksine, ne denli hayatın içinde olduğunu farkettim.

Satıcıdan işitebildiğim kadarından anladığıma göre, dükkândaki mallar az çok hepimizin bildiği, yaşadığı hatıralardı.Olsun!Zaten hepimizi müşterek kılan da, bu sıradan hatıraların bizde yarattığı kırık dökük tesirler değil de nedir?Kaldı ki, insanlar arasındaki dar mesafeleri

-sahiden dardır-, bu az kullanılmış hatıralar doğurmuştur ve ferd olabilmek için o dar mesafeler fevkalade lüzumludur.

Dükkândan hatıra paketleriyle çıktığımda yağmur dinmiş, hava kararmıştı ve sokak fenerlerinin ışıkları ıslak parke taşlarında pek hoş bir manzara arzediyorlardı.Bu göz şöleni beni adeta sarhoş etti.Momentum'un bütün güzelliği işte önümde duruyordu.Bu güzelliği ürkütmemek ve muhafaza edebilmek için bir gölge gibi süzüldüm sokaklardan.Odama vardığımda huzurlu bir yorgunluk vardı üzerimde.Paketleri açmadan ve soyunmaya dahi fırsat bulamadan, kendimi uykunun kollarına terk ettim.

O gece rüya gördüğümü ve bunu anlatacağımı zannedenler yanılıyorlar.Onlara, bitememiş şiirimle cevap verirsem, uyurken rüya görmediğim meydana çıkacaktır.

İşte, sahte hayat kırıntıları, ey okur,
tut avucunda sıkıca altını, sabret!
Bırak dalsın şair gümüş rüyalara,
en nihayet o da eşyalaştığını
hissetmeyecek mi, bizzat eşyalaştırıp
harabeye çevirdiği onca aşkla?

Affet şairi, okur,
onun hatıraları alfabetik olmayan
bir acayip lügatta -vaktinde kül olamaz!
Aslında sen çok iyi bilirsin,
neler olur hayatta!

Kalktığımda ilk işim, paketleri açıp hatıraları kaleme almak oldu.Tabii, biraz mürekkep sıkıntısı çektim.Bu meseleyi, kendi bulduğum bir usulle, kullanmadığım kitaplardan kazıdığım harfleri kanla karıştırarak hallettim.Çok kıymet verdiğim bazı kitapların da bu arada kazaya uğradığını iş işten geçtikten sonra farkettim.Kaybolan kanımı ise, bir müddet vampirlikle telafi ettim.

İşte, kitabın hikayesi bu.O dükkânı da bir daha bulamadım.Yalnız bir kitapta, Nathaniel Hawthorne'un The House of the Seven Gables'ında o dükkâna çok benzeyen başka bir dükkândan bahsediliyordu.

***

Gönül isterdi ki, elinizdeki bu kitabın şöyle bir ilanı yapılsın:

SATILIK ANLAR.Çok ucuza, az kullanılmış anlar acele satılıktır.Çok acele, çünkü tempus transit gelidum mundus renovatur!Wagner, kalipso, caz sevenlere.Bolivya'dan üç-beş dönüm toprak alıp çiftçilik yapmak isteyenlere.Şövalyelere ve silahşorlara.Kaybolmak isteyenlere...Biraz klasik bir hava, biraz da romantizm.Bir parça da şiddet!Afiyet olsun...

(Temmuz 84)
Seyhan Erözçelik
Hatıralar Dükkânı
Yeis ile Tabanca

5 Şubat 2021 Cuma

Gül Kangren Oldu, Seyhan Erözçelik, Gül ve Telve

Gül Kangren Oldu

Ayağı kesilen adam,
zaman zaman kesik ayağının
kaşındığını hissedermiş.

Çoktan patlamış olan iltaap,
bu yüzden hâlâ zonkluyor!

Güle kan girmiş.

Seyhan Erözçelik
Gül ve Telve

4 Şubat 2021 Perşembe

Gülün Hançeresi, Gül ve Telve - Seyhan Erözçelik

Hançeremde saksağan var,
kalbimde sansar...
Yürüdükçe ürkerdi kadınlar...

Bir sağa bir sola,
haykıra haykıra...

Ama benim sesim kısık artık.
Gültozları kaçtı boğazıma
Diken battı topuğuma...
En ince yerimden vurulmuşum ben.

Hançeremde saksağan vardı,
kalbimde sansar...

Aya baktım, topuğumdan vuruldum.

İflah olmaz artık bu dert.
Kimse sevmez aysarları...

Gün doğuyorsa eğer.
Yani gün doğuyorsa eğer...

Şimdi hançerem saksağan,
kalbimde sansar -

Gül yaprakları battı damarlarıma.

Sansar gözlerini kırpıştırdıkça
yapraklar yüzüyor kanımda.

Sansar kan pompalıyor gözleriyle,
sözleriyle...

Etözüm de bir gül gibi kuruyor.

Gül gibi.


Seyhan Erözçelik
Gül ve Telve


15 Aralık 2020 Salı

Sırça Köşk, Seyhan Erözçelik

 


Sır/ça Köşk

Hiç ölmüyorum ki.Şimdi kasımpatılar
ölüyor birer düşer.Dünyanın bütün
patlarına brkaç parça gözyaşı
gönder.Şimdi.Hemen.Sırça köşk
                                               ah! Birer
bireriz, sen de bir gel.Herkes gitti, her-
Yalnız biz varız.Biz varız yalnız, gel bir
ey gel!
                İşte sırça bir köşk, derin.
O köşkte inler birileri.İşte bir sır-
Çal kapısını.Çal.Avazın çıktığı kadar
bağır,
         Hiç'e bir anlam!Hiç'e bir anlam!
Anla/ma bir hiç...işte bir hiç.Sen
sana bak.Orda yakarır birileri,
akrep gelmesin kuyruğuyla kendini
delmesin örümcek örmesin
                                                 Oysa, hepsi
olur.Akrep gelir, kuyruğuyla deler
kendini, örümcek örer ve her şey biter.
Kimse hiç'e bir anlam aramaz o
kertede.Kimse
                        Ve her kimse sen
sana bak, in/san.Dünyada bir in/san/ma.
Ha ha ha!

Seyhan Erözçelik

13 Aralık 2020 Pazar

Rosebud - Seyhan Erözçelik, Gül ve Telve

ROSEBUD (*)

Çiyler donmuş.Dolayısıyla kırağı yağmış.

Topuğuma kırağı battı.
Ve ben neden ölmedim? 
Çünkü kırağı kalbimde.
Ruhum kırağı. 

Çocukken topuğuma
kırağı battı benim. 
Annem söyledi, 
topuğuma kırağı batmış benim. 
Ve ben o zaman ölmüşüm.
Yani ben bir kez öldüm. 

Ben çocukken ölmüşüm. 

Annem söyledi.
Bir daha ölmem.
Annem söyledi,
ben çocukken ölmüşüm.
Bir daha ölmem ben. 

(Ölüm,
çocukluk hastalığıysa eğer!) 

Topuğuma kırağı batınca,
ben ölmüşüm. 
Topuğumdan, 
kırağıyla vurulmuşum.

Canevimden vurulmuşum.

Kırağı, birbirlerini kesen doğrularla, yani birbirini kesen eliflerle örülür.Gökten yağan eliflerle.Toz ve kırağı, birbirine karşıdır.Toz, elif haline varamaz.
Su olmadıkça, yağmadıkça.

Elifler, tozu yok eder.Yeryüzüne, tozun bulunduğu yerlere
yeni bir düzen getirir.

Birbirini kesen eliflerin düzeni.

Kesmek?

Bu en iyi kırağıdan anlaşılır.

Kırağının ömrü, bir çocuğun topuğuna,
yani benim topuğuma raslayınca
ya da güneş çıkıncaya kadardır.

Ay, kırağıyı etkiler.
Biçimlenmesinde payı vardır.

Kır!

Ruhta ağırdır.

Kırda gün ağarır, çocuk topuğuyla vurur.

Gökyüzü kırılır.

Elifler toz olur.

Gözümü kesen elifler toprağa dökülür,
benim peşime düşer.

Kırağı benim.

Ben, yani çocuk.Çocuğun saf yüzü.

(En şeytan yüzü.)
Kırağı çocuğu. Isırgan yaprakları büyüyor kalbimde.
Bir çocuğun topuğu, yani benim topuğum, kırdı kırağıyı.
Kırağı parçaları, kalpteki dokuları parçaladı, kesti. Kırağı eridi,
kesikler kaldı. Kırağı,
çelikten daha soğuk. Topuk, tozu eşeliyor.
Toz içinde bir şeyler bulmaya çalışıyor

Ama her şey donuk!

Sabah feci bir donla karşılaştık. Kırağı ve buz kırarken, baktım,
herkes aynı şeyi yapıyor.

Gökkuşağı insanların nasıl hoşuna gidiyorsa,
demek ki kırağıları topuklamak da hoşuna gidiyor.

Kırağının içi boş olduğu için, kırılırken çıkan ses de
o kadar ilginç.
(Olamaz! Yoksa Ahileas'ın çığlığı mı bu!)

Sanki bir çalgı gibi.
Çok ince cam bardakların kırılması gibi.

Belki de kristal bir kemiğin.

Hala dağılmadıysan,
sen bu şiiri unur,
beni unutma.
Ben,

gençlik ne demek,
biliyorum.

Zaren topuğumdan vurulmuşum-


1993-1996


Seyhan Erözçelik
(1962 - 2011)

(*) Rosebud: goncagül