ikiye bölünen vikont etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ikiye bölünen vikont etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

22 Mart 2023 Çarşamba

Italo Calvino - Öyküleri Üzerine Kendi Değinilerinden - Örümceklerin Yuvalandığı Patika & İkiye Bölünen Vikont

...

Partizan öyküleriyle işe başlamam bir rastlantı değildi: O öyküler iyi gidiyordu, çünkü tehlike dolu, baştan sona hareketli, birazcık zalimce, birazcık böbürlenici, günün ruhuna uygundu, anlatının tuzu biberi olan "gerilimi" içeriyordu.Kısa bir roman da yazmıştım, 1946'da, "Örümceklerin Yuvalandığı Patika", yeni gerçekçi sertlikte ortalığı kırıp geçirmiştim, gelin görün ki eleştirmenler "masalsı" olduğumu söylemeye başladılar.Ben o oyunu üstleniyordum: Gayet iyi anlıyordum ki, marifet proletaryadan ve gündelik hayattaki şiddet olaylarından söz ederken masalsı olabilmektedir, öyle ya, şatolarla kuğulardan dem vururken masalsı olmakta hiçbir hüner yoktur.

...

Gelgelelim öykümüze, bir süredir boylu boyunca ikiye bölünmüş, parçalarının her biri kendi yolunu giden bir adam düşünüyordum.Modern bir savaştaki bir askerin öyküsü mü?Ama o her zamanki anlatımcı hiciv bin kez kullanılmıştı: Eski zaman savaşlarından biri daha uygun, Türkler, bir pala darbesi, hayır: Bir top güllesi daha iyi, böylece bir yarının yok olduğu düşünülür ve sonradan ortaya çıkar.Öyleyse top kullanan Türkler mi?Evet, Türk-Avusturya savaşları, 17. yüzyıl sonu, Prens Öjen, ama hepsi belirsiz bırakılacak, tarihsel roman beni ilgilendirmiyordu henüz.Demek ki: Adamın bir yarısı hayatta kalacak, öteki yarısı ikinci bir aşamada çıkagelecek.İkisini birbirinden nasıl ayırmalı peki?Etkileyiciliği kesin olan sistem bir yarıyı iyi, öbür yarıyı kötü yapmak, R.L. Stevensovari bir karşıtlık, Dr. Jekyll ile Mr. Hyde gibi, Master of Ballantrae'deki kardeşler gibi.Böylece öykü kusursuz bir geometri izleyen bir şemaya göre kendi kendine kuruluyordu.Eleştirmenler de hatalı bir iz sürmeye başlayabilirlerdi: Beni aslında ilgilendirenin iyilik ve kötülük sorunu olduğunu söyleyeceklerdi.Hayır, o konu beni hiç de ilgilendiriyor değildi, iyilikle kötülüğü bir an bile düşünmüş değildim.Bir ressam nasıl bir şekli belirginleştirmek için alışılagelmiş bir renk kontrastı kullanırsa, ben de beni ilgilendiren şeyi, yani ikiye bölünüşü belirginleştirmek üzere pek kullanılmış bir anlatısal kontrasta başvurmuştum.

İkiye bölünmüş, sakat kalmış, eksik, kendi kendine düşmandır çağdaş insan; Marx ona "yabancılaşmış" demişti, Freud "bastırılmış"; eskiden bir uyum durumu varmış ki yitirilmiş, yeni bir bütünlük aranmakta.Öyküye bilinçli olarak vermeyi istediğim ideolojik-ahlaksal anafikir buydu.Ama onu felsefi düzlemde işleyip  derinleştirmek yerine, anlatıya her parçası diğerleriyle iyice bağlantılı bir düzenek görevini yapacak bir iskelet, lirik düş gücünün serbest çağrışımlarından kan ve can vermeyi yeğlerdim.

...

Italo Calvino - 1960 Notu

17 Mart 2023 Cuma

İkiye Bölünen Vikont - Atalarımız, İtalo Calvino

..."Peki kargalar, akbabalar, öbür yırtıcı kuşlar nereye gittiler?"diye sordu.Yüzü sararmıştı, ama gözleri ışıyordu.

Emir eri, esmer, bıyıklı, gözlerini yerden kaldırmayan bir askerdi.

"Vebadan ölenleri yiye yiye onlar da vebaya yakalandılar," dedi, mızrağıyla karaçalıları göstererek.Daha dikkatle bakınca, bunların çalı olmayıp yırtıcı kuşların tüyleri ya da kurumuş bacakları olduğu anlaşılıyordu.

"Kuşun mu, yoksa insanın mı daha önce öldüğü, hangisinin karnını doyurmak için ötekinin üstüne atladığı bilinmiyor" dedi Curzio.

...

"Birçok yiğidin dün deşilen iç organları henüz yerde, ama kendileri gökyüzünde," diye bir belirleme yaptı Curzio, sonra da ıstavroz çıkardı.

...

O sırada benim en mutlu dönemimdi, hep Doktor Trelawney ile birlikte ormana gidip taşlaşmış deniz kabuklusu arardık.Doktor Trelawney İngilizce.Batan bir gemiden, güvertedeki bir fıçıya tutunarak kurtulup kıyılarımıza ulaşmıştı.Ömrü boyunca gemilerde doktorluk yapmış, aralarında Kaptan Cook'unkiler de bulunan uzun ve tehlikeli yolculuklara katılmış, güverte altında pişti oynadığından dünyanın hiçbir yerini görememişti.

...

En büyük etkinlikleri, harpın tellerine bir sürü çan asarak yaptıkları, kendi icatları garip çalgıyı çalmak, tiz perdeden şarkı söylemek, sanki hep paskalya imiş gibi, her renkten boya ile yumurtaları boyamaktı.Böylece tatlı ezgiler söyleyerek, biçimi bozulan yüzlerinin çevresine yasemin taçları takarak, hastalığın kendilerini ayırmış olduğu insan topluluğunu unuturlardı.

...

"Çevrem inançsız insanlarla çevrili" diye sürdürdü Medardo."Hepsinden kurtulmak, Kalvincileri şatoya çağırmak istiyorum.Siz Mastro Ezechiele, benim bakanım olacaksınız.Terralba'yı Kalvincilerin toprağı ilan edip Katolik prenslere savaş açacağım.Siz ve aileniz öncülük edeceksiniz.Kabul mü, Ezechiele?Beni dininize kabul edecek misiniz?"

İhtiyar, iri göğsünde silahıyla, devinimsiz, dimdik duruyordu."Dinimizin o kadar çok şeyini unuttum ki," dedi, "bir başkasını dinimize kabul etme düşüncesizliğini gösteremem.Ben kendi toprağımda, kendi vicdanımla baş başa kalacağım.Siz de kendi toprağınızda, kendi vicdanınızla kalın."

...

"Kellelerimiz henüz omuzlarımızın üstünde efendim." dedi ihtiyar, "ama kopartılması kellelerimizden zor olan bir şey daha var."

...

"Bir açıklama istiyorum doktor, olmayan bacağımın çok yürümek nedeniyle ağrıdığı gibi bir duyguya kapılıyorum.Ne olabilir bu?"

Trelawney her zamanki gibi şaşırıp kekeledi, vikont atını uzaklaştırdı.Ama sorusu, kafasını ellerinin arasına alıp düşünmeye koyulan doktoru etkilemişti.İnsan sağlığıyla ilgili bir konuya bu denli ilgi gösterdiğini daha önce hiç görmemiştim.

...

"Siz gençler, biz yaşlılara hep yanıldığımızı söylersiniz...Peki siz?Koltuk değneğini yaşlı Isidoro'ya hediye etmişsin..."

"Evet, verdim..."

"Övünüyor musun bununla?Karısını dövüyor şimdi değnekle, zavallı kadını..."

"Damla hastalığı olduğu için yürüyemediğini söylemişti bana."

"Numara yapmış...Sen de hemen koltuk değneğini verdin...Değnek kadının sırtında parçalandı, sen de çatallı bir dala dayanarak yürüyorsun şimdi.

...

"Bütün olan her şey böyle ortadan bölünebilecek olsa," dedi, kayalara dizdiği, çırpınan yarım ahtapotları okşayan dayım, "herkes körelmiş, cahil bütünlüğünden sıyrılırdı.Bütünken, her şey doğal, bulanık, hava gibi saçmaydı benim için; her şeyi gördüğümü sanıyordum, oysa gördüğüm kabuktu sadece.Sen de bir gün kendinin yarısı olursan, ki olmanı dilerim evladım, tam beyinlerin sıradan akıllarının ötesinde neler bulunduğunu anlarsın.Kendinin, dünyanın yarısını yitirmiş olacaksın, ama kalan yarı, bin kez daha derin, daha değerli olacak.O zaman sen de, her şeyin kendin gibi bölünmesini, parçalanmasını isteyeceksin, çünkü güzellik de, bilgi de, adalet de ancak parçalara bölünmüş olanda vardır."

...

İtalo Calvino
İkiye Bölünen Vikont
Çeviri: Rekin Teksoy
Atalarımız