17 Aralık 2020 Perşembe
13 Aralık 2020 Pazar
Dönüş, Andrey Platonov, Öyküler
...
Çocukların ne üstlerine, ne ayaklarına giyecek bir şeyleri yoktu.Okul sıkça hepten tenhalaşıyordu.Köyde ekmeğin sonu gelmek üzereydi ve çocuklar Mariya Nikiforovna'nın gözünün önünde zayıflıyor, masallara ilgilerini kaybediyorlardı.
Yılbaşına doğru yirmi öğrenciden ikisi öldü, kıpırtılı kumdan mezarlara gömdüler onları.
Narışkina'nın sağlam, neşeli, yürekli doğası kaybolmaya ve sönmeye başlamıştı.
Uzun akşamlar, asırlar gibi gelen boş günler boyunca oturuyor ve ölüme mahkum bu köyde ne yapması gerektiğini düşünüyordu.Aç ve hasta çocuklara bir şey öğretilmeyeceği açıktı.
(Kum Öğretmeni)
(İnek)
---
"Artık unutmayacaksınız beni değil mi?" dedi onunla vedalaşırken Lyuba.
"Hayır" dedi Nikita."Başka anımsayacak kimsek yok ki."
(Potudan Nehri)
---
Temmuz ya da ağustos ayında Yuşka omuzlarına ekmek heybesini takıyor ve şehrimizde ayrılıyordu.Yol boyunca otların, ormanların hoş kokusunu soluyor, gökyüzünde doğan, aydınlık, sıcak havada yüzdükten sonra ölen beyaz bulutlara bakıyor, taşlık sığ yerlerde mırıldanan nehirlere kulak veriyordu.Böylece hasta göğsü dinleniyordu Yuşka'nın; hastalığını, veremini hissetmiyordu artık.Hepten insansız uzaklara ulaştığında, c anlı varlıklara duyduğu sevgiyi saklamıyordu artık.Hepten insansız uzaklara ulaştığında, canlı varlıklara duyduu sevgiyi saklamıyordu artık.Toprağa eğiliyor, nefesinden bozulmasınlar diye üzerlerine solumamaya çalışarak çiçekleri öpüyor, ağaçların kabuklarını okşuyor, patikaya baygın halde düşen kelebekleri, böcekleri kaldırıyor ve onlarsız yetim kalacağını hissederek uzun uzun yüzlerini seyrediyordu.Fakat canlı kuşlar şarkı söylüyordu gökyüzünde, kızböcekleri, haşereler ve çalışkan çekirgeler otların içinde neşeli sesler çıkarıyordu, bunları işiten Yuşka'nın ruhu da hafifliyor, göğsüne nem ve güneş ışığı kokulu çiçeklerin tatlı havası doluyordu.
(Yuşka)
---
Islaktı.