6 Nisan 2024 Cumartesi

Kuklacı - Kemalettin Tuğcu

...

Recai Bey bir iki tahta heykelcik götürdüğü Kapalıçarşıdaki antikacılardan aldığı ve bir türlü apartmana götüremediği sarkaçlı duvar saatinin bu sarkacına bazen dikkatle bakıyor dalıyordu.Eczacı Bey soruyordu:

- Ne var komşu, saatin sesini mi dinliyorsun?

- Evet, diyordu Recai Bey.Bir sağa bir sola giden bu sarkaç bizim örümüzün hesabını tutuyor.Dünyada bir iz bırakmadan gelip geçenler bunun farkında olamazlar.Halbuki dünya, yiyip içilecek ve gece yatılacak bir otel değildir.

Eczacı:

- Eh, diyordu.Karınca kaderince.Bizler de arkamızda çocuklar, torunlar bırakıp gidiyoruz, daha ne?

Recai Bey:

- Komşu, diyordu.Sen üstüne alınma.Genellikle böyledirler.Kediler de, köpekler de arkalarında yavru bırakıp gidiyorlar.Adımızı andıracak bir şey bırakamazsak, beceremezsek, hiç olmazsa gözü kapalı gelip geçmemeliyiz.

- Ne yapalım yani?

- Sizin ne yapacağınızı bilemem.Ama ben gökyüzünde türlü şekiller olan bulutları seyrederim.Ulu bir çınar ağacını saatlerce seyretsem onun birkaç insan soyu süresince uzanıp giden ömrüne şaşarım.Bu ağacın, ya da sessiz duran bir dağın ağzı dili olsa da bize geçmişleri anlatsa, der düşünürüm.

Eczacı Bey:

- Sizin böyle şeylerle uğraşacak vaktiniz var, diyordu.Bir gagzete alıyor, reklamlarına kadar okuyorsunuz.Ben böyle bir şeyden sıkılırım doğrusu.

Recai Bey:

- Haklısınız, diyordu.Su akar, deli bakar, derler.Hakikaten ben bir derenin durmadan akıp geçmesini zevkle seyrederim.Kıra gittiğim zaman bir kır çiçeğini koparmadan eğilir, renklerini, biçimini uzun uzun incelerim.Allah'ın büyük gücünü ve sanatını düşünürüm.Gözüme bir karınca ilişir.Kendisinden kat kat ağı bir çiçek toumunu yuvasına götürmek için kan ter içinde kalır.Size gülünç gelen varlıklar beni saatlerce meşgul eder.

- Belli, diyordu Eczacı.Kuklacılık yapıyorsunuz.

...

Kemalettin Tuğcu
Kuklacı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder