23 Eylül 2020 Çarşamba

Dans Paris (2006), Christophe Honore

 
Aileler ve Keder

Madeni paraların değerlerinin farklı olduğunu öğrendiğim gün, 
üzerine "Ailenin kederini görmezden gelmek için acele etme" 
mottosu işlenmiş aile arması bana emanet edildi.
Her ailenin kendine has bir özelliği var.
Bizimkisi soyutlanmak.
Bu aynı zamanda bizim zayıflığımız.


Çocuk Masalı

- Noel'de vermiştin bunu.
- Oku.
- Ezbere biliyorsun!
- Oku.
- Yüz kez okudum.Kıkırdayacaksın.
- Hayır!
- Bir zamanlar Tom adında bir tavşan vardı, daha önce hiç kurt görmemişti.
Genç kurt, Loulou, bir tavşanla hiç karşılaşmamıştı.
Tom ve Loulou arkadaş oldular.
Loulou büyüdü ve Tom ona misket oynamayı, okumayı ve balık tutmayı öğretti.
Loulou Tom'a çok hızlı, diğer tavşanlardan daha hızlı koşmayı öğretti.
Loulou Tom'a korkmayı da öğretti.
Bazen kurdu korkut, bazen tavşanı korkut oynadılar.
Bir gün, Loulou Tom'u o kadar çok korkuttu ki Tom yuvasına koştu.
...ve bir daha hiç çıkmamaya karar verdi.
Tom rüyasında kurdun kocaman siyah ve kırmızı olduğunu,
ve onu yediğini gördü.
Loulou arkadaşlıklarının bittiğini düşündü.
Üzgünce dağlara gitti.
Bir gece, kurtlar tavşan sanarak Loulou'ya saldırdılar. 
O gece, Loulou kurttan korkmayı öğrendi.
Loulou Tom'a gitti.
Ona anladığını söyledi.
Onu bir daha korkutmayacaktı.
Ve Tom yuvasından çıktı.


Kitap Alıntısı

- Hayır, kitaplarım var...
- Evet, tabi!
- Annemin bazı klasikleri, okulda okuduğumuz birkaç şey, bu kadar.

"Üzülerek izledim seni o korkunç durumda.
Acınası Oreste'nin peşinden her yere gitmeye hazır.
Her seferinde deliliğimin akışını bölüyor.
Ve nihayet her gün kendimi kurtarıyorum. "


Claire: Üzüntülüler, intiharlar ve göz renkleri

- Her neyse, bir kardeşimiz vardı, Claire.
Hatırlıyorum, ayda bir iki kez tüm günü burnunda mendille, ağlayarak geçirirdi.
Hiçbir şey onu üzüntüsünden uzaklaştıramazdı; ne komik espriler, ne de büyük itiraflar.
Dikkatini dağıtma çabaları işe yaramazdı.
Çünkü aslında sebepsiz yere ağlardı.
Kendi söylemişti: "Çok eski bir keder"
O kadar eski ki muhtemelen ilk kez önceki yaşamında hissetti...
Orta çağda veya işsiz kralların zamanında.
İşte o zamandan beri, bu üzüntü sürekli geri gelirdi.
Claire'in kaçması mümkün değildi.
"Zırlama günleri" derdi.
Kahkahalarla karşılardı, kuzeni gelmiş gibi.
Gözleri nemli.
O günlerde onu boğabilirdim, ona yardım edememek...
Kendimi küçük düşmüş hissederdim.
Başkalarının acılarına karşı benim çaresizliğimi test ediyormuş gibi.
- Seni delirtmek için mi ağlıyordu yani?
- Benimle ilgisi yoktu.Sadece ağlardı.
Buda ya da bir ilah gibi.
Bu şekilde ağlanabileceğini kabul etmek başkaları için imkansız.
Yüzünde bir gülümsemeyle.
Sonra Claire 17 yaşında intihar etti.
Herkes çok şaşırmıştı.
Ciddiyim...
Eve üzüntüden önce, şaşkınlık hakim oldu.
Kız kardeşim çok güzel ve mutluydu.
Onunla ilgili her şey bir paylaşımdı...
Kastettiğimi anlıyor musun?
Her şeyi paylaşırdı.
Evet, zırlama günleri...
Bence o çok eski kederler onu öldürdü.
Bence biz acımızı küçümsüyoruz, genel olarak.
Aslında hepimiz, üzüntüden ölüyoruz.
- Yani...Yani üzüntü bize doğumla beraber mi geliyor ?
- Evet.
- Göz rengi gibi?
- Aynen.
Bu yüzden ilgimize ihtiyacı var.
Ama başkaları bir şey yapamaz.
Kimse göz rengimize müdahale edemez.


Paul & Anna - Telefonda Düet



Paul 



Dans Paris (2006)
 Christophe Honore

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder