Alacakaranlık
Gölgeler sıvışıyor odama
Sakin ve hafif köşelerde sıkışıyor
Sonra sıcaktan memnun yavaşça fısıldıyor
Büyük düşlerle gizlice giriyorlar içime,
Kımıldamadan oturuyor
Dinliyorum fısıldayışı
Ve sonsuzlukta kayboluyorum
Sobada bir gümbürtü
Dersin uzaktan akın ediyor kızıl tayfalar
Alevli dil, kanlı gözlerle sonsuzluğa akın ediyor
Rüzgâr gibi gelip geçiyor gümbürtü de
Alacakaranlık etrafı kaplıyor
Yarı uykulu tembelce geçiyor saatler
Pandül durmuyor saat çalıyor
Vuruşlar da karanlıkta kayboluyor
Yüksek kara kulede örümcekler ağ örüyor
İncecik telleriyle de beni sarıyor
Kara bir kapı çekiyor kendisine doğru beni
Bir yerden gene bir fısıltı geliyor
Çanlar ağır ağır çalıyor
Kara gölgeler peşimde
Ben ve alacakaranlık
Dünyada yapayalnız kaldık.
Gürlüyor
Yağmur destiden boşanırcasına
Yağmur yağıyor
İçimde bir korku
Bağırıyorum
Yardıma çağırıyorum.
Hamza Humo
Sesler Dergisi, 1993
Hazırlayan: Fahri Kaya
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder