Orhan Boran - Süslü Sopa
TRT Arşiv
Benim oturduğum sokaktan yukarı doğru sağ taraftaki kaldırımı takiben, otobüs durağına doğru her sabah işime giderim.Orada bir apartmanın zemin kat penceresinden geçiyorum.Ne zaman zemin kat penceresinden geçsem, kahvaltı saatinde, orada bir anneyle çocuğunu görürüm.Çocuk yaramaz olacak, tahmin ediyorum; çünkü ne zaman oradan geçsem, elinde cetvel, sopayı vurur duru çocuğun kafasına, ellerine, kafasına, ellerine, kafasına, ellerine...Canım, çocuğunu öyle terbiye ediyorsa ben ne karışırım.Vakıa dayakla terbiyeye inanmam ama üstüme vazife değil.Fakat evvelki gün geçerken baktım, çocuk yine aynı şekilde kahvaltı sofrasında cetvelle sopayı yiyip duruyor; kafasına, suratına, ellerine, gözlerine.Ama bir şey dikkatimi çekti; cetvel kurdelalarla süslü, ucu fiyonklarla bağlı, krapon kağıtları ile süslenmiş.Merakımı yenemedim, camı vurdum: Tık tık tık tık!Kadın açtı camı, "Efendim ne istiyorsunuz?" dedi."Hanımefendi" dedim, "Üstüme vazife değil, fakat bir noktayı merak ettim.Ben ne zaman geçsem, kahvaltı sofrasında bu çocuğu dayak yerken görürüm.Fakat bu sabah sopa süslü.Acaba niye sopayı süslediniz?" dedim."Efendim bugün bayram, bilmiyor musunuz?Onun için süslü sopayla dövüyorum evladımı." dedi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder