10 Haziran 2020 Çarşamba

Yok Etme, Thomas Bernhard


...

Wolfsegg'i de ahmaklık sığınağı olarak nitelemiştim.Wolfsegg bölgesinde her zaman hüküm süren ve her zaman her şeye hükmeden korkunç iklimin, Wolfsegg'de yaşayan ya da daha doğrusu varlıklarını sürdürmeye zorunlu olan insanlardaki etkisinden, bu iklimin adeta insanı yok eden bir acımasızlığı olduğundan söz etmiştim.Ama bu arada Wolfsegg'in tartışmasız üstünlüklerinden de söz etmiştim, güzel sonbahar günlerinden, çevredeki orman ve vadilerde hüküm süren her şeyden çok sevdiğim kış soğuğu ve kış sessizliğinden, orada acımasız ama pırıl pırıl muhteşem bir doğa olduğundan.Ama bu pırıl pırıl muhteşem doğanın orada oturan insanlar tarafından artık hiç algılanmadığından ve ahmaklıklarının buna izin vermediğinden de.

...

Georg Amcam bütün nefret edilesi tutkular arasında en çok avlanmaktan nefret ediyordu.Annesi ve babası, yani benim büyükbabam ve büyükannem tıpkı babam ve ağabeyim gibi ava düşkündüler, oysa Georg Amcam ava gitmeye hep karşı çıkmıştı.O da tıpkı benim gibi av eti yemez ve tüm aile avdayken kendini kütüphanelerden birine kapatır ve dikkatini ailenin çığrından çıkmış av merakından başka bir yöne çekmek için yoğun okumalara dalardı, Onlar geyikleri vururken, ben tüfek seslerini duymamak için kütüphanede, sıkıca kapatılmış kepenklerin ardında oturur ve Dostoyevski okurdum, derdi.

...

Annen kadar müzikten anlamayan bir insan daha tanımıyorum, demişti.Operaya gider ama müzikten bir şey anlamaz.Resimlere bakar, ama resim sanatından bir şey anlamaz.Yalan söylüyor ve kitap okuyormuş gibi davranıyor ama hiçbirini okumaz.Buna rağmen sofrada durmadan gevezelik eder, çevresindeki her şey hakkında abuk subuk konuşur.Oysa paranın kendiliğinden nasıl çoğalacağını bilmesi gerekirdi, onun uyguladığı, babanın da kabullendiği aptalca hastalıklı biçimde değil.

...

Kendilerini geliştiremediler, eskiden oldukları gibi aptal taşralı kızlar olarak kaldılar.Tek fark yirmi yıl daha yaşlanmış olmaları, bu alaycı yüzler artık genç değil, tam tersine hayata küskünlüğün yarattığı bir yığın kırışıklıkla dolu.

...

Georg Amcam çok önceden bana öğretmenlerin gerçekte, evlerinde karılarına karşı açığa vuramadıkları sapıkça heveslerini öğrencilerine karşı açığa vuran kompleksli riyakarlar olduklarını söylemişti.Öğretmenler, aydın denilenler arasında en tehlikeli ve en alçak olanlardır, bunu çok önceden Georg Amcam bana aşılamıştı, hainlik söz konusu olduğunda onlar hakimlerden asla aşağı kalmazlar, ki hakimlerin hepsi de toplumun en alt düzeyindedirler.Öğretmenler ve hakimler devletin en hain hizmetkarlarıdır, derdi Georg Amcam, bunu aklından çıkarma.Haklıydı, kendim de bu deneyden sıkça, yüz değil, bin kez geçmiştim.Hiçbir öğretmene ve hakime güvenilmez, onlar talihsiz bir biçimde darmadağın olmuş yaşamlarına duydukları intikam arzusu ve iğrenç bir şımarıklıkla, her gün ellerine düşen insanların çoğunu mahvederler hiç gözlerini kırpmadan ve insafsızca, üstelik de bunu yaptıkları için maaş alırlar.Öğretmenlerin tarafsızlığı, hakimlerinki gibi adi, ikiyüzlü bir yalandır, derdi Georg Amcam, haklıydı.Bir öğretmenle sohbet ettiğimizde, kısa süre sonra onun, kendisiyle barışık olmaması yüzünden, insanı mahvedici, evet sonuç olarak da dünyayı mahvedici bir kişilik olduğunu anlarız, tıpkı bir yargıçla sohbet ettiğimizde olduğu gibi.

...

Bir çiftçiye, çiftlik kapısını açması ve sanki radyoyu açıp dinletiyormuş gibi bir miktar domuz homurtusunu dinletmesi ve bunları bu açık kapıdan geçirerek vicdan azabı dünyasından dışarıya bırakması yeterlidir çoğunlukla, böylece dürüst ve çalışkan bir çiftçi olarak bilinir.İnsanlık da bu yöntemlere kanacak kadar budaladır.Sabahları milyonlarca insan iş elbisesini giyer, bunlar ciddiye alınır, yani çalışan insanlar sanılır, oysa kurnazlardan oluşan aylaklar ordusundan başka bir şey değildirler, yalnızca zarar verirler ve dünyayı batırırlar, midelerinden başka düşündükleri bir şey yoktur.

...

Sanki anne babam tarafından son derece bilinçli olarak bana karşı dünyaya getirilmişler gibi, hep benim çevremde dans edip durdular, beni çembere aldılar, düşlerimde bile üzerime çullandılar.Beni öldürmek istedikleri düşlerden uyandığım çok oldu.

...

O daha zayıf olduğu söylenen cinsiyetin gerçekte çok daha güçlü ve acımasız olduğunun bilincine daha o zamandan varmıştım çünkü bana işkence etmeye hiç çekinmiyor, bundan büyük zevk alıyordu onlar.

...

Abartma yeteneğimiz olmasaydı, demiştim Gambetti'ye, korkunç can sıkıcı bir yaşama mahkum olurduk, artık var olmaya değmeyen bir varoluşa.Ve ben abartma yeteneğimi akıl almaz bir düzeye çıkardım, demiştim Gambetti'ye.Bir şeyi anlaşılır kılmak için abartmak zorundayız, demiştim ona, şeyleri yalnızca abartma somutlaştırır, kaçık yerine konma tehlikesi de ileri yaşlarda bizi tedirgin etmez.Yaşlılık döneminde kaçık yerine konmaktan daha iyi bir şey yoktur.En büyük mutluluk, demiştim Gambetti'ye, yaşlı kaçığınkidir, o her şeyden bağımsız olarak bırakabilir kendini kaçıklığa.Olanağımız varsa eğer kırk yaşımızdayken kendi adımızı yaşlı kaçığa çıkarmalıyız ve bu kaçıklığı en uç noktaya kadar götürmeliyiz.

...

Aptallıkları kurnazlıklarına engel değildir.

...

Georg Amcam haklıydı.Ben kendi acımasızlığımı onlarınkinin karşısına koymuştum ve benimki daha güçlüydü çünkü ödün vermezdi.

...

İlk aldığım kitap Novalis'in Heinrich von Ofterdingen'i oldu, demiştim Gambetti'ye, ikincisi, çok iyi anımsıyorum Johann Peter Hebel'in Takvim Öyküleri'ydi.Buradan Kropotkin ve Bakunin'e giden yol oldukça uzundu, demiştim Gambetti'ye, hepsinden çok sevdiğim Dostoyevski'ye, Tolstoy'a, Lermontov'a da öyle.

...

Bu yazı masasında ve bu mermer tablanın üzerinde düşüncelerini en iyi biçimde kağıda dökebildiğini söylerdi Georg Amcam her zaman ve kendi deyişiyle antiotobiyografisini, bu mermer tablanın üzerinde yazmaya başlamıştı.

...

Doktorlar sohbet etmek için en kötü seçimdir, hem de onlar en hain olanlardır çünkü insana durmadan çok az ömrünün kaldığını söylerler, bu ne kadar iğrenç ve acınacak, işe yaramaz ve sapıkça, insanın yalnız kendisiyle ve hastalıklarıyla uğraştığı ve uzatılmaya hiç de değmeyecek bir yaşamdır.

...

Gambetti'nin kafası benim kafamdan oldukça çok şey aldı, diye düşündüm, yakında Gambetti'nin kafasında kendisininkilerden çok benimkilerden olacak.Anne babası bu süreci endişeyle izliyor, diye düşündüm.Gambetti bana aksini söylese de, beni görmekten pek hoşlanmıyorlar, beni evlerine yemeğe çağırsalar da, temelinde şeytan görsün yüzünü diyorlar, çünkü beni, bu arada büyümüş, onların boylarını geçmiş olan tek çocuklarını yıllardır bozan biri olarak görüyorlar sonuç olarak, hiç de niyetleri olmadığı halde, yetişmekte olan bir felsefeci ve devrimci doğurmuş olmaları onları şaşkınlığa sürüklüyor, ömür boyu hiç düşünmeden onlara bağlanacağı yerde, gözü onları mahvetmekten başka bir şey görmeyen birini doğurdukları için.

...

Annemle babam biz çocukları hep uçurumun kenarına götürür ama, uçurumu bize tam olarak göstermezlerdi, aşağıya bakmamıza izin vermezlerdi, son anda bizi hep kenara çekerlerdi, işte bizi hep böyle uçurumların kenarlarına sürükleyip buna rağmen bize onları hiç göstermediler, ki bu bizi mahvetti.

...

Tüm bu insanlar benim sevdiğim her şeyden nefret ediyor, benim saygı duyduğum hiçbir şeye saygı duymuyor, benim sevmediğim her şeyi seviyor.Havalarını bile artık yalnızca iğrenç buluyorum.

...

Bilindiği üzere cenaze sanatı, özellikle de taşrada, tiyatro sanatının akla gelebilecek en gelişmiş biçimidir, en basit insanlar bile cenazelerde, her zaman saf bir amatörlüğün egemen olduğu tiyatrolarımızda gördüğümüzden çok daha marifetlidirler.

...

Ağabeyimle ilgili olarak sık sık, zavallı adam, demişimdir.Bu zavallı adam, tek mutluluk kaynağı toplum tarafından yenip bitirildi, ondan geriye kişiliğini anımsatan hiçbir şey kalmadı.

...

Çoğunluk her zaman felaket getirdi, diye düşündüm, bugün de felaketimizi çoğunluğa borçluyuz.

...

Ama kibrimiz olmasaydı mahvolurduk, o aynı zamanda bu dünyayla başa çıkma aracı, yoksa, yani kibirli olmasak bu dünya bizi yiyip bitirir, bize hiç aldırış etmez.Biz bu dünyaya kendi kibrimizle karşı koymak zorundayız, bizi yiyip bitireceği zaman onu devreye sokmalıyız.

...

Ölüler biraz sonra tarafımızdan azizliğe yükseltilecekler, onlardan korkmayalım ve bizi rahat bıraksınlar diye.

...

Spadolini'nin zevkleri anneminkilerin tersidir ama onlar da zevksizliktir.

...

Alexander'e gelince, onun iyi yanı, asla ortaya çıkmamış birçok kötüyü kapatıyor.

...

Biz iyi, sevecen bir insanı kötü, değersiz bir insana dönüştürünceye kadar rahat durmayız işimize geldiğinde çünkü böylesi bir kötülüğe eğilimimiz vardı, tıpkı her türlü kötülüğe eğilimimiz olduğu gibi, sırf nasıl olup da içine düştüğümüz ve bize korkunç biçimde acı veren ruh hallerinden kendimizi kurtarmak için.

...

Sonunda büro onu mahvetti.Yılda iki kez yaptığı kültür gezilerinin de bir faydası olmadı.Bunlara yorgun ve isteksiz katıldı ve onlardan yorgun döndü, kendinden kaçma deneyindeki başarısızlığından iğrenerek.Sonra büro gene onun kaçış yeri oldu, diye düşündüm.

...

Gerçekten memur olan, ama memur ve görevli yazını üretmeyen tek yazar Kafka'yı bir tarafa koyarsak, dedim Gambetti'ye, tüm diğerleri başka bir şey yazmaya yetenekleri olmadığı için memur yazını dışında bir şey üretmediler.Memur Kafka, dedim Gambetti'ye, memur ve görevli yazını üretmeyen tek yazar oldu, tam tersine büyük bir yazın üretti.

...

Öte yandan bugün yazılan yazın bizim yazınımız, dedim Gambetti'ye, istesek de istemesek de onunla yaşamayı sürdüreceğiz, çünkü kendimizi ona yazgıladık dedim oldukça tutkulu olarak Gambetti'ye.

...

Hangi açıdan olursa olsun insana rahat huzur vermeyen, ya çok sevdiğiniz ya da nefret ettiğiniz bir yazarın ürününden kendini kurtarmanın en iyi yöntemi, onu yaratanı tanımaktır.Bir yazın ürününü yaratanın yanına gideriz ve ondan kurtuluruz, dedim Gambetti'ye.

...

Doktorlar yaptıkları saptamaların doğru çıkmasını isterler ve yakın bir sondan söz etmeyi yeğlerler, uzun bir yaşamı göz önünde tutmaktansa, rezil olmamak için, çünkü doktorlar birdenbire ve aniden ortaya çıkan, önceden haber vermedikleri bir ölümle rezil olmak dışında hiçbir şeyden korkmazlar, bu yüzden de kısa, evet en kısa yaşamı önceden bildirmeyi yeğlerler, bu tip bir rezaletten kendilerini korumak için.

...

Zaten ben de hiçbir zaman kalbime dikkat etmedim, diye düşündüm, işte bu yüzden kalbim bu duruma düştü, asla dikkat etmediğim için, çocukluktan beri, benimki gibi bir karaktere kalp dayanamaz, dedim kendi kendime, erkenden hastalanır, zayıf düşer, çünkü çocukluktan beri kötü kullanılmıştır, ben çocukluğumun ilk zamanlarımdan bu yana kalbimi kötüye kullandım ve onu her zaman zorladım, diye düşündüm, ona hiç rahat vermedim.Kalbim gereksinmesi olan rahatı hiçbir zaman tanımadı, diye düşündüm ve artık bozuldu.

...

Tıpkı tiyatroda en zor rollerin konuşulanlar, tiratlar değil de hiç konuşma olmayan roller olması gibi Spadolini de bu oyunda kuşkusuz en zor rolü üstlendi, diye düşündüm ve kendi seçtiği kostüm de bu oyun için en ideal ve en mükemmel olan.

...

Ben bu olayın esas kişisi olduğum halde kendimi öyle görmüyordum.Bu insanlar gözlerini bana diktiler ama ben arkamı döndüm.

...

Thomas Bernhard
Yok Etme
Bir Parçalanma
Yapı Kredi Yayınları
Çeviren: Sezer Duru

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder