4 Temmuz 2019 Perşembe

aşık veysel'de renkler, çiçekler ve tabiat, erdoğan alkan ile trt röportajından (1969)

Aşık Veysel'de Renkler
Trt Arşiv- Erdoğan Alkan Röportajı (1969)

- Şiirlerine baktığımız zaman sadece tasavvufun değil, tabiatın da en güzel, en güçlü bir biçimde bu şiirlerde anlatıldığını görüyoruz.Dağlarıyla, ovalarıyla, sularıyla, rüzgârlarıyla kıpır kıpır, canlı bir doğa var şiirlerinde.Renk dolu bu şiirler…ve kendi kendime hep düşünmüşümdür; Âşık, 7 yaşında gözlerini kaybettiğine göre, renkleri acaba nasıl canlandırır?Mesela sarı deyince, siyah deyince, kırmızı deyince, bizim anladığımız bir sarıyı, kırmızıyı, siyahı mı düşünür, “Yoksa ozanın kendi dünyasında tamamen kendisinin yarattığı renkler mi vardır?” diye hep düşünürüm Âşık.Bu konuda da beni aydınlatırsan, çok memnun olacağım.

- Evet…Tabii, gözlerimin açık olduğu zamanlardı, kömürü görmüştüm.Siyah diye onu tanıyorum.Fakat o gördüğüm gibi değil.Şimdi içerimde canlanan, kafamdaki canlanan, o siyahın insanların terbiyesiyle bir parlaklık meydana getirmiş.Siyah aslında ama onda bir ziya, parlayan bir ışık gibi bir şey var.

Kırmızıya gelince, kırmızıda; babam rahmetli bir kafa kağıdı diye, birisini getirdi okutuyordu.Kırmızıyı o kağıdın üzerinde gördüm.O rengi de yani “kan” rengine benzetiyorum.

- Yani, anladığıma göre renklerde de ışık var.

- Var.

- Bak Âşık, bizim gördüğümüz renklerde ışık eksik.Senin dünyada gerçekten renkler çok daha güzel, çok daha canlı bir biçimde yer almış.Peki eşyalar ve insanların şekilleri hakkında düşüncelerin var mı?Eşyaya ve insana, kendi dünyanda bir şekil veriyor musun?

- Veremiyorum.Sebebi ise, Âşık Hüseyin şöyle demiş: “İnsan kısım kısım/Yer damar damar”
İnsanların hepsi bir renkte, bir ölçüde değil ki ona göre bir karara varayım.Onun için varamıyorum.


Aşık Veysel'de Tabiat
Trt Arşiv - Erdoğan Alkan Röportajı (1969)

- Geçirdiğin bir iki ağır hastalığın etkisiyle olacak, çocuğundan öğrendiğime göre mezarınla ilgili vasiyete başlamışsın Âşık.Mesela demişsin, " Ben ölünce mezarımın üstüne katiyen taş koymasınlar, çimentodan herhangi bir şey yapmasınlar" Bu konuda da biraz açıklamada bulunur musun?Neden istemiyorsun taş konmasını?

- Evet...Eğer gözlerim olsa idi, ben toprağı göremeyecektim.Toprağın özelliklerini bilmeyecektim.Çiğneyip geçecektim toprağı.Şimdi, taş koymayın dediğimin sebebi şu: Ben öldükten sonra üzerimde otlar bitsin, çiçekler açsın.Taş kapatır, çimento kapatır, hiçkimse istifade edemez.Yalnız, benim toprağım da milletime hizmet etsin.Ordaki biten otlardan koyun yesin, et olsun; kuzu yesin, süt olsun; arı yesin, arı götürsün, bal olsun.Ben orda, taşın altında yatmakla bir istifadem yok.Düşüncem bu.Bunun için üstümü kapatmayın diye her an rica ediyorum çocuklarımdan.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder