6 Temmuz 2019 Cumartesi

tevfik fikret - mehmet akif ersoy kavgası, orhan karaveli & tarih-i kadim'e zeyl, bir cevap, tevfik fikret

Fikret - Akif Kavgası

...

Bu arada vaazlarıyla ünlü bir başka şair özel sohbetlerinde Tarih'i Kadim'le ilgili duygularını "...herif, Allahıma, Peygamberime dil uzatıyor!" sözleriyle belirtecek ama düşüncelerini kağıda dökmek için nedense tam yedi yıl bekleyecektir.Sonunda, 'Sebilürreşşad' dergisinde yayınlanıp aynı yıl içinde kitap olarak basılan "Süleymaniye Kürsüsünde" adlı şiiriyle Mehmet Akif 1912'de konuşacaktır.Hem de ağır sözcüklerle ve 'hükümeti' harekete geçmeye davet ederek:

...
Robert Kolej'deki sanat dahisinin kalem
Vurur bu darbeyi isterse...Çünkü haddine mi
Hükemet'in ona kalkıp da itiraz etmek?
Herifte bandıralar çifte, tek de olsa direk!
Ya nazlanırsa?Evet, nazlanırsa yalvarırız...
Niyaza pek yüzü yoktur, hemen kanar, yalnız,
Dehaların çoğu ekzantrik ya hani,
Bu personaj'da var bir deli kılıklı mani!
Nedir mi?Arzedeyim...Gülmeyin fakat: Namus!
Deyip de zangoca başvurdular.O mecnun da
Mukaddesatına halkın, ibad'a, Mabud'a
Savurdu pencereden havruz uğratırcasına,
Gelip gelip tıkanan levsi pis karihasına
...
Görür müsün bakalım böyle bir kuduz ilhad
Ki Ferş'i çiğneyerek Arş'a hırlasın?Heyhat!
...
Ne var ne yoksa mukaddes, onunla bitti demek!
Gençliğe hak veririm...Çünkü üç beyinsiz inek
Yazıp dağıttı o mel'un isyan beratını,
Çocukların yüreğinden kopardı imanı!
...

Ve biraz sadeleştirerek, Akif'in ağır ve acımasız salvolarının devamı ve en ünlü bölümü

Ediplerimiz hele gayretle bayağı mahlukat,
Halkı aydınlatacak öyle mi bunlar, heyhat
Kimi garbın yalnız fuhşuna gönüllü simsar;
Kimi İran malı der, köhne alır hurda satar.
Eski divanlarımız dopdolu oğlanla şarap,
Buradan, fahişeden başka nedir şir-i şebap
Serseri...hiçbirinin mesleği yok, meşrebi yok.
Şimdi Allah'a söver, sonra biraz bol para ver,
Hiç utanmaz, protestanlara zangoçluk eder!



En ufak bir suçlamada bulunmadığı, hatta adını bile anmadığı Mehmet Akif Bey'in böylesi suçlamalarına muhatap olan Fikret, iki yıl bekledikten sonra 14 Kasım 1914'te "Tarih-i Kadim'e Zeyl" (Eski Çağlar Tarihine Ek) başlık ve "Bir Cevap" alt başlıklı şiiriyle, sonunda, beklenen cevabı verir Akif'e.Kitabın sonunda bugünkü dile uyarlanmış haliyle tamamını bulacağınız 80 dizelik Tarih-i Kadim'e Zeyl'de* Fikret, Akif'in aksine, kırıcı ve incitici sözcüklerden uzak durur ve başyazarı olduğu "Sırat-ı Müstakim" dergisine gönderme ile 'Molla Sırat' diye söz ettiği muhatabına 'edebi saygılarını' sunarak başlar dizelerine.Şairin, ödün vermez ve inandığından sapmaz coşkulu ve efendi kişiliğini yansıtan şiir, zaman zaman, insanı derinden etkileyen betimlemelerle sürüp gider:

Bana anlatma o güzel dini,
Bilirim ben de senin bildiğini...
...
İnsanın böyle sapmaları var;
Putunu kendi yapar, kendi tapar...
...
Bir karanlık sezerek çevrildim,
Acı bir darbe yiyip devrildim.
Şimdi cennete cehenneme aldırmadan
Süzerim evreni hayran hayran
...
Merhamet, iyilik ve yurtseverlik, hakkaniyet;
Sonra bir şaire 'zango.' dememek
...
Düşünüp işlemek ayinimdir
Yaşamak dini benim dinimdir.
Müminim; varlığa imanım var
Her kanat bir meleği açıklar.
Peygamberlere göstermem ilgi,
Bir örümcek götürür Hakka beni!..
...
Taşırım coşkun yüreğimde
İnsanın aşkını da elemini de...

Ve, şöyle bitirir sözlerini:

Din-i Hakk bence bugün Din-i Hayat
Sen ne dersin buna, Ey Molla Sırat?



*Tarih-i Kadim'e Zeyl
(Eski Çağlar Tarihi'ne Ek)

                                                         -Bir cevap-

Buyurulmuş ki:
                                                  Şimdi Allah'a söver...sonra, biraz bol para ver.
                                            Hiç utanmaz, protestanlara zagoç'luk eder.
                                                            
                                                                                                  -Molla Sırat'a-


Ben ki, üç beş pulu tercihinden
Protestanlara zangoçluk eden
Şairim...Kesin bilgi kürsüsünün ziyneti,
İslam dininin yorumcu şairi
Molla Sırat hazretlerine edebi
Saygılarımı sunarak
Tereddütsüz diyorum ki: Zangoçluk
Sıfatına layık bulunduk;
Lakin aldanma sakın üstadım,
Ben de bir parça inanırım Tanrının birliğine
Bana anlatma o güzel dini,
Bilirim ben de senin bildiğini;
Okudum ben de ilahi kitabı,
Dinledim ben de ilahi hitabı;
Ben de sizin gibi cami cami
Dolaşıp nama kıldım;
-Cennet hayaliyle meşgul hayalim,
Cehennem korkusuyla üzgün yüreğim-
Ben de tırmandım ulu Tûba'ya
Ben de çıktım Mele-i Âlâ'ya,
Ben de aşıktım ezan nağmesine
Bir koşardım ki o Allah sesine!
Ben de tesbih, dua, savm ü salât
Hepsini, hepsini yaptım, heyhât!
Çünkü telkinlere aldanmıştım,
Kandığın şeylere hep kanmıştım;
Bilmeden, görmeden iman ettim;
Sevdim Allah'ı da, peygamberi de;
O alay kaldı bugün hep geride.
Anladım çünkü hakikat başka,
Başka yoldan varılırmış Hakka.
Saydığın harikalar, mucizeler
Birer zeka büyüsüdür ki insan
Sürekli açıyor sırlarını;
Mucize gösterenler unutmuş yarını.
Aldatan ve aldanan o İsa, Musa;
Köhne bir tılsımlı yalandır asâ,
İnsanın böyle sapmaları var;
Putunu kendi yapar, kendi tapar.
Ara git kilisesini, gez Kâbe'sini,
Dinle tekbiri, işit çan sesini,
Göreceksin ki, bütün boşluktur,
Umduğun, beklediğin şey yoktur;
'Yapma', Allah'ı gibi Şeytan'ı,
Buda'sı, Ehrimen'i, Yezdan'ı,
Topunun yaradanı bir korkak kuruntu
Gölgeler, gölgeler...Onlarda derin
Bir karanlık sezerek çevrildim,
Acı bir darbe yiyip devrildim.
Şimdi cennete cehenneme aldırmadan
Süzerim evreni hayran hayran!
Ben ne tapınılan ne taptıran bilirim
Kendimi yaratılışa tapan bilirim.
Gökte binlerce mescit görürüm,
Orada vicdanımı secdede görürüm.
Bu secdedir işte benim tapınmam
Bu ibadetle geçer zamanım,
Bu ibadetle övünür, sevinirim.
Beni ben bir kayadan fark edemem:
Bir minik kuşla biriz tapmakta:
Ben de "Lailahe-ill-Allah" derim ishak kuşu da.
Doğruluk, sevgi ve vefa, tevazu,
Merhamet, iyilik ve yurtseverlik, hakkaniyet
Sonra bir şaire 'zangoç' dememek...
İşte vicdanımın yörüngesi bunlar!
Düşünüp işlemek âyinimdir,
Yaşamak dini benim dinimdir.
Müminim: Varlığa imanım var,
Her kanat bir meleği açıklar
Peygamberlere göstermem ilgi,
Bir örümcek götürür Hakka beni...
Kitabım tabiatın kitabı,
Bendedir iyinin de kötünün de sebebi.
Varırım böylece mezarıma dek,
Diriliş ve öbür dünya'ya gerek görmem pek.
Taşırım coşkun yüreğimde
İnsanın aşkını da elemini de.

Din-i Hakk bence bugün din-i hayat
Sen ne dersin buna, Ey Molla Sırat?..

Tevfik Fikret
(14 Kasım 1914)



Molla Sırat: Sebilürreşşad isimli tutucu dergide kendisine 'zangoç'luğu (Çan çalan kilise hizmetlisi) layık gören Mehmet Akif'ten, Akif'in başyazarı olduğu "Sırat-ı Müstakim" dergisine gönderme ile böyle bahsediyor.

Tûba: Cennet ağacı.

Mele-i Âlâ: Başlıca meleklerle peygamber ruhlarının kaldığı yer.

Savm ü salât: Oruç ve namaz.

Ehrimen: Fenalığın, karanlığın ilahı.

Yezdan: İyiliğin ilahı.

Din-i hakk: Hak dini.

Din-i hayat: Hayat dini.

Orhan Karaveli
Ölümünün Doksanıncı Yılında Tevfik Fikret ve Haluk Gerçeği (2005)
Fikret - Akif Kavgası

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder